BAHİS’İN PROJEKTÖRÜ!..
Ne demiştik ne ekersen onu biçersin diye!.. İşte, Türk Futbolu’nun hal-i durumu da bunu söyletiyor.. Fecaat!.. Denir ya balık baştan kokar.. Hele ki, adalet libaslı, hak, hukuk, yasa, yönetmenlik yetkilisinin çaldığı düdükte, vicdan ve izan terk-i diyarda ise!.. İkmali, cüzdanla kapital kazançla hemhal olmuşsa, vah ki vah!.. Şeref tribünündekilerden daha çok sahadakiler, neler yapmaz ki?!..
***
Son soruşturma, gözaltı, tutuklama ve ortaya çıkan, belge, doküman ve de ifadeler!.. Tabi ki peş peşe gelen itiraflar.. Futbolun nasıl bir bataklığın içerisinde olduğunu deşifre etti.. Korkunç, dehşetli ve tarihi kirliliklerin lağımda nasıl da palazlandığı!.. Fecaat bir hal-i durum egemen ki; nereye elinizi atarsanız atın, elde kalıyor!?. Bahis ve şike sarmalı, sarmaşık misali dört bir tarafı sarmış!..
***
Doğrusu şikenin farklı eksenlerle yıllardır yeşil sahaları pespaye ettiğini biliyoruz!.. Ki çok konuşuldu, yazıldı çizildi, dava konusu oldu!.. Maç satma!.. Bu da ya ligde kalma, ya şampiyonluk ya da yandaşlık nam-ı hesabına ikmale gelirdi.. Ama bahis denilen kirli çark odaklı kazanç, ortaya çıkan raporlara baktığınızda vahimin de ötesinde, büyük bir kirlenme, insani, vicdani ve de ahlaki bir yozlaşma söz konusu!..
***
Futbol mu, bahis borsası mı?.. Kulüpler mi, başkanlar mı, futbolcular mı, teknik heyet mi, hele ki hakemler mi?!.. Artık alayı demek zorunda kalıyoruz.. Çünkü, her şey kuşku hanesinde.. Sahada futbol mu oynanıyor yoksa, bahise bağlı, top çevirme mi?.. Öyle ya, toptan önce kupon, kupondan önce bahis yüzdeliği, takımdan önce gelebilecek“şike.. Ye golü al parayı, yenilelim milyonları alalım!.. Baksanıza Sakaryaspor kalecisi Yunus Emre Tekoğlu’na!.. İlla ki gol yemem lazım diyor.. Niye?..
***
Eee.. Tribündeki de kahrolsun!.. Binbir emek harcayıp, futbol adına, takım sevgisi, renklerin aşkıyla koşan, Ahmet’in, Mehmet'in, Leyla’nın benim takımım, benim oyuncum, benim kulübümün başarısı diyerek, tribünlerde, avazı çıktığı kadar bağırıp, elleri kızarana kadar alkışlamanın gayretiyle, sevdalı takılırken!.. Senin oyuncun, kulübün, teknik heyetin kendi bireysel çıkarıyla seni bahise meze ediyor!.. Ne lanetli bir ahlaksızlık!
***
Polisin, savcının, TFF’nin ortaya çıkardığı bahis fonu.. İşleyiş biçimi, MASAK’ın ortaya çıkardıkları.. Geri, devir, geri.. Nasıl oluyorsa.. Öyle futboldaki gibi, yorumcuların, teknik heyetlerin klasik, 4-4-2 ya da, 3-5-2 stilli, oyun kuruculuk yok!.. Doldur kuponu, milyonları siteye uçur, sahaya çık, organize ol, koordinatör de hakem o çalar, sen oynar, bahis kuponu tutar!.. Mevzu salt maç sonucuyla sınırlı değil, goller ve dakikalar, hatta kart görmeler bile, bahisli!?.
***
Mert Hakan Yandaş!.. Ya da İsmail Yüksel’in günahkar kesilmesi!.. Soruşturma, ifade ve oynanılan maç kriterleri ile birlikte, bahis kuponu!.. En yüksek kodlu istihbarat örgütlerine taş çıkaran bir organizasyonla, sahada kimin ne yapacağını, nasıl oynayacağını, hatta, faulden, sarı, kırmızı karta kadar!.. Öyle ki, oyuncu değişikliğinin isim ile dakikasına kadar, mevzuya hakimiyet kurucu.. Tersi durumda, bireysel refleks olmazsa, sağlı-sollu bir netice alınamadığında, hakem koduyla, tezgah yeniden kurgulanır!!
***
Tribündeki yüzbinler, ekranları başındaki milyonlar nasıl olur sorusuyla, futbolun iğrençliğini çözmeye çalışırız.. Sahadaki garibim canhıraş topun peşinde koşan, takımım galip gelsin diye uğraş veren futbolcu hiçbir şeyden habersiz, kendini paralıyor!.. Tezahüratlar var… Ne var ki, işin sonucunda tüm emekler boşa gitmiş, dökülen ter soğumuş!?.. Ne taktik, ne hoca talimatları ne de tribünlerde hadi koçum tezahüratları.. Hepsi boş.. Kazanan, bahisçi, kuponcu, şikeci olmuştur!?.
***
Süper lig değil.. 1 Lig.. Ki alt liglerdeki tablo, beterin beteri bir halle, felaket!.. Bireysel yok, takımsal, kulüpsel var.. Toplu şike adlı, maç ayarlamalı bahis!.. Rapordaki anlatıma göre, gizli-saklı yok.. Hatta, kulüpler, yönetimler resmi protokol hazırlayıp, imza altına alınıyor.. İşte, Ankara-Nazilli maçı!.. Bırakın, skoru, ilk yarı, ikinci yarı.. Atılacak şutlar bile, sayısal yönde sıkın koyucu, maddeler var!.. Şut yok, pres var.. Aman ha o şut ya bir gol olursa, tüm tezgah atıla düşer, bahis kuponu yanar!!?.
***
Parmak ısırtan, dudak uçuklatan, dehşete düşürücü raporlar ve ekler diye ifade edilen dokümanlara, MASAK’ın aktardıkları, ifadeleri alınan şahsiyet(!)lerin itirafları, şunu net söyletiyor!.. “Yahu bunlarda her türlü halt var?”.. Hakemlere dair, yazılıp-çizilene bakıyorum!.. Eee yazının girişinde boşuna söylemedik, balık baştan kokar diye.. Onların boyutu öylesine ahlaki çürümüşlük ki, her sonuca bukalemun misali, hazır ve nazır pozisyonda!..
***
Düşünün o hakem ki, ağzındaki düdük, ön cebindeki sarı, arka cebindeki kırmızı kartla, 90 dakikalık oyunun, adil ve adaletli ikmalinden sorumlu, tek kişi!.. Eşit bir adalet terazisinin simgesi!.. Ama gel gör ki, sayıları bugün yüzlerle ifade edilenler adaletin simgesi değil, bahisin, şikenin, kuponun, ferdi ve gruplu yapının, organizatörü!.. O düdük çalıyor, biz faul, kart, ya da korner, faul atışı veya penaltı verdi sanıyoruz.. Ama öyle değil.. Meğer ki o düdük, bahisin nam-ı hesabına çalıyor!.. Varlar da, marlar da odalar da fasa-fiso!..
***
Velhasıl!.. Bugün, hakem, futbolcu, yönetici, başkan, teknik heyet!.. Yüzlerce kişi, soruşturma kapsamında, tahkikat ise devam ediyor.. Tutuklanan, şartlı tahliye edilen var.. TFF’nin disipline sevk ettiği var.. Kulüplerin adları şike ve bahise karışanların ihraçları var.. Evet, Türk Futbolu adına tarihsel bir fırsat bu hadiselerin ifşası, bağırsaklarını kapsamlı şekilde, temizlemesi.. Kendini kirlilikten ve şaibeli ortamdan arındırmalıdır!.. Süren soruşturmalar da akamete uğratılmamalıdır!..
***
Çünkü, patlak veren lağım, tez be tez temizlenecek durumda değil.. Öyle bir iki davayla, bir kaç kişinin cezalandırılması ya da hapis yatmasıyla, sınırlı tutulacak, türden değil!.. Ve önceki yazılarımda da dile getirdim, geçmişe gidilmeli, son 10 yılın hesabı sorulmalı!.. Lakin, bahis, şike yüzünden en büyük kayıplar, tahribata uğramalar, Güneydoğu’daki kulüpler olduğunu, konuşulması gerekir..
***
Diyarbakırspor’un hal-i durumu, buna bariz örnek!.. Bir de, şirketleşen, ya da patronlu takımların dünü ve bugünü!?. Bir dönem yürütülen soruşturmalar vardı, ama hasır altı mı, tozlu raflara mı, başka bir adli karardan dolayı mı, muamma!.. İner mi, raflarda, inmeli ki, bağırsaklar temizlensin?.
***
Yazıya nokta koyarken, gelen son dakika gelişmeleri var.. Ki bu da soruşturmanın teknik direktörler, eski hakemler, menajerler, kulüp doktorları ve yöneticileri de kapsayacak şekilde genişleyeceği görülüyor.. PFDK son haftalarda yüzlerce futbolcu ve hakeme ceza verirken, savcılığın henüz birçok dosyaya işlem yapmadığını hatırlatmak gerekir.. Murat Sancak’ın para trafiğine bakın, 1 milyar 200 milyon lira deniliyor.. Ve o kulüp başkanı..
***
Hasılı, mesele sıradan ve küçük bir mevzu değil!.. Kapsamlı, milyar dolarların egemen olduğu bir bahis batağı.. Bunun nihayi temizliği, muazzam bir irade, mücadele, gayret ve koordineli çabayla mümkün!.. Hal-i hazırda, TFF ve soruşturmayı yürüten savcılar toplumsal destek gören bir seyirde, ilerliyor!..
***
Magazinleştirenler olsa da, işin ciddiyetinin farkındalığı yüksek!.. Projektör, bir alanı değil her alanı, aydınlatmalı!.. Özellikle de, kara para aklama!.. Kulüp ve futbolcu alımları üzerinden kurulan tezgah büyük.. Ki bu işin siyasi alanı yok değil.. Dahil edilerek, irdelenmeye devam edilmeli!?.
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Eyy hakem, dakika 47 yedi, üçüncü faule ne oldu, gelmezse yanarız!?