Emirdağ Lahikası
Ezcümle: İki saat Kamer tamamıyla tutulduğu aynı gecede, gizli düşmanlarım –Ankara’dan bizden Nur mecmuaları istemeleri üzerine buraya gelen iki adam- birden otuz altı mecmua gönderdiğimizin aynı ikinci gününde tahminlerince daha gönderilmemiş diye hem o kitaplar nerede olduğunu bilmek ve Afyon’daki resmî ve makam sahibi bir iki masona haber vermek ve taharri ettirmek ve kilitli olan iki odamda yemek ve içmek kaplarıma zehir atmak için, fevkalâde bir tarzda dama çıkmışlar ve iki odanın her birinin bir penceresini kırmadan acib bir tarzda açıp içeriye girmişler. Benim yattığım oda ise arkasından sürgülü olmasından bana su-i kasd edememişler. Hıfz-ı İlâhî ve inayet-i Rabbaniye onların eline bir uç vermedi. Ben daha lüzumlu şeyler yazacaktım. Fakat rahatsızlık “Yeter!” dedi. Her vakit ihtiyat, ihlâs, tesanüd, sebat, sarsılmamak ve vazifemizi yapmak ve vazife-i İlâhiyeye karışmamak düsturuna göre hareket etmek ve telaş ve me’yus olmamak lâzım ve elzemdir. Hem tekrar derim: Nur şâkirdleri gibi pek az zahmetle pek çok kıymettar hizmet ve pek çok manevi kazanç elde edenler tarihlerde görülmüyor. Ağır şerait altında bazen bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne geçtiği misillû, inşâallah Nurcuların hizmet-i îmaniye ve Kur’âniyedeki saatları yüzer saat hükmünde hayırlar kazandırır.
Umum kardeşlere ve hemşirelere selâm ve iki cihanda selâmetlerine duâ eden ve duâlarını isteyen kardeşiniz
…. Hakikî fedakâr Zübeyr, en lüzumlu ve hizmete şiddet-i ihtiyacım zamanında buraya imdadıma geldi. Yoksa Isparta’dan o sistemde birisini isteyecektim.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Leyle-i Mi’racınızı tebrik ve içinde ettiğiniz duaların makbûliyetini Rahmet-i İlâhiyeden niyaz ederiz. Ve bu havalide Mi’rac gecesinden bir gün evvel ve bir gün sonra müstesna bir surette rahmetin yağması işarettir ki, bu vatanda bir umumî rahmet tecelli edecek, inşâallah.
Saniyen: Van’daki eski talebelerimle ziyade alâkadar ve merak ettiğim ve bugünlerde Kastamonu’nun Süleyman Rüşdü’sü olan çaycı Emin, Van’da bulunup o eski mübarek talebelerimin ellerine Nurların yetişmesine çalışması ve o mübarek eski kardeşlerimin hayatta olduklarını bilmediğim ve merak ettiğim ki, beraber onların hayatta ve Nurlara müştak olduklarını mektupla haber vermesi, beni çok ziyade memnun eyledi. Ve çok ferahlı bir hüzün ve hazin bir eski hâtıra-i sürur verdi. Ben buradan oraya muhabere edemediğim için benim bedelime Safranbolu kahramanları muhabere etse iyi olur.
Sâlisen: Otuz seneden beri siyaseti bırakıp havadislerini merak etmediğim halde mu’cizatlı Kur’ân’ımızı iki buçuk sene müsadere edip bize vermemekle beraber dünyada emsali vuku bulmamış bir tarzda Afyon Mahkemesi bizi tâzib ve kitaplarımızın neşrine mâni olmak cihetiyle ziyade beni incitti. Ben de beş-on günde iki-üç defa siyaset dünyasına baktım. Acîb bir hal gördüm. Müdafaatımda dediğim gibi istibdâd-ı mutlak ve rüşvet-i mutlaka ile hareket eden bir cereyan-ı zındıka masonluk, komünistlik hesabına bizi böyle işkencelerle ezmeğe çalışmış. Şimdi o kuvveti kıracak başka bir cereyan bu vatanda tezahüre başladığını gördüm. Fazla bakmak mesleğimce iznim olmadığından daha bakmadım.
Hasta Kardeşiniz Said Nursî
Devam Edecek