İSLAM DÜNYASI İÇİN NETANYAHU BİR PROBLEM!?

Selamünaleyküm sevgili okurlar…

İki aydan beri sağlık problemlerimden dolayı, sizlerle sohbet edebilme imkanı elde edemedik! Ama Allah nasip edip, yardım ederse bundan sonra hiç ara vermeden sohbetlerimizi sürdüreceğiz! Sizlerle hasbıhal etmek, görüşmek, konuşmak, danışmak, fikir telakkisinde bulunmak, bizim için bir şereftir..

***

Sevgili okurlar..

Yazı başlığımızdan da anlaşıldığı gibi bugün, İsrail’i, Netanyahu’yu ve tabi ki İslam dünyasının hal-i pür melalini konuşacağız! Sözümün başında ifade etmek isterim ki;

İvedi bir şekilde, İslam dünyasının bir araya gelip, ittifak etmesi gerekir…

“İttihad-ı İslam” adı altında birbirine güven vermesi, sırt vermesi, güç birliği sağlaması lazım… Ümmet şiarını, şahlandırmalıdır.. Her geçen zaman, İslam dünyasının aleyhinedir…

***

Nitekim, Kelime-i Şehadetin her iki cümlesi de bunu emretmektedir!

Bir olun, iri olun… Mademki kelime-i şehadete inanıyoruz ve günde beş vakit namaz kılarken, bunu tekrarlıyoruz!

Şahitlik ederek, tekrarlıyoruz… Allah birdir… Hz. Muhammed (S.A.V) onun resulüdür... Ve biz Müslümanların da Peygamberidir..

İşte, bu hüküm üzerinden yürüyüp ittifak etmemiz gerekir.  İslam’ın ana hükmü de ana çizgisi de bunu emretmektedir…

***

Bir halk deyimi vardır.. Lafla peynir gemisi yürümez!… Demek ki, lafta, sözde kalınmamalıdır.. İlla ki eyleme dönüşmelidir… Fiili ve fiziki olmalıdır.. İslam dünyasının ittihat etmesi olmazsa olmazıdır.  Aksi takdirde İslam dünyası yol alamaz, alanını genişletemez!  Küfür dünyasına meydan okuyamaz… Büyük bir ittifak, birliktelik, iman birliğiyle adımlarını atmalıdır.. Hem de bastığı yeri bilerek, tanıyarak bunu yapmalıdır..  İşte o zaman küfür dünyasına karşı, meydan okuyabilir…

***

Ne yazık ki bugün İslam dünyası ne birlik ve dirlik içerisinde, ne de ümmet şiarına sahip!?. Bakınız, bir avuç siyonist İsrail dediğimiz küfür dünyası, İslam dünyasına, ümmetine ve toprağına meydan okuyor?.. Soykırımda bulunuyor.. Filistin’de, Gazze’de, Lübnan’da Beyrutta, işgallerde bulunuyor.. Peki, İsrail ve Netanyahu denilen bu kefere anlayış, bu gücü nerden alıyor?.

***

İşte, korkunç ve vahim nokta da burasıdır! Günümüzdeki siyaset dünyasının basiretsiz bazı siyasetçileri, deve kuşu misali kafalarını kuma gömmüşlerdir.. Özellikle de, İslam dünyasında yer alan ülkelerin liderleri! Krallar, emirlikler başta olmak üzere.. İsrail’ın sırtını sıvazlayan, sahip çıkan, enva-i desteği fütursuzca sağlayan ABD ve Batı Ülkelerinin yönetimleriyle; aynı safta yer alıyorlar.. Ne diyorlar; “Bizim Filistin gibi bir sorunumuz yok..”

***

İşte bu tutum ve söylem, kandan beslenen İsrail’i daha bir iştahlandırıyor.. Şımardıkça şımarıyor.. 7 Ekim 2023’ten buyana, İsrail’in Ortadoğu’daki İslam ümmetine karşı giriştiği soykırım saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı 50 bini aştı.. Yüzbinlerce yaralı var.. Evinden, barkından, toprağından, malından mülkünden edilen milyonlarca insan! Ve hala bu terör devleti, akan kana doymuyor… Kaldı ki insanlık da sınıfta kalmış durumda..

***

Netice itibariyle, İslam dünyası, İsrail’i piyon olarak kullanan küfür dünyasına karşı birlik ve dirlik içerisinde ittifak etmesi lazım... Dil, ırk, renk, ülke, coğrafya, sınır ayrılığı yok… Hele ki mezhepçilik hiç yok.. Hepsi, İslam dünyasının zenginliğidir, ümmetin kaynaşma çimentosudur… Ki bu ümmete de ümmet-i Muhammediye (a.s.m) diyoruz… Bu birliktelik, İslam’ın ana gücüdür.

***

Kaldı ki elimizde ilahi bir kitabımız var.. Birlikteliğimizi, tevhit inancımızı birleştirendir.. O kitap da Kur’an’dır.  Kur’an’ın gerçeklerine sarılarak, hem de sımsıkı sarılarak yalnızca lafzıyla yetinmeden Kur’an’ın tüm anlamını, okuyarak, yaşayarak, hayatımıza uyarlamamız lazım.. Devlet yönetimlerini de, milletlerin yaşam biçimini de, onunla bütünleştirmemiz lazım.. Çünkü, Kur’an-ı Kerim ilahi bir sistemdir, ilahi bir kanunlar manzumesidir.. Hz. Muhammed (S.A.V)’in kalbi üzerine vahiy olarak gelen ilahi sistemin hükümlerini içermektedir..

***

Ne yazık ki nerdeyse yüz yıldan beri, Kur’an-ı Kerim’e, İslam dünyası sırtını çevirmiş durumda.. Yönetimler de, milletler de, devlet sistemleri de, beşerin vaz’i kanunlarına biat etmiş durumda!.. Kur’an’ı sadece ve sadece bireysel bir ibadet olarak görüp, Ramazan aylarında okuyarak, Hatim indirmekle sınırlı tutuyoruz.. Denir ya, kendimizi teselli ediyoruz!

***

Velhasıl kelam!. Küfür dünyası işte İslam dünyasının bu dağınıklığını, birlik ve dirlik içerisinde olmadığını gördüğü için, azmakta, saldırmakta, kan dökmektedir… Toprak işgal etmektedir.. En büyük fitne de, bizi biz eden değerlerden, devlet yönetimlerinin, basiretsiz siyasilerin eliyle uzaklaştırmasıdır..

***

İşte, Ortadoğu’daki ülkelerin hal-i pür melali ortada.. Kan var, gözyaşı var, şiddet var, terör var.. Kardeş kardeşi öldürüyor?.. Sözümün başında ifade ettim; tek reçete, çözüm, İslam dünyasının bir asır öncesinde olduğu gibi, yeniden birliğini, dirliğini sağlayarak, ümmet olabilmenin şahlanışıyla, “siyonizmi, küfür dünyasını alt edebilir.. "Aksi durum mevcut halden daha beter bir perişanlıktır...

En derin saygı ve sevgilerimle.