Medreselerin bugünkü teşekkülünün Nizamülmülk ile başlatıldığını belirten Turan, "Nizamülmülk bu nizamsız hali nizama kavuşturdu ve kendi adıyla da ilişkili olarak kurduğu medreselere Nizamiye denildi. Bunların kurulmasından önce medreselerin iki sıkıntısı vardı. Biri sahipsizlik diğeri düzensizlikti. Nizamülmülk bir düzen getirdi. Ama medreselerimiz bürokratikleşti. İlmiye yerine Kalemiye yetişti. Bazı âlimler yetişti ki onlara kadı denildi. Onlar şarap içmediler ama şarap içen emirlerin sofralarında da oturdular. Aşırı bürokratlaştık ve bereketimiz kayboldu." dedi.
Cumhuriyet zamanında Bediüzzaman gibi bir âlim çıkmadığını belirten Turan, "O kadar devletin imkanıyla yapılan büyük binalara rağmen Bediüzzaman gibi bir âlim çıkmamıştır. Cumhuriyet döneminde sevilen ve tanınan bütün âlimler ya bu bölgedendir ya da bu bölgeden yetişmiştir.
Bizim medreselerimiz ise –deyim yerindeyse- medrese kalıntılarıydı. Yine de bu medreselerden çok muhterem seydalar yetişmiştir. Zannetmeyelim ki Kürtlerin arasında sosyalizmin yayılması okulların sayesinde olmuştur. Zikir ve ibadeti olmayan çoğu mellemiz sosyalist oldu ve gençlerimizi sosyalist yaptı." diye belirtti.
"Ümit ediyoruz ki medreselerden yetişen gençlerimiz İslam'ın halifeleri olsunlar"
Turan, "Devlet bize yardım etsin demiyoruz. Köylerin zekâtı bankaların paralarından evladır. Eskiden medreselerimiz edebiyat merkeziydiler. Vereceğimiz tedrisatta hedef dilden önce olmalıdır. Talebe dilin gaye değil araç olduğunu bilmelidir. Dilin, İslam'ı anlatmada araç olduğunu bilmelidir.
Şuur, fikir, zikir, hedef olmalı ki talebe ilmin ne olduğunu bilsin. Ümit ediyoruz ki medreselerden yetişen gençlerimiz İslam'ın halifeleri olsunlar." şeklinde konuştu.
Turan'ın konuşmasının ardından 4'üncü Alimler Buluşmasının ilk gününün ikinci oturumu Davet ve İslam Hareket’inden Mele Resul, “İslam Medeniyeti’nin İnşası için Âlimlerin ve Medreselerin Sorumlulukları” konulu konuşmasıyla sona erdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz