KUR’AN, MU’CİZAT-I AHMEDİYE’NİN TA KENDİSİDİR!? (VI)

Sevgili okurlar…

Sohbet başlığımız yerini koruduğu gibi, aynı minval üzerine hasbıhalimizi devam ettireceğiz… Ve diyoruz ki;

Kur’an-ı Kerim’in ne kadar yüce bir kitap olduğu gerçeği, Hz. Muhammed (S.A.V)’in kalbi üzerine vahiy olarak inmesidir… Allahû Teâlâ’nın kelamıdır. Ki bu kelam, Cibril-i Emin vasıtasıyla tebliğ edilmiştir.

Beşeriyetin “fani ve ebedi” dünyası için tek kurtuluş çaresi ve reçetesidir; Kur’an-ı Kerim!

***

Birliğini, dirliğini, barışını, sulhunu, adaletini, yaşam dayanışmasını sağlayan tek yol;  İTTİBA-I KUR’AN’dır… Yani, Kur’an’a tabi olmaktır. Kur’an’ın yolundan çıkmamaktır. Beşeriyetin yegâne insanca yaşam şartı, Kur’an’la mümkündür...

***

Kur’ansız bir yaşam, kurumuş ağaç misalidir... Ne yeşerir, ne dal budak salar ne de meyve verir… Dün de ifade ettim... Kur’an’la yaşamını dizayn etmeden her kim olursa olsun, ister ferdi, ister toplum düzeyinde olsun; “fiziksel” görüntü noktasında, insan olarak görünebilir... Ama velakin karakteristik olarak; maymun ve domuzdan öte, kirli ve cani, vahşi bir yaratıktan farkı yoktur…

***

Ne insani, ne rahmani ne de vicdani bir ahlaka sahip değil... Ahlaken ve ruhen yozlaşmış, değer ölçüsünü yitirmiş, küfrün ve dalaletin ateşini körükleyendir… Dün de Kur’an-ı Kerim’de yer alan Maide Suresinin 60. Ayetini mealen buraya alıp aktardık... Kur’an’la kendini bütünleştirmeyenin karakteristik yapısının nasıl da; domuz ve maymundan ibaret olduğunu!

***

Ayetin mealini hafızalarda yeniden tazelersek… Şöyle buyuyor ayet-i kerime…

De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

***

Allahû Teâlâ’nın kelamı olan bu ayet-i kerime, tüm muhtevasıyla insanlık cibiliyeti için uyarıdır, ikaz edicidir… İnsan, insan olma hasebiyle muhakkak ki Allah’ı tanıması lazım, Hz. Peygamberin yolundan gitmesi lazım ki o zaman gerçek manada fizikselden daha fazlasıyla ruhi ve manevi derinliklerinde, “iman etmiş” olsun…

***

Yoksa fiziksel olarak insan görünümü hiç de kâfi değildir. Bilakis aldatıcıdır ve ahlaki çöküntülerle karşı karşıya kalır. Ana rehberimiz Kur’an’dır. Mükemmel insanlığın, insaniyet-i kûbra denilen insanlığın yüce karakteri Kur’an yolundan geçmektedir. Kur’an yolundan geçmeyen, kendini Kur’an’la biçimlendirmeyen toplumların varlığı, küfürden öteye gitmemektedir… Vahşet ve aldatmacadan ibarettirler…

***

Birbirlerinin kanına girerler… Zalim ve mazlum birbirinden ayırt edilemez hale gelir… Hak, hukuk, adalet eşitlik, hak getire. Ne adalet sağlanır, ne devlet nizamı... Güçlü zayıfı ezer… Ki bu sadece bireyler için değil, toplumlar, milletler ve devletler için de geçerlidir... İşte bugün yer küresinde görüyoruz, güçlü devletler ve insanlar güçsüz devletler ve insanları sömürüyor, katlediyor, öldürüyor, soykırıma uğratıyor…

***

Kaldı ki, bu hal-i perişanlığı adl-i ilahi, hiçbir şekilde kabul etmez! Onun için adl-i ilahi tüm beşeriyete Kur’an’ı tefrikalar yaşamasın diye göndermiştir. Ancak o beşeriyet Kur’an’la hemhal olması lazım, olmayan toplumlar kendini ahlaki çöküntülerden kurtaramaz ve insanlık cevherini de taşıyamazlar.

***

O yüce kitab-ı mübin, 114 sure 6236 ayet olarak Cibril-i Emin vasıtasıyla Hz. Muhammed (S.A.V)’in kalbi üzerine vahiy gönderilmesinin en büyük nişanesi; insanlığın tüm karakteristik özelliklerinde, “insani, vicdani ve rahmani” duyguya sahip olmasını emir buyurmasıdır... Kur’an ilahi bir rahmettir… Ki insanlık ancak onunla kurtulabilir.

***

Dünyanın ağır hükümlerinden, zalimin mezaliminden, hem de ahiretteki Hz. Muhammed (S.A.V)’in şefaatine yetişme yoludur.  Onsuz beşeriyet tam manasıyla insanlık cibilliyetini taşıyamaz. Kur’an, bir nur-u ilahidir. Kur’an’da ibadeti emreden Allahû Teâlâ, namazla zekâtı 82 yerde beraber zikretmektedir.

***

Demek ki ibadet, inanan toplumların yegâne kurtuluş çaresidir, barış yoludur, ilahi hükümdür ki bu yol da, Hz. Muhammed (S.A.V)’in yoludur. O yoldan gitmeyen toplum hem dünyada hem ahirette bir gelecek veya mutluluk hiç beklemesin.

***

Zaten Kur’an-ı Kerim anlatıyor birçok ayetlerde. Mesela Yasin suresinin 70. Ayetinde şöyle buyuruyor;

“(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik.”

***

Allah, inanan her Müslüman’ı Kur’an yolundan ayırmasın diye dua ediyoruz ve bu duadan başka da kurtuluş çaresi bulamıyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.