DİCLE ÜNİVERSİTESİ BİLDİĞİNİZ GİBİ

Dicle Üniversitesi Rektörü Talip Gül, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasından bir

ay sonra sayın Cumhurbaşkanımız tarafından güçlü bir çok aday arasından

tercih edilerek bu göreve getirildi.

Uzun yıllar çalıştığı ilimizde halk tarafından desteklendi. Hemen tüm STK lar

arkasında durdu. AK Parti yerel ve merkez teşkilatı onu destekledi. İlimiz

Milletvekilleri ve ilimizin bakanı hep arkasında durdu. Zaten Ankara da tanınan

güçlü bir kişilik olduğu sık sık dile getiriliyordu.

Peki bunca desteğe, güce sahip olmasına rağmen Dicle Üniversitesinde işler

neden iyi gitmiyor?

FETO dönemini aratmayan keyfi uygulamalar neden hala yapılmaya devam

ediyor? İhalelere neden fesat karıştırılıyor?

Yolsuzluk kapıları neden açık?

Geçmiş döneme ait yönetim kadrolarından neden vazgeçilemiyor?

Daha sorabileceğimiz bir çık sorudan sadece birkaçı tek tek izah edelim ki

anlaşılsın…

SAYIN REKTÖR TALİP GÜL’E SORULARIMIZ

FETÖ ile mücadele ettiğinizi söylüyorsunuz güzel hoş. Ancak ,Fetö ile mücadele

için koyduğunuz kriterlerden en önemlisi olan Bank Asya hesabının varlığı vs.

konusunda, niçin tüm öğretim üyeleri ve eski dönemde idari görev almış

personeli dahil etmediniz? Sadece belirlenen kişilerin hesaplarını kontrol

ettiniz, neden?

FETÖ döneminde mağdur olmuş ve kadro olarak genel sekreter pozisyonunda

çalışan Hacı Yılmaz’ı mahkeme kararına rağmen 1 yıl boyunca bu göreve iade

etmediniz. Ancak İdare mahkemesinin verdiği yeni kararı onun aleyhine

değerlendirip hemen işleme sokup görevini iptal ettiniz. Neden?

Hacı Yılmaz’ın yerine öğretim üyeliğinden istifa eden Kenan Yakupoğlu getirildi.

Bu konuda sayın Hacı Yılmaz’ın söyleyecek bir şeyleri olmalı bence…

TIP FAKÜLTESİ AİLE ŞİRKETİ Mİ?

Kayyum Rektör Prof.Dr. Gülfettin Çelik 20 gün görev yaptı. İlk atandığı hafta

Prof.Dr.Ufuk Aluclu’yu Tıp Fakültesine Dekan olarak atadı.

Prof Aluclu FETÖ döneminde YÖK te önemli bir görev almıştı. Ayrıca eşi de

FETÖ’nün Üniversitesinde darbe sabahına kadar aktif çalışan bir öğretim üyesi

idi. Prof.Gülfettin Çelik bunu bildiği halde o kritik süreçte bu atamaya nasıl onay

verdi bilinmez. Fetö iltisaklı okularda çocuklarını okutanlar ihraç edilirken,

Aluclu eden ısrarla Tıp Fakültesine dekan olarak atandı?

Aluclu da bunu fırsat bilerek bacanağı olan bir öğretim üyesini kendisine

yardımcı olarak atadı. Peki yardımcısı ne yaptı dersiniz? Eşine 4 ayrı görev

verdirdi. Anlayacağınız Dekan, dekan yardımcısı, dekan yardımcısının eşi tam bir

aile şirketine dönüştürdüler Tıp Fakültesini. Dekan yardımcılığı norm kadrosu iki

olmasına rağmen aramıza yabancı girmesinler diye ikinci bir dekan yardımcısı

atanmasına izin vermediler. Dekan ve dekan yardımcısının akraba olup

olmadıklarını izah edecek bir merci var mı bu üniversitede?

Dekan yardımcısı profesör olan eşine FETÖ dönemini aratmayan görevler

verdiği doğru mu? Yaptığımız incelemede en az 4 ayrı görevinin olduğunu tespit

ettik. Buna neden izin verildiğine dair bir bilgi yok. Dekanın, dekan

yardımcısının veya eşlerinin FETÖ üniversitesinin rektörü Mehmet Doğan ile

akrabalığı var mı, yok mu?

REKTÖR YARDIMCISI NEDEN AYNI ZMANDA BAŞHEKİM?

Ali Kemal Kadiroğlu eski dönemde önemli bir görev olan mal muayene

komisyonu başkanı idi. El üstünde tutuluyordu. O kadar güvenilir biri idi ki son

iki Rektörlük seçiminde de divan başkanlığına layık görülmüştü.

Dicle üniversitesinde uzmanlıktan sonra apar topar Kahraman Maraş

Üniversitesine gitmiş kısa sürede hoca olarak Dicle üniversitesine geri

dönmüştü

MKYK üyemiz mi kimin referansı bilinmez rektör yardımcılığına atandı. 6 ay

sonra asaleten atanmış olan Prof.Dr. Gökhan Kırbaş’ı görevden alarak

Başhekimlik görevini de üstlendi.

Bu kadar karmaşa iş yoğunluğu ve sorun arasında nasıl fırsat bulup hastaneyi

yönetiyor merak eden yok. Aile şirketi işleri burada da mevcut izah edeceğiz

elbet…

O halde soruyoruz.

Asaleten atanan bir Başhekim hangi gerekçe ile görevden aldınız? Yerine neden

Rektör Yardımcınızı görevlendirdiniz? Bunu sizden kim istedi sayın Rektör?

Peki görevden aldığınız başhekim asaleten atanmasına rağmen neden idari

mahkemeye başvurmadı? Kimden korktu veya çekindi?

Rektör Yardımcısı A. Kemal Kadiroğlu , aynı zamanda Başhekim, aynı zamanda

Organ Nakli Başkanı. Yok mu bu görevleri yapacak başka biri daha…

Tamam bunu anladık da , peki kız kardeşi Eda Kadiroğlu’nun de Diş Hekimliği

Fakültesine Başhekim olarak atanması ne iş? Bu doğru mu? Tüm bunlara neden

izin veriyorsunuz çekindiğiniz ne var? Kadiroğlulardan başka liyakat sahibi

öğretim üyeniz yok mu hiç…

İHALELER DEYOLSUZLUK MU VAR?

Hastane temizlik ihalesini ihaleye fesat karıştırıldığına dair bir idari mahkeme

kararı var mı? KİK ve idari mahkeme kararlarının gereği yapıldı mı?

Hükümetin yasa çıkana kadar Taşeron işçi alımı konusunda kurumları 3 aylık

doğrudan temin yöntemini uygulayın uyarısına rağmen hastane temizlik ihale

şartnamesi neden 3 yıllık hazırlanıyor?

Rektörlüğünüzce yapılan kantin ihaleleri neden davetiye usulüne göre yapıldı.

Hangi kantin kime verilecek ona göre düzenleme yapıldığı ve eski işletenlere

milli emlak değerlerine göre düşük verildiği doğru mu. Bu konuda gazetemize

oldukça çok şikayet geldi. Araştırmamızda ihaleye çağrılan kişilerin önceden

ayarlandığı hangi kantinin kime gideceğinin önceden belirlendiğine dair kuvvetli

delillerimiz mevcut. Peki tekrar aynı kişilere ve şaibeli bu yöntemlere neden izin

veriliyor.

Hastanenizde yapılan son iç yapım ihalelerini aynı şirket aldı. İnşaat teknik birim

ve proje- denetim birimlerinizin şirketlere göre şartname hazırladığı bu nedenle

yaklaşık maliyetlerin doğru hesaplanamadığı, çok kişinin ihalelere girmesine

rağmen aynı kişinin ihaleyi almasını sağladıkları bilgisi doğru mu?

Yine Diş hastanesinde ki ihalelerinde aynı firmaya verildiği bilgisi gerçek ise tüm

bu olanlara tesadüf diyebilir miyiz? Tüm bu şaibeli işlerin ortak noktasında

Kadiroğluların olması ilginç değil mi…

SAYIN REKTÖR YOLSUZLUK İDDİALARINI NEDEN İNCELETMİYOR?

Son olarak Birkaç gün önce bir yazarımızın da gündeme getirdiği ve doğru

olduğunu tespit ettiğimiz ve kendilerinin de bilgi sahibi olduğu açık bir

yolsuzluğu sormak istiyorum:

Merkez Laboratuvarı Mikrobiyoloji PSR ihalesi, bedeli 1.3 milyon Tl. Kit karşılığı

cihaz alımı ihalesi olduğu söyleniyor.

Olay şu; şartname ROCHE adlı cihaz için hazırlanıyor. Bu Cihazın bölge bayii

belli. 14 yıldır bu cihaz kazanıyor ihaleyi çünkü başkası giremiyor.

Çünkü girebilen diğer iki firma da aynı şahısa ait. Zaten giren herkes ROCHE

marka cihazı almak zorunda. Diğer 5 firmanın cihazları ROCHE değil. Bu nedenle

ihaleye giremiyorlar.

Yaklaşık 14 yıldır aynı kişiler tek cihaza göre şartname hazırlayıp başkasının

girmesine engel olunduğu bu yol ile yolsuzluk yapılarak hastaneyi zarara

uğratıldığına dair açık delililer ortada.

Bu yıl yapılan ihaleden bir ay kadar önce, iştirak etmek isteyen 5 ayrı firma

ihalenin tek cihaza dolayısı ile tek firmaya hazırlandığına dair itirazda

bulunuyor.

Şartnameyi hazırlayan hocalar biri dekan yardımcısın eşi, diğeri CHP’li Kadri Gül

(merkez lab. Başkanı) bu itirazı red ediyor. Firmaları sözlü olarak tehdit ediyor.

Firmalar yasal yoldan haklarını aramak için başhekimliğe ve döner sermaye

başkanlığına şikayette bulunuyor. Oradan da sonuç çıkmayınca Rektörlüğünüz

teftiş kuruluna başvuruyor.

Oradan da bir ses çıkmayınca kendi aralarında bir temsilci seçip Rektör Talip Gül

ile görüşüyor. Rektör olayı öğreniyor müdahale etme sözü veriyor.

Ancak hiçbir sonuç çıkmıyor ve ihale yapılıyor. O adı geçen firma tek girip ihaleyi

almasına alıyor ancak teknik bir sebepten dolayı ihale KİK ten iptal ediliyor.

Bu konuda Rektöre yanlış bilgi mi veriyorlar bilemeyiz ancak olay vahim.

Ülkenin bir çok referans hastanesinde kullanılan ve maliyeti emsaline göre

oldukça ucuz olan cihazlar Dicle üniversitesi laboratuvarlarına giremiyor.

Rektör yolsuzluğu tespit ediyor ancak müdahale edemiyor veya ettirilemiyor.

Bu karmaşık yönetim grubu içinde gücü yetmiyor demek istemiyoruz. Yani

Başhekim Kadiroğlu rektöre defans mı koyuyor?

Sayın Rektör! buyurun size bilgi ve belge.

Tüm bilgi ve belge siz de var. O halde gereğini neden yapmıyorsunuz?

Diyorsunuz ya maliye müfettişlerini ben çağırdım diye…

Teftiş kurulunuz incelemiyor ise bir zahmet verinde şu müfettişlere bir didik

didik etsin şu dosyayı.

Eğer doğru çıkarsa sorumluları görevden alacak mısınız?

CHP VE HDP’LİLER Mİ GÖREVDE?

Bir de sizi bu göreve getiren AK Parti ve SAYIN Cumhurbaşkanımızdır. Onlara

inat olsun diye mi Başhekim Kadiroğlu koyu bir CHP olan Kadri Gülü Merkez

Laboratuvarın başına getirdi.

Sezgin Tanrıkulu’nun kayınbiraderi olan Kadri Gül’ün Cumhurbaşkanımız Recep

Tayyip Erdoğan’dan hiç haz etmediği biliniyorken bu tercih neden?

Ayrıca bahsettiğimiz bu ihalenin mimarı da kendisi.

Başhekimlik idari kadroları HDP ve CHP’liler ile dolduruldu. Yetkili sendikanız

bile artık buna isyan ettiği ve başhekimi şikayet ettiği bilgisi ortada.

CHP zihniyetinin Dicle Üniversitesinde bu kadar itibar görmesi ne anlama

geliyor? R. Tayyip Erdoğan düşmanı CHP’li Prof. Dr. Kadri Gül’ü Merkez

Laboratuvarının başına meşhur Başhekiminiz Kadiroğlu neden getirdi?

Bu soruların bir an evvel cevaplanması ve karanlık noktaların açıklığa

kavuşturulması gerekmez mi Sayın Rektör?

.