Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Genel Başkanı Önder Karaduman, Türkiye’nin günlük doğalgaz tüketiminin 180 milyon metreküpe dayandığını, oysa tüm kontratlar ve yeraltı depoları tam kapasite çalışsa bile sisteme ancak 170 milyon metreküp gaz girişi olabildiğini belirterek, "Bir başka deyişle, tüm kontratlar tam kapasite çalışsa bile şu anda arz ile talep dengelenememektedir. Kısacası, Türkiye çok ciddi bir gaz kriziyle karşı karşıyadır. Acilen önlem alınmadığı takdirde, gaz krizi elektrik krizine dönüşecektir" dedi.
GAZ VE ELEKTRİK
Karaduman, son günlerde doğalgaz arzından yaşanan düşüşlerin kaygı verecek boyutlara ulaştığını ve doğalgaz arzında yaşanan sıkıntıların, kaçınılmaz olarak elektrik arzını da ciddi ölçüde etkilediğini bildirdi. İthal edilen doğalgazın yaklaşık yüzde 53’ünün elektrik üretiminde kullanıldığına dikkati çeken Karaduman, "Karşı karşıya bulunduğumuz tablo bu şekilde sürdüğü takdirde, elektrik üretiminde ciddi düşüşler meydana gelebilecek, bu da elektrik kesintilerini kaçınılmaz hale getirecektir" dedi.
Türkiye’nin günlük doğalgaz tüketiminin 180 milyon metreküpe dayandığını kaydeden Karaduman, şu değerlendirmelerde bulundu: "Tüm kontratlar maksimum kapasitede çalışsa, EGEGAZ tam kapasiteye geçse, yeraltı deposu tam kapasitede çalışsa bile sisteme ancak günlük 170 milyon metreküplük gaz girişi olabilmektedir. Bir başka deyişle, tüm kontratlar tam kapasitede çalışsa bile şu anda arz ile talep dengelenememektedir. Kısacası, Türkiye çok ciddi bir gaz kriziyle karşı karşıyadır. Acilen önlem alınmadığı takdirde, gaz krizi elektrik krizine dönüşecektir.
ZAM KAPIYA DAYANDI
BOTAŞ, konutlarda özellikle ısınma açısından bir sıkıntı yaşanmaması için sanayiye ve elektrik üretim tesislerine, üretimlerini düşürmeleri yönünde talimatlar göndermektedir. Bazı elektrik üretim tesisleri, ikincil yakıta geçmek durumunda kalmıştır. Ancak, burada BOTAŞ’ın atladığı bir husus vardır ki, o da şirketlerin elektrik piyasasında üstlendikleri yükümlülüklerdir. Doğalgaz santralleri, Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezine (PMUM) verdikleri üretim programlarına uymadıkları takdirde dengesizliğe düşerek zarar etmektedir. Diğer yandan, santraller müşterilerine taahhüt ettikleri elektriği bir şekilde tedarik etmek durumundadır. BOTAŞ, santrallere üretimlerini düşürmeleri yönünde talimat gönderirken, konunun bu boyutu gözden kaçmamalıdır. Santraller, kendilerinden kaynaklanmayan bir nedenle taahhütlerini yerine getiremiyor ve zarara uğruyorlarsa, bunun bir şekilde telafi edilmesi gerekmektedir."
SORUN YAPISAL
Her kış döneminde yaşanan doğalgaz krizinin altında yatan nedenin "yapısal" sorunlar olduğunu kaydeden Karaduman, "Hiçbir ülke elektrik üretiminde bu kadar çok doğalgaz kullanmazken, elektrik üretimimizin neredeyse yarısını doğalgazdan karşılıyor olmamız, sürdürülemez bir durumdur" dedi.
Karaduman, elektrik üretiminde doğalgazın sahip olduğu payın acilen yüzde 30’lar, hatta mümkünse yüzde 20’ler seviyesine düşürülmesi için tüm yapısal tedbirlerin alınması ve uzun dönemli bir planlama yapılması gerektiğini belirtirken, bu planlamanın, elektrik üretiminde nükleer enerjiden, yenilenebilir ve yerli kömür kaynaklarından mümkün olduğunca faydalanmayı sağlayacak adımları içermesi gerektiğini bildirdi.
Bu noktada, özellikle yenilenebilir enerji yatırımları açısından, iletim yatırımlarının santral yatırımlarıyla paralel ilerlemesini sağlamak gerektiğini kaydeden Önder Karaduman, "Bunun için, gerekirse TEİAŞ’ın iletim ihalelerini daha rahat yapabilmesi adına ilgili yasada değişiklik yapılmalıdır. Özel sektörün yatırım fizibilitelerinin bozulmasına yol açan bir uygulama olan iletim yatırımlarının özel sektörün sırtına yüklenmesinden vazgeçilmelidir" diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz