AMEDSPOR, DİYARBEKİRSPOR VE DİYARBAKIR İNTER’İN BİZE ÖĞRETTİKLERİ

2005-2006 sezonu ikinci yarısında Diyarbakırspor’un başına gelen teknik direktör Faruk Hadzıbegiç’in  şehirle ilgili tespiti ve Türk futbolu hakkındaki unutulmaz değerlendirmesi hala hafızalarımızda. Yugoslavya Milli Takımı ve Sevilla’nın kaptanlığını yapan, Fransa’da önemli takımları çalıştırmış olan efsane futbol adamı ne diyordu :

“Sizin en büyük sorununuz mantalite ve anlayış. Günü kurtarmaya yönelik geçici başarılar peşindesiniz. Geleceği kurtarmak istemiyorsunuz. Üretmiyor, sürekli tüketiyorsunuz. Şampiyon olmamayı veya küme düşmeyi dünyanın sonu gibi görüyorsunuz. Oysa ki üretirseniz hem geleceği kurtarır, hem kalıcı başarılara ulaşırsınız. Bu hastalıklı anlayıştan kurtulmanız lazım.”

Diyarbakırspor, küme düşmüş ancak aynı Hadzibegiç alt yapıdan gelen Burhan Eşer ve Barış Ataş gibi futbolcuları kazandırıp öyle gitmişti.

Kilometrelerce uzaklıktan gelen bir futbol adamının 2-3 ayda yaptığı tespiti, biz yarım asırdır hayata geçiremiyoruz. Çünkü biz geleceği kurtarma derdinde değiliz. Bizden öncekilerin yaptığı hatalardan da ders almıyoruz. Tıpkı 16 büyük devlet kuran ve hatalarıyla bunların yıkılmasına neden olan bir milletin evlatları olan bizler gibi. Her şey birbirinin kopyası gibi. Batınca tekrar ayağa kalkıyor, ancak ders almadığımız için tekrar aynı yere dönüyoruz. Futbolumuz koca bir kısırdöngü içinde gidip geliyor. Daima yerlerdeyiz.

Önce anlayışı değiştirmemiz lazım. Sorun hiçbir zaman ekonomik değil. Zihniyet değişirse ekonomik sorunlar olmaz.

Diuarbakırspor’un geçmişte yaptığı hataların bedeli ağır oldu. Şimdi Amedspor ve Diyarbekirspor da o yolda ilerliyor. Yine kaynakları çarçur edip günü kurtarma. Yine sağlıklı bir planlama yapılmıyor. Bu şehirde öyle bir futbol potansiyeli var ki iyi işlenirse Brezilya olur. Ancak yönetim anlayışları bundan çok uzak.

Rahmetli Gaffar Okkan,”Diyarbakırspor’u yaşatmak ve gelecek nesillere iyi bir miras bırakmak için Diyarbakırspor Koleji kurmalıyız” demiş, bunun alt yapısını hazırlamıştı. Ne yazık ki onun şehit edilmesinden sonra eski tas eski hamama dönüldü, kimse bu altın fikri hayata geçirmek için çalışmadı. Sonra Diyarbakırspor yaşadığı sunni başarılardan sonra çöktü.

İşte önümüzde yakın zamanda Diyarbakır DSİSpor ve şimdi de Diyarbakıkr İnter var. DSİSpor, yıllarca başarıdan başarıya koştu, yetiştirdiği futbolcularla alt yapıda örnek oldu. Şimdi de Diyarbakır İnter bunu başarıyor. İki yıllık kulüp, 81 İl’den 127 takım arasında Türkiye ikincisi oldu. Final maçını kendi kalesine attığı golle kaybetti. Az daha Türkiye şampiyonu olacaktı. Ama böyle bir organizasyonbda ikinci olmak da tarihi bir başarı. Herkese Diyarbakır’ın ismini ezberletti. Konya’daki final grubu maçları canlı yayınlandı, ulusal ve yerel basın günlerce haber yaptı. Herkes bu çocukları konuştu. Bu kentin çocukları başardı. Bu kentin futbola ve gençliğe emek veren, zaman harcayan ve fedakarlık yapan yöneticileri ve hocaları başardı. Çok büyük bir başarı hikayesini yazdılar. Herkesin takdirini kazandılar. “Gönüllerin şampiyonu” oldular. Ben bu vesile ile Diyarbakır İnter’i ve emeği geçen herkesi en kalbi duygularıma tebrik ediyorum. Bu anlamlı başarı başta profesyonel kulüpler olmak üzere herkese örnek olmalı. Demek ki isteyince ve doğru işler yapılınca oluyor. Gençlerimiz ancak bu yolla hak ettikleri yere gelir. Şehirlerimiz ancak bu şekilde başarıda zirve yapar.