BU HAL MUHAL YA YENİ HAL YA DA İZMİHLAL!? (II)

Sevgili okurlar…

Sohbet başlığımızdan da anlaşıldığı gibi; “mevcut içerisinde bulunduğumuz ve yaşadığımız hal, hiç de İslami değildir insani de değildir... Ki İslam’ın ve insaniyetin semtinden bile geçmiyor… Ne yazık ki salt çoğunlukla İslam’la ters düşen ideolojik fikirlerin, aldatıcı ideolojilerin arenasında debelenip duruyoruz…Ki akide inancımıza ve İslam inancımıza aykırı olmasına rağmen; “hak yoluna” meyil etmiyoruz…

***

İşte bu noktadan hareketle, yıllar yılıdır kendime dava ve misyon olarak biçtiğim görev; toplumu “hak yoluna” davet edip, iman şuuruyla hakikatlere vakıf olmalarını sağlamaktır… İnşallah, toplum olarak “Elhamdülillah Müslüman’ız” diyeceğiz ve İslam’ın nurlu ışığında kalkıp oturacağız… Yazdığım her makale, kurduğum her cümle, ifade ettiğim her kelimenin özünde İslam vardır.. İslam’a aykırı zerre-i miskal bir düşünceyi, fikri, ideolojiyi savunmuyoruz, düşünmüyoruz ve de kabul de etmiyoruz… Toplumumuzun yüzde 99’u Müslüman olduğuna göre, Kur’an’a bağlılığımız şüphe götürmez bir gerçek olması gerekir!..

***

Peki, Kur’an bize ne diyor?

Kur’an’ın ilk nüzul eden ayeti “Alak” suresidir. Alak suresinin başında “İkra/ bi-ismi rabbike” diyor… Yani, “Allah’ın adıyla oku…”  Demek ki Allah’ın adıyla okunmayan okumalar, bereketsizdir ve sonuçsuzdur… Hiçbir şekilde kıymet-i harbiyesi yoktur…

***

Bu itibarla siz değerli okurlarımızla yıllardan beri paylaşmak istediğimiz ilmi konuların, inanca dayalı meselelerin, örf, âdet, gelenek ve göreneklerin temelinde yatan gerçek de budur.. Medeniyetimize ve inancımıza yakışır bir şekilde, terbiye ve kültürümüzün savunucusu olarak karşınızdayız.. O minvalde sizlerle sohbet fasılları gerçekleştiriyoruz… Dolayısıyla okumanız, okutmanız, bilgi edinmeniz kadar, yanlışımız varsa bize yanlışlarımızı da söyleyerek doğrulatmanızı hep dilek ve temenni olarak, buraya not düşmüşüz…

* * *

Evet, sevgili doslar…

Zamanımızın yettiği kadar, dilimizin döndüğü, kalemimizin yazabildiği kadar, bu yüce davanın savunucusu olacağız ve olmaya da devam edeceğiz…

Bugün, Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleriyle alakalı tarihi bir vakıayı sizinle  paylaşmak istiyorum…

Şöyle ki..

Bundan yüz sene evvel bir gece karanlığında, Üstad Bediüzzaman Van Kalesinin en yüksek burcunda ayağı kalkarken, dengesini kaybediyor.. Üstad aşağı düşme tehlikesi geçirirken, birileri gibi “Vah ben öldüm, vah ben gittim” demiyor.. İman şuuruyla ağzından, şu cümleler dökülüyor.. “Ah davam, ah davam”.. Şükürler olsun ki, düşerken bir yeri incinmiyor…

İlim, irfan ve ism-i Azam’ı ruhunda taşıyan bir insandı Üstad Bediüzzaman!.

***

 

Biz de diyoruz ki Cenab-ı Allah nasip ederse dilimizin döndüğü, kalemimizin yazdığı kadar, Kur’an-ı Kerim’den fışkıran ayetleri, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in Hadislerini, Risale-i Nur’dan konular ve diğer ilmi kitaplardan alabildiğimiz meseleleri sizinle bu köşede dün olduğu gibi bugün de kısmetse yarın da paylaşmaya devam edeceğiz… Allah’ın izniyle yazdıklarımızı, kalıcı olması münasebetiyle kitaplaştırarak siz değerli okurlarımıza sunacağız…

***

Dile aldığımız konular hiçbir şekilde, rastgele konular değildir, tarihseldir, kültüreldir, İslami konulardır, fıkhi meseleleri içermektedir.. İslam’ın ana hakikatleridir.  Mevcut yüz seneden beri rejimin, sistemin, toplumun başına yanlışları getirip zorla dikte etmesinin karşıtı olan tezlerimizdir…  Tabi toplumumuzu da bu noktada daima uyarıyoruz.

***

Yüz seneden beri yanlış bir kültürle, yanlış bir edebiyatla, yanlış tedrisatlarla bir yere varılamayacağına inandığımız için yepyeni bir çalışma azmi içerisine girdik ve toplumumuza, özellikle gençlerimize mesnetli ve üstün kaynaklı konuları sunmaya çalışıyoruz.  Duamız odur ki Allah bizi yazmaya ve sunmaya muvaffak eylesin, sizlerin de bu önemli konularımızı okumanıza ve yaymanıza muvaffak eylesin.

* * *

Sevgili okurlar.

Zaman su gibi akıyor.. İnsan ömrü de akan su misali eriyip gidiyor.. Şeyh Sa’di Şirazi’nin dediği gibi; Temmuz ayının güneşi karı ne kadar eritiyor suya çeviriyorsa, ömür de her zaman eriyip gidiyor… El hak, hakikatin ifadesi…

***

 

Bu itibarla ömrümüz heba olmasın diye belki günün birinde birileri bu yazıları okurken ruhumuza bir Fatiha okur, inancı ve düşüncesiyle hareket ediyoruz.. Böyle bir beklenti içerisindeyim… Toplumumuzun en büyük ihtiyacı, gençliğin içerisinde bulunduğu girdap misali mevcut eğitim sistemidir.. Bu sistem “ıslah” edici olmadığı gibi, aba ecdadın kültürüyle, tedrisatıyla, ilim ve irfanıyla bütünleşmiyor.. Zıddını içeriyor.. Onun için de bizim şiarımız, gençliğimizi ecdadın iman şuuruyla, kültür ve medeniyetiyle, ahlakıyla donatmamız gerektiğini düşünüyoruz…Ve bunu da ülkenin yönetimini elinde tutanlardan istiyoruz…

***

Gençliğin bugün en büyük ihtiyacı geçmişimize yönelik aba ecdadımızın Kur’an ve Hadis’ten fışkıran bir kültürle yetiştirilmesidir.. Toplumdaki mevcut gayriahlaki çürümüşlüğün ortadan kaldırılması için, el ele vererek, büyük çaba göstererek o büyük ecdadın ilim ve irfanıyla dolu eğitim sistemini ikmale getirmemiz gerekir.. Bu kültürü gençlerimizin beyinlerine enjekte etmemiz lazım.. İşte bu düşünceyle yola çıktığımız gibi tek gaye ve hedefimiz de budur…

En derin saygı ve sevgilerimle.