SİYONİZM BELASI BÜYÜK TEHLİKEDİR!?

Sevgili okurlar..

Dünkü sohbetimizde bu mevzuuyu detaylı ve bir çok örnekler vererek izah etmeye çalışmıştık.. Siyonizm, Emperyalizm’in büyükbabasıdır.. Yani, dedesidir.. Yer küresi açısından siyonizm, her türlü “emperyalist” yapı ve oluşumun üreme merkezidir.. Hepsi oradan peyda olur, büyür, gelişir ve yer küresine yayılarak, alan hakimiyetini sağlar..

***

İşte Batı dünyası!.. Her ne kadar kendini Siyonizm’e karşı gösteriyorsa da nihayetinde  o da emperyalisttir.. Onun için de biat edici olur.. Ki bugün İsrail’e karşı ABD ve AB’nin sergilediği tutum da; bunun göstergesidir..  Biri emperyalisttir, diğeri Siyonist’tir. Bütünleştiklerinde, yekün olarak küfür dünyasını teşkil ederler..

***

İşte böylesi şeytani faktörler yıllar yılıdır, İslam dünyasının başına “sinsice tertiplenen organizasyonlarla” bela olmuşlar, bela kesilmişlerdir..  Beri yanda, İslam dünyasında yer alan ama onların nam-ı hesabına faaliyet gösteren piyonlar, devşirmelerin sayesinde palazlanıp, büyümüşlerdir.. Denir ya “ağacın kurdu ağaçtan olunca, ağaç kurumaya mahkumdur?”

***

Siyonizm’in ve Emperyalizmin ana karakterinde fiili ve aleni bir savaş yoktur.. En büyük hedefleri, “kaleyi içten yıkmaktır?”.. Bunun için de enva-i hile ve desiseleri, icra ederler. Müslümanların içine sızarlar… Kılık, kıyafet, yeme, içme, hatta ibadet etmede bile kendilerini kamufle ederek, Müslüman olarak görünmeye çalışırlar.. Ama “iman etmiş” değiller… Tıpkı Lawrence’lar gibi…

***

İşte bu müslüman görünümlü münâfık tıynetli makam ve mevkilere sızmış insanlardan, siyasi ve sosyal alanlardan devşirdiklerinden aldıkları bilgi kaynakları doğrultusunda, “iç kaos yaratarak” hedeflerine ulaşmaya çalışmışlardır.. Ya da o toplumu asimile ederek, kendine biat edici hale getirmişlerdir…

***

Yoksa; bugün Gazze’de yaşanan, Filistin’de, Myanmar’da, dünyanın bir çok ülkesindeki Müslümanlara karşı; katliamlar, işkenceler ve zulümler yapılmaz, ab-ı hayat tanınmazdı?!.. Demek ki İslam dünyası birliğin ve dirliğin kulvarında değil?.. O iman meşalesinin ışığında yürümüyor?.. Siyonizm’in ve Emperyalizmin saldığı salyalarla zehirlenmiş durdumdadır…

***

Dün de ifade ettim. Ki Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin, yüz yıl öncesi İslam dünyasına yaptığı haykırışı da aktararak dile getirmiştim.. Bugün yeryüzünde, olup-biteni İslam görüyor, üstesinden nasıl gelinebileceğine dair reçetesi de hazır.. Amma velâkin yaşanan kahredici durumu, “deve kuşu misali “başını kuma gömen” İslam devletlerinin başındakiler olup-biteni görmüyor, ya da görmezlikten geliyor?

***

Eğer ki, İslam devletlerinin başındakiler “İman şuurunu ve İslamın maneviyatını” kaybetmemiş olsalardı, bugün büyük bir ittifakla, “Siyonizm’in ve Emperyalizm’in” karşısında, dim dik dururlardı.. Ve ümmet şiarıyla hareket ederlerdi.. Ama yok!.. Olmadığı içindir ki Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri ve Kuveyt gibi zengin ülkeler bugün, “Siyonizm’in ve emperyalizmin” sömürgesi altında bulunuyorlar… Vampir misali, bu ülkelerin kanını emiyorlar!

***

Ülkelerin başına getirdikleri “kukla yönetimlerin” sayesinde güçlenerek yayılıyorlar.. İşgal ettikleri tüm topraklarda, halklar değil ama yönetimleri “kendilerine köle” yapıyorlar.. Şöyle İslam devletlerinin tepesindeki isimlere bakalım.. Kimin eşi, kimin gelini, kimin oğlu, dayısı, amcası kimlerdendir? Kültürleri ve medeniyet anlayışları dün neydi, bugün hangi kulvarda yürüyorlar?

***

Yoksa; İslam topraklarında “ölen de, öldürülen de, öldüren de Allahû Ekber diyen” olmazdı?.. Müslümanların “oluk oluk” kanı akıyor, akıtılıyor... Peki kimin umurunda? Hiç kimsenin.. Bakınız bir Siyonistin dişi ağırsa, bir emperyalistin ayağı taşa değse; “dünya ayağa” kalkıyor..  Kıyıya vurmuş bir balina için, sokaklara dökülürler, ama “Müslümanlar soykırıma” uğruyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor..

 

***

İşte, İslam ülkeleri bu hakikatleri artık görmelidir.. Gaflet ve dalalet uykusundan uyanmalıdır.. Siyonistten ve Emperyalistten ne dost olur, ne de post olur… Bunlar tanınmalı, iyi bilinmeli ve onlara karşı, “ümmet” anlayışıyla saf tutulmalıdır..

***

Bu itibarla diyoruz ki İslam dünyası gayet derecede uyanık olmalıdır. Uyanık olabilmeleri de harfi harfine Kur’an’a sarılmakla mümkündür.  Kur’an’ın yönlendirdiği yol, gösterdiği hedefte gitmelidir… Kur’an’dan ayrılan bir dünya İslam dünyası sayılamaz. Emperyalizm ve Siyonizm köleliğinden de kendini kurtaramaz. İşte hal-i alem orta yerde…

***

NUR CAMİASI?..

Gel gelelim kendi camiamıza!.. Bize göre en başta kurtarıcı temel unsur, toparlayıcı ve birleştirici temel faktör Risale-i Nur’dur. Kur’an’dan süzülmüş birer nurlu damla gibi gelen Nur Risalelerini okumak, okutmak, millete dağıtmak ve onunla yaşamak gerekir.. Nur Risalesine sırtını dönen her kim olursa olsun, hedefini yakalayamaz.

***

Ne yazık ki, son zamanlarda sözüm ona Nurcu geçinen devşirmeler türemeye başladı?. Kimi platformalarda kendilerini “Nur cemaatinin ferdi ve üyesi” olarak lanse ediyorlar?.. Ne hazin ve ne acıdır ki bunların, ne Risale-i nurla, ne Üstad Bediüzzaman’la zerre-i miskal alakaları yok.. Çıkar ve menfaat odaklı, sadece zifiri karanlıklar içerisinde yürümeyi tercih eden bir kesim..

***

Tabi camiaya inanan var.. O inanç da Risale-i Nur’un inancıdır.. İman meşalelerinde Kur’an-ı Kerim ve ve Risale-i Nur var.. Onları tenzih ediyorum… Kimse benim bu eleştirimi farklı mecraya çekmesin.. Ben “çürüklerden, çürümüşlerden” söz ediyorum..  Kaldı ki, cemaatler içerisinde en temel cemaat, Nur cemaatleridir.

***

Nur cemaatlerinin de sımsıkı Risale-i Nur’a bağlı olanlara bakmak gerekiyor. Yoksa sadece çıkar odaklı düşünüp Risale’yi kendine kazanç kaynağı yapmaya çalışanlar değil. Ki bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur ve olmamalıdır da.

***

İşte bu yüzden diyoruz ki; Risale-i Nur’a sımsıkı sarılan bir cemaat, bugüne kadar hiçbir dünya tehlikesiyle karşı karşıya gelmemişlerdir.. Zamanla her ne kadar bazı hain münafıklar ve  rejimin savunucuları tarafından Nur talebelerine yanlışlık yapılmışsa da şimdi onlar da bin defa pişmandırlar.

***

Çünkü Nur camiası, memleketin bölünmez bütünlüğünden yana imanla, İslam’la, Kur’an’la hayatını sürdüren cemaatlerin oluşmasından yanadır.  Keşke bugün Türkiye’nin her tarafında Nur cemaati olsaydı.. Risale-i Nur okunmuş olunsaydı..? Bediüzzaman Hazretlerinin ilmi görüşlerinden faydalanmış olunsaydı… Öyle inanıyor ve iman ediyorum ki; Türkiye’nin hali hem ahlaken hem de kültürel olarak bambaşka bir seviyeye yükselmiş olacaktı?..  Ama heyhat!..

***

Ne yazık ki, tarihi efsanevi CHP’nin kirli hışmına uğrayan Nur Cemaatlerinin daima ilerlemesi engellenmiştir.  Bu itibarla halisane bir cihetle Müslümanca yaşamak isteyen kardeşlerimize tavsiyemiz; Risale-i Nur okumalarıdır, okutmalarıdır. Nur cemaatini doldurmaları gerekir.

***

O zaman Türkiye, ahlaki olarak, ekonomik olarak daha uğurlu, daha bereketli, ilmi olarak da apayrı yerlere gelebilir.. Her ne kadar münafık tıynetli bazı siyaset erbapları elli seneden beri hatta yüz seneden beri Nur cemaatine karşı çok büyük yanlışlıklar yapmışsa da inanıyorum ki şimdi artık onlar da nedamet çekmişler, pişman olmuşlardır.  Zira Risale-i Nur, Kur’an-ı Kerim’den süzülen bir ab-ı hayat gibidir. Onunla yaşamak her Müslüman’a gerekir ve ilgilendirir, her sorunu çözmede şifa kaynağıdır!..

En derin saygı ve sevgilerimle.