DİYARBEKİRSPOR BU ŞEHRİN TAKIMI DEĞİL Mİ?

Diyarbekirspor için bu sezon felaket senaryolarıyla geçti. Kıyameti yaşadı diyebiliriz. Dünyada örneği az görülecek şekilde ismini taşıdığı şehirde tesis bulamadığı için başka şehirde hazırlanıp maçtan maça gidip gelmek zorunda kaldı. Bu durum takımın dengesini yerle bir etti. Düşünebiliyor musunuz, bu şehrin takımında oynayan futbolcular şehri  tanımadan ayrıldı. Hafta boyunca İstanbul’da hazırlanıyorsun, maçtan bir gün önce uçakla kente geliyorsun, şehirde nefes almadan maça çıkıyorsun ve sonra tekrar İstanbul’a dönüyorsun.Oradan da başka kente deplasmana gidiyorsun. Orada maç oynadıktan sonra yeniden İstanbul’a gelip, hafta sonuna kadar çalıştıktan sonra tekrar Diyarbakır’a gelmek ve gitmek zorunda kalıyorsun. Bu psikolojide maçlara nasıl motive olacaksın? Hele bir de başarısız sonuç aldıktan sonra tekrar nasıl ayağa kalkacaksın? Futbolcu da nihayetinde insan. Onların da ruh dünyası varü,aileleri var. Sonuçlar üst üste kötü olunca başarısız olmayı kanıksıyorsun bir süre sonra. 

Takım küme düşmek üzereyken deprem oldu. TFF’nin depremden etkilenen takımlar için tanıdığı haktan yararlanarak ligden çekildi ve bu sezon için bu çile bitti. Kıyamet senaryosu bu şekilde şimdilik son buldu.  

Diyarbekirspor’un bu yaşananlardan ders alması için önünde kocaman bir fırsat var. Bunun için yeterli zaman da söz konusu. Her şeyden önce yılların sorunu olan tesis. Diyarbakır’daki yetkili ve etkili kurumlar, şahsiyetler yaşanan rezalete sessiz kalıp kafalarını küme gömerken, destek eli İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’ndan geldi. İki bakanın devreye girmesiyle önemli bir adım atıldı. Vali Ali İhsan Su ile görüşen bakanlar, tesis yapılması talimatını verdi. Büyükşehir Belediyesi tarafından Seyrantepe’de tesis projesi hazırlandı ve ihalesi yapıldı. Ne yazık ki süreç ağır işledi ve işledi de. Neyse ki hala zaman var. İşlerin hızlandırılması halinde tesis iki ay içinde hazır olur. Bu konunun üzerinde sıklıkla durulmalı,ihmal edilmemeli. Takım yeniden mağdur edilmemeli. İnşaat tamamlandıktan sonra uzun vadeli ve uygun şartlarla kulübe tahsis edilmeli.

Diyarbekirspor şirket olabilir ama neticede bu şehrin markasıdır. Bu şehrin armasını ve ismini taşıyan her kulüp gibi değerlidir. Ne yazık ki sivil toplum örgütleri tarafından gözardı ediliyor. Hak ettiği desteği alamıyor. Ne maddi ne de manevi olarak desteklenmiyor. Üvey evlat gibi muammele görüyor. Bu şehrin takımı değilmiymiş gibi davranılıyor. Kimse kusura bakmasın ama bunu yapanlar bu şehre kötülük yapıyor. Bu şehirde etkili ve yetkili iseniz, buranın nimetlerinden yararlanıyorsanız şehrin tüm takımlarına eşit derecede destek olmak zorundasınız. Yanlışlar varsa, görüş ve önerileriniz varsa buyrun gelin gereğini yapın. Ama ötekileştirmek hakkaniyetli bir durum değil.”Bu bizim takımımız, bu bizim takımımız değildir” diyorsanız bu şehrin en büyük düşmanı siz olursunuz. Bizim gibi bu şehrin sporda başarılı olmasını isteyenler sizin bu ötekileştiren davranışlarınızdan rahatsızız ve süreci takip ediyoruz. Diyarbekirspor’a sahip çıkmak mecburiyetindesiniz.

Tabi Diyarbekirspor’u yönetenlerin de bazı dersler alması lazım. Şehirle barışık, herkesi kucaklayan,yelpazeyi geniş tutan bir idari yapılanma şart. Şeffaf bir yönetim anlayışı çok şeyi değiştirecektir. Kulüp başkanı Serkan Genç’in bu anlamda geçen hafta şehirde gerçekleştirdiği ziyaretler anlamlı. Bunların devamı mutlaka sağlanmalıdır.

Tesis sorunu kısa vadede çözüme kavuşursa, idari ve yönetim bazında güçlendirme yapılırsa, iyi bir takım oluşturulursa yeni sezonda Diyarbekirspor şehir için ciddi bir umut haline gelebilir.