ÜLKEDE VALİLER, CUMHURBAŞKANININ TEMSİLCİLERİ OLACAKTIR!
Sevgili okurlar!
Diyarbakır Söz Gazetesinin dünkü nüshasında sürmanşetten verilen bir haber…
"VALİLER, CUMHURBAŞKANININ TEMSİLCİLERİ OLACAKTIR!"
Gerçekten dikkat çekici bir haber..
Türkiye’nin gerçekten yeni bir Türkiye olacağına dalalet edici..…
Kamuoyunu yakından ilgilendiren bir haber…
Ne mutlu o memlekete ki özellikle Güneydoğu Anadolu’daki iller ve ilçelerde, özellikle Diyarbakır’ımızda ister Vali olsun, ister kaymakam olsun…
Eğer bunlar Cumhurbaşkanını temsil ediyorsa, inanıyoruz ki burada çok büyük bir değişim vardır...
Cumhurbaşkanını temsil edebilme kabiliyetine sahip Vali veya kaymakamların Türkiye’de var olduğuna inanıyoruz.
Ama soru işareti de gelmiyor değil.
Temsilcilik meselesine gelince…
Temsilcilik kavramı demek, vekille müvekkil kavramının manasını taşıması demektir.
Müvekkil, vekiline güveniyor ki, görevlendiriyor…
“Tüm sorunlarımı sen çözeceksin” diyor.
Tıpkı Hukukta olduğu gibi…
Türkiye genelinde İl ve İlçelerde görev yapan Valiler ve Kaymakamlardan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsil etme kabiliyetine haiz olan acaba kaç kişi vardır?
Bize göre Başkan Erdoğan bunu da elekten geçirmelidir…
İnce eleyip sık dokuması gerekir; "kendisini temsil edecek" bürokratlar açısından…
***
Biz gazete olarak bu yazıyı kaleme alırken, herhangi bir kimsenin şahsiyetine karşı bir garezimiz yok.
Ama “kabiliyet ister” misaliyle yola çıkarsak…
Erdoğan’ın taşıdığı misyonu aksiyona çeviren Türkiye’de kaç tane Vali, kaç tane Kaymakam olabilir acaba?
Temsilcilik yasası çıkmadan evvel yıllardan beri önemli illerde, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki illerde bir çok valileri gördük, bir çok kaymakamları gördük…
Ki son dönemlerde, kayyum olarak atanan nice kaymakamları gördük…
“Sezar’ı öldür, ama hakkını inkâr etme” vecizesi paralelinde, gerçekten çok değerli kaymakamlarımız ve Valilerimiz oldu..
Bunu kimse inkâr edemez…
Şu hakikatı da kimse inkar edemez..
Değerli ve lıyakatlı, ehliyet sahibi Vali ve Kaymakamlarımızın yansıra; çok da şovmenlik pozisyonunda kendini gören, hiç de iş yapmayan, sadece televizyon ekranlarında görünüp medyanın mikrofonlarının önüne dikilip poz verme heveslileri de yok değiller..
Azımsanmayacak kadar çoklar..
İşte bunların elle tutulur, gözle görülür bir aktif hareketlikleri olmadığı için halk, gerçekten çok ızdıraplar çekmektedir…
Derlerya; derdin bini bir para...
***
Fazla uzağa gitmeye gerek yok.
İl Valiliğine bakıyoruz.
Vali ile Vali Yardımcıları bir arada toplanmıyorlar.
Vali çoğu zaman, İçkale mevkiinde yeni yapılan ve lüks olarak döşenen makamında bulunur.
Vali yardımcıları ayrı bir yerde…
Halka başka gözle bakan ve hiç halkın seviyesine inmeye tenezzül etmeyen böylesine yanlış yöneticiler nasıl Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı temsil edecekler ki?
Allah var, vicdanımızı karartmayız.
Diyarbakır’ımızın üç tane becerikli kayyumu var?
Yenişehir, Kayapınar ve Sur kayyumları..
Hali hazırdaki görev anlayışlarına; diyecek hiçbir söz yok.
Halkın seviyesine inen ve halkla iç içe olan üç genç hakkıyla işlerini yapıyorlar..
Nitekim, halk da onları seviyor, onlar da halkı seviyorlar.
Hiçbir zaman gösteriş, şovmenlik ve mikrofonların önünde poz verme sevdası içinde değiller.
Ama bir de Büyükşehir kayyumu var ki hep bildiğini okuyor.
Maşallah, nazar değmesin.
Evlere şenlik diyeceğiz ki bildiklerinden zerre kadar caymıyor.
Keşke gerçekten bilmiş olsaydı.
O zaman “Eyvallah” diyecektik.
Ama değil..
Halka hep küçük düşürücü bir bakışla bakıyor.
Çiçek ve böceklerden başka, bir iki tane de cadde asfaltlaması var..
Başka da bir icraat yok…
Ama imar hakkında veyahut Diyarbakır’a yeni bir hamle yapma gibi bir girişim derseniz; hiç yok…
Düşünmüyor da.
Ve tüm bunlardan dolayı halk şikayetçidir.
Kahvehanelerde oturup halkla çay keyfi yapma hali ise; bize göre şovmenlikten başka bir tavır değildir..
Siyasi gelecekte bir beklenti içerisinde olduğu düşünülüyor.
Böyle bir insan, nasıl Cumhurbaşkanının temsilcisi olabilir ki?
İkinci bir husus da var.
