KUR’AN PARAYLA OKUNMAZ!? (III)
Sevgili okurlar.
Bu köşenin müdavimleri ve özellikle Söz Gazetesi okurlarının yakından bildiği ve takdir ettiği gibi; buradan hep hakikatleri haykırdık… Dile getirdiğimiz her mevzu, irdelediğimiz, detaylarına girdiğimiz tüm konulara hep İslam’i pencereden baktık. Ve bu minvalde bakmaya, çeyrek asrı aşan zaman diliminde olduğu gibi, bugün de devam edeceğiz…
*
Allah’ın izniyle, çıktığımız bu yoldan sapmayacağız! Kimseye de payanda ve aparat da olmayacağız… Bizim İslam dini dışında, fıkıh ve şeriat kitaplarının hükümleri dışında, hiçbir siyasi ve ideolojik düşünce taşımadığımız gibi, böyle bir yolun da yolcusu olmayız… Ki hiçbir zaman da olmadık… Kerameti kendinden menkul de olmayız!
*
Pek tabi ki İslam’a yeni bir düşünceyi sokmak, farklı mülahazalar geliştirip, hükümlerinden ve hikmetlerinden ıraklaştırmak gibi bir düşüncemiz olmadı, olamayacağı gibi, haddimiz de değildir… Bizim haddimiz olamayacağı gibi hiç kimsenin de haddi değildir!
*
Kur’an-ı Kerim’in emir buyurduğu gibi; “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol..”
Bu emir ve “dosdoğru ol” hükmü, İslam’ın ana kurallarından birisidir… Birliğin, dirliğin, ümmet olabilmenin çimentosudur.. . İşte biz de üstlendiğimiz görevin gereği olarak, yazdıklarımızla, söylediklerimizle, çizdiklerimizle hep dosdoğru olmaya çalıştık!
*
Deriz ya beşeriz! Bilerek, kasten hiçbir zaman “hakikatin” dışına çıkmadık! Ama bilmeyerek yanlışımız, ya da kusurumuz, hatamız olmuşsa da her zaman eleştiriye açık olmuşuzdur… Ve burada dile getirmişizdir… Dost ve kardeşlerimizden ricamız, “doğrudan bizleri uyarsınlar ki” hakikatler, göz ardı edilmesin! Dün olduğu gibi bugün de diyoruz ki sürç-ü lisan ettikse affola…
*
Şiarımız, ilme dayalı, fıkha dayalı, tefsir ve hadise dayalıdır… Onları rehber ve düşünce havsalamıza katkı ederek, Kur’an’dan ve ilim eserlerinden aldığımız bilgiler paralelinde, sizlerle sohbetler geliştiriyoruz! İdeolojik veyahut dünya menfaati veya çıkara karşı hiçbir düşüncemiz olmadığı gibi, böyle bir anlayış aklımızın kenarından dahi geçmiyor ve geçmez de!
*
Sevgili okurlar..
Son üç yazımda, önemli bir noktaya dikkat çekiyorum! Ve haykırarak ifade ediyorum; “Kur’an-ı Kerim” hiçbir şekilde ve koşulda, para karşılığında okunmaz, okutulmaz! Hele ki ibadet; kesinlikle maddi bir çıkar karşılığında yapılmaz, yapılmamalıdır! Malumunuz üzre, mübarek aylardayız, Ramazan-ı Şerif’e de kısa süre kaldı…
*
Görevimiz ve misyonumuz açısından bir kez daha mümin kardeşlerimi uyarıyorum! Ramazan aylarında üreme gösteren bazı çıkarcı, maddiyatın kölesi haline gelmiş güruhlar var… Bunlar, Kur’an-ı Kerim’i kendilerine “ticari kazanç” kapısı haline getirmişlerdir… Hayır hasenat sahiplerini sömürürcesine, hatim, cüz okumayı kendilerine görev telakki ederek; “işin ticaretini” yapıyorlar…
*
Geçtiğimiz hafta burada sizlerle yaptığımız iki sohbette bunu dile getirdim! Bir gelenek haline getirilen bu yanlış, hurafe olan “para karşılığında, hatim ve cüz okuma”, İslam’ın temel değerlerini de incitmektedir… Kaldı ki hem okuyan için, hem okutan için hiçbir sevap içermediği gibi bilakis, “günah” sayılmaktadır… İbadeti dünya menfaatinden uzak tutmak gerekir…
*
Ücret karşılığında geçmişlere, ölülere veyahut dirilere yönelik okumanın sevabı yoktur. Sevap kazanmadığı gibi bilakis o parayı hem veren hem de alan günahkâr sayılır… Hanefi mezhebinin İbn’ul Abidin’in fıkıh kitabının 9. cildinde bu durum açık ve aleni bir şekilde yazmaktadır. İsteyen araştırır, orada bulur. Okumasını bilmeyen, okuyan bilen hocalardan da sorabilir.
Kur’an, para karşılığında okunmaz. Okunduğu takdirde de sevap alamaz. Alan da veren de sevaptan mahrum kalır. Onun için “El ahizu ve’l mu’ti huma asimani (Veren de alan da günahkar olur.)”
*
Kur’an elbette ki okunur. Hem mezarlıklarda ölülerin üzerine, hem dirilere okunur, her yerde okunur. Amma velâkin dünya menfaati karşılığında olmayacak. Hulus-i kalple okunmalıdır. Bu olduğu takdirde o sevap yerine günah kazanır insan.
*
Bu itibarla inanan Müslüman kardeşlerimize âcizane hatırlatmak istiyoruz. Ki Müslümanlar “Kaş yapayım derken göz çıkarma” usulüyle hareket etmemelidir. İbadetler karşılıksız yapılır…
*
Mesela camilerde Ramazan ayı boyunca mukabeleler yapılır. Elbette ki çok çok güzel ve çok büyük bir sevap içermektedir... Bundan daha güzel bir şey olur mu? Amma velâkin, bir nüans vardır… O da, Ramazan ayının sonunda o cemaatten para toplamak, cemaatin okuma karşılığında para vermesi gibi bir hal olmamalı, yaşanmamalı! Aksi durum; İslami değildir..
*
Âcizane dostlarımıza, kardeşlerimize hatırlatma babında bunu kendimize görev olarak üstleniyoruz. Mümkün mertebede yapılan ibadetler özellikle Ramazan-ı Şerif’te okunan Kur’anlar, hadisler, vaazlar “maddi karşılık” beklenmeden yapılmalıdır…
*
Bir hafızı getirip bir ay boyunca Kur’an okuması ve cemaatin de onu dinlemesi elbette ki çok büyük bir sevaptır. Ama çıkarsız, menfaatsiz, parasız pulsuz olmak kaydıyla. Eğer o Kur’an okuyan hoca veya hafız, kim olursa olsun, o okuduğu karşılığında bir beklenti içerisindeyse haramdır, veren de alan da günahkâr olur.
En derin saygı ve sevgilerimle.