Astroloji, yüzyıllar boyunca toplumların ve devlet yönetimlerinin önemli bir parçası olmuştur. Bu eski bilim, sadece gelecek hakkında öngörüde bulunmak için değil, aynı zamanda günlük yaşamı düzenlemek ve önemli kararlar almak için de kullanılmıştır.
Osmanlıda astroloji, saray hayatından halk inanışlarına kadar geniş bir yelpazede etkisini göstermiştir.
Tasavvufi öğretiler, astrolojinin kullanımını kişisel gelişim ve manevi olgunlaşma sürecinin bir parçası olarak değerlendirmiştir.
Bu yaklaşım, astrolojinin tamamen reddedilmesi yerine, belirli sınırlar içinde kabul edilmesine olanak tanımıştır.
Tasavvufun temel öğretileri olan edepli olmak, nefsini kontrol etmek ve başkalarının hayrını düşünmek, astrolojik uygulamaların etik çerçevesini oluşturmuştur.
Osmanlı astrolojisinde kullanılan en önemli araçlardan biri rasathanelerdi. Bu gözlemevleri, yıldızların hareketlerini incelemek ve astronomik hesaplamalar yapmak için kullanılırdı.
Rasathanelerde yapılan çalışmalar sonucunda zcler ve astronomi eserleri hazırlanırdı
Zayiçe, bir kişinin doğum anındaki gökcisimlerinin konumlarını gösteren astrolojik haritadır. Osmanlı müneccimleri, zayiçe hazırlamak için çeşitli yöntemler kullanırdı.
Anlayacağınız astroloji bir bilim dalı ehemmiyeti görürdü geçmişimizde, bugünkü gibi önemsiz değildi.
Evrenin ve insanın karbonları aynıdır gökyüzünde ki olaylardan insan olarak doğrudan etkileniriz.
Bu burç bugün bunu yaşayacak diye bir mutlakıyet hiçbir zaman yoktur lakin gökyüzündeki gezegenlerin hareketleri yaşamımızı etkiler.
Örneğin bir aydan fazladır herkesi etkileyen kayıplar, gerginlikler, hastalıklar, devam eden savaşlar ve sıkıntı evresindeyiz. Ne mi oluyor?
Mars ve Satürn sert etkileşimde, astroloji ile ilgilenenler bilirler Merkür yerinden oynadığında dünyada da yer yerinden kısmen oynar. Ve Merkür haftaya geri hareketine başlıyor.
Dünya açısından oldukça kritik ve zor bir sürece giriliyor.
Girişimleriniz engellenebilir, hevesleriniz kaçabilir, talepleriniz reddedilebilir, iş ortamında kaoslarla karşılaşıla bilinir, ev veya arkadaş ortamlarında kavgalar tansiyonlar yükselebilir.
Deprem ve seller olabilir, terör saldırıları söz konusu olabilir.
Demem o ki gökyüzünde ki hareketlilik ten yeryüzü muhakkak nasibini alır.
Filanca burç şunu yaşayacak diye basitleştirmek yerine esas astroloji ile gökyüzü hareketleri incelenseydi adımlarımızı gelişmelere göre atabilirdik.
Önemli olaylar için en uygun zamanı belirlemek amacıyla astrolojik hesaplamalar yapılırdı. Örneğin, Fatih Sultan Mehmetin İstanbulun fethinde son hücumu yapmadan önce astrologlara danıştığı bilinmektedir.
Astrolojinin Medyumluk, kahinlik fal veya büyü ile ilgisi yoktur. Gezegenlerin yıldızların dünyanın etrafında aldıkları konum ve saptamalarının matematiksel açı hesabı yapılarak yorumlar yapılır.
Yorumlar yapılırken yine yüzyıllar önceki atalarımızın derlediği verilerden tecrübelerden yararlanılır. Örneğin ay filanca açı da iken depremler savaşlar gözlenmişse 60 70 yıl sonrada ay aynı açıya geldiğinde yine bela ve musibetlerin olacağı haber verilir.
İslam dininde safer ayı (bela ve uğursuz zamanlar) diye bir kavram vardır ve bu kavram da zamanında yapılan astronomik gözlem ve tecrübelerle sabitlenmiştir.
Günümüzün somut dünyası gaibi ve psişik olaylara inanmama eğilimindedir insanlar. Safer ayı da ne saçmalık diye düşünülebilir. İslamın safer ayı dediğine astroloji Retro Merkür süreci diye tabir eder.
İkisi de aynı şeydir. Ay hilal şeklindeyken dünya üzerine yaydığı enerji başkadır, dolunay halindeyken enerjisi bambaşkadır.
Dışımızda olup biten enerjilerden kaçış yoktur. Bize düşen yaşanan sıkıntıların biraz da gökyüzünden olduğunu kabul edip olumlama yaparak, dualara sığınarak süreçleri atlatmaya bakmak.