Kamuoyu adına buna da eleştirimiz söz konusu…
Hem de büyük bir tepkiyle...
DEDAŞ….
Diyarbakır halkına vermiş olduğu zararların haddi hesabı yok..
Elektrik kesintileri; "isyan" edici noktaya geldi…
Toplumun tüm kesimi; "zarar ziyan" içerisinde…
A'dan, Z'ye; "hayatı" maddi ve manevi yönde karartıyor…
Ne yazık ki, kentin idaresinden sorumlu yetkili de suspus içerisinde..
Özellikle, Valilik….
“Ey DEDAŞ!
Sen ne yapıyorsun?
Bir sömürü düzeni kurmuş; "keyfiyet" içerisinde astığın astık, kestiğin kestik yapıyorsun..
Günün her saatinde; "elektrikleri" kesiyorsun..
Hayırdır..
Halk tarlaya masraf yapıyor, tarım sulaması yapmak istiyor.
Ama; "elektrik" olmadığı için sürekli kesinti yaptığın için; "sulama" yapamıyor...
Ürün kuruyup gidiyor…
Sanayi sektörü felç..
Ev kadını; "iş yapamaz" hale geldi..
Budolabı, çalışmıyor "yiyecekler" kokuyor.
Esnaf "isyan" bayrağını çekmiş…
Siftah yapamıyor..
DEDAŞ niye hizmet üretmiyorsun…
Arızalanan elektronik cihazların, yanan cihazların haddi hesabı yok..
Artık jeneratörler bile dayanmıyor..
Milyonlarca lira zarar var..
Ama kime dersin…
Ne valilik "ses" veriyor..
Ne DEDAŞ sorumluluk üstleniyor..
Ne de, diğer yetkili makamlar "kafalarını" kumdan çıkarıp, soruna müdahil olmuyor?
DEDAŞ yüzde 50 oranında bile halka hizmet veriyor..
Varsa yoksa; "para kazanmak, ceza kesmek, vatandaşı söğüşlemek..!"
Velhasılı kelam…
Hani derler ya; git derdini makro paşaya anlat!?..
AK Partili Taner Yıldız'ın "Enerji bakanı" olduğu dönemde; özelleştirilen TEDAŞ sanki seçilmiş insanlara "peşkeş" çekildi…
Sadece para kazanma zihniyetiyle hareket ediliyor..
Ne yenileme..
Ne onarma..
Ne bakım…
Bunca yıpranan, metal yorgunluğuyla karşı karşıya kalan nice cihazlar, şebekeler, trafolar, hatlar var; ama "dokunan" yok!…
Hiçbirisi yenilenmiyor..
Onarılıyorsa da eski parçalarla onarılıyor..
Bir saat çalışıyor, beş saat muattal.
***
Vatandaş “ah vah” ediyor…
Ama nafile...
DEDAŞ’ı çağırıyor; "arıza var, enerji yok…" diyor..
DEDAŞ bin tane bahane üretiyor.
“Vay efendim ekip başka yerde, ekip gece üçe kadar çalışmış yorgundur” gibi türlü bahanelerle vatandaşı; oyalıyor..
Sormazlar mı?
AK Parti döneminde böyle bir saltanatı yaşamak, halkı götürüp getirmek, para toplamayı bilen özelleştirme patronlarının varlığı; der demez sorgulatıyor…
Hani nerde, hak, hukuk ve hizmet anlayışı?
İnanın, sevgili okurlar.
Vatandaş mahkemeye giderse özelleştirilen bu DEDAŞ’ın patronlarını ağır yük altına sokarak, büyük tazminatlar alırlar…
Ki vatandaş; bu minvalde sorumluluk alırsa; inanıyoruz ki DEDAŞ "kendisine çeki düzen" verecektir..
***
Yazımızın başında; "Cumhurbaşkanı" temsiliyetinden söz etmiştik..
Vali ve Kaymakamlar…
İfade ettim..
Bize göre bu hususta geç bile kalınmıştır.
Bizim kamuoyu adına temennimiz ve istirhamımız şudur;
Sayın Cumhurbaşkanımız dünya çapında bir lider olmakla beraber, kendini koruyabilmiştir, halkına sevdirmiştir ve halk bütünüyle olmasa dahi salt çoğunluğuyla ona bağlılığını resmen bildirmiştir.
Diyoruz ki..
Cumhurbaşkanımız iç meselelere de bir el atmalıdır…
Özellikle Güneydoğu Anadolu’da yepyeni bir yapılanmaya ihtiyaç vardır..
Gerek Valiler meselesi olsun, gerek Vali yardımcıları olsun ve gerekse de kaymakam ve kayyumlar olsun…
Pırıl pırıl, inanmış, aktif ve gerçek yaradılış kanununa inanan, Allah’tan korkan, helalını helal, haramını da haram olarak bilen Valiler olsun, Kaymakamlar olsun, Vali Yardımcıları olsun…
Ehil ve liyakat sahibi olsun..
Aksi takdirde bu bölge hiçbir zaman sadece kendini düşünen, kafası çalışmayan, kendini beğenmiş ve yan gözle halka bakan bürokratları var olduğu müddetce; devlet ile halk arasında hep soğuk rüzgarlar esecektir..
Onun için; tez elden neşter atılarak "halka hizmet hakka hizmet" şiarına sahip, bir kadro teşekkül edilmelidir…
Bunu sayın Cumhurbaşkanımızdan istirham ediyoruz.
Saygılarımızla...