Aynı zamanda Suna- İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nin direktörü Prof. Dr. Oğuz Tekin, antik çağda eskiden sikkelerin değerli metallerden basıldığını, günümüzde ise, kağıt para ya da değersiz metallerden para yapıldığını belirtti. Eski paraların bronzdan yapılabildiği gibi büyük alışverişlerde altın ve gümüş paralar kullanıldığını anlatan Prof.Dr. Tekin, şöyle dedi:
"Bunların bir yerden bir yere nakledilmesi sırasında birtakım sıkıntılar yaşanıyordu. Örneğin yolda korsanlar çevirebiliyordu. Bir kuşatma altında bu paraları saklama ihtiyacı doğuyordu. Ya bunları gömeceksiniz, ya da bir şekilde bunları saklayacaksınız. Yani bir şekilde insanlar altın ya da gümüş paralarını saklama amacıyla toprağın altında belirli yerlere gömüyorlardı. Ancak bu büyük miktarda değil, ihtiyacını karşılayacak kadar oluyordu. Ayrıca insanlar eskiden uğur getirmesi amacıyla da yaptıkları binaların temeline define gömebiliyorlardı."
Bu konuda başka örnekler de veren Prof. Dr. Tekin, bir kilise ya da herhangi bir kamusal bina yapıldığında onun temeline de bir avuç sikkenin uğur getirmesi için gömüldüğünü, bunun bereket getireceğine inanıldığını söyledi. Prof.Dr. Tekin şöyle devam etti:
"Ayrıca ölümden sonra öteki dünyada ihtiyaçların karşılanması amacıyla mezarlara sikke konuluyordu. Sikkeler ölen kişinin ağzına, kemiklerinin herhangi bir yerinin arasına veya avcunun içine yerleştiriliyordu. Avcunun içine yerleştirilen sikkeler kişinin öteki dünyaya yolculuğunda 'kayıkçıya' kendisini nehirden geçirmesi için verilmek üzere konuluyordu. Antik çağdan beri devam eden bu uygulama İslam inancında yok. Arkeolojik kazılarda o şehrin içindeki bir yerlerde bazen bu tür altın ve gümüş sikkelere rastlamak mümkün olabiliyor. Bu sikkelere define adı veriliyor. Bu şekilde Anadolu toprakları ve Akdeniz'in diğer ülkelerinde yüzlerce, binlerce define var."
Bu definelerin nasıl bulunduğunu da anlatan Prof.Dr. Tekin, şöyle dedi:
"Bunları bulmak için define avcıları kaçak kazılar yapıyor. Hatta ellerine haritalar alıp dolaşanlar oluyor. Her şeyden önce o definelerin saklandığı yeri haritalarla göstermek antik çağın mantalitesinde yok. Onlar böyle bir şeyi hiçbir zaman yapmadı. Antik çağda insanlar sadece bu defineleri gömdü. Yerini sadece kendileri biliyordu. Ama bir takım kötü niyetli insanlar, insanları kandırmak için böyle yapay planl haritalar yapıyor. Bir de yanına gerçek bir sikke koyuyorlar. İnandırıcı olsun diye. Halbuki bunların hiçbirisi doğru değil."
Definelerin haritayla değil, büyük çoğunluğunun tesadüfen bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Tekin, "Defineler ya tarla sürülürken traktörün pulluğuna takılıp çıkmıştır, ya da bazen ören yerlerinde kaçakçıların dedektörle arama yapmasıyla bulunmuştur. Çoğunluğu resmi arkeolojik kazılarla bulunmuştur" dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz