SİYONİZM, DÜNYAYA HÂKİM OLMAK İSTİYOR!?
Ne yazık ki öyle! Ve bu hakimiyet alanı da ne hazindir ki İslam coğrafyasını teşkil ediyor. İşte iki Ay’ı aşkın süredir bir avuç Yahudi olan İsrail, İslam diyarı olan Gazze’yi ele geçirmek istiyor... Hem de orada yaşayanları “soykırıma uğratarak” yapıyor... 70 yıldır da aynı coğrafyadaki Filistin halkına enva-i türlü zulümlerde bulunuyor... Toprakları işgal ediyor... Yaşananlar sıradan değil... Hele ki “hayra alamet” hiç değildir...
***
Ve tüm bu olup bitenlere karşı insanlık ve dünya ketumlaşmış durumda... Sus pus kesilmiş... Büyük bir sessizlik içerisinde, adeta “zulmü, işgali, katliamları ve soykırımı” teşvik ediyor… Ya ABD ve Avrupa Ülkeleri... Açık ve aleni şekilde, bu bir avuç Yahudi Siyonist’ine maddi ve manevi yönde destek veriyor... Bir tarafta, elinde taş olan Müslüman bir kesim Gazzeli, Filistinli halk... Diğer tarafta, dünyanın en yüksek teknolojisine, silahına, tankına, tüfeğine, uçağına sahip Siyonizm dünyası!
***
Ve bu ülkeler, her ortamda, her platformda, “insan haklarından, özgürlükten, eşitlikten, adaletten ve demokrasiden” dem vururlar… İş fiili duruma gelince, hele ki kendilerinden olmayan, karşılarındakiler Müslüman ise zerre-i miskal acıma duygusu yoktur… Merhamet etmezler... İllaki sömürürler, illaki işgal ederler… Son 1,5 asırlık dönemin takvimsel seyrine baktığımızda, İslam coğrafyasında yaşananlar bunu açıkça ifşa ediyor…
***
Peki İslam dünyası ne yapıyor? Günlerdir dile getiriyorum; “deve kuşu misali kafasını kuma gömmüş” gövdesi dışarda, olup biteni “zilletlikle” karşılıyor... Büyük bir korkaklık, pısırıklık teslimiyeti içerisinde bulunuyor... Ne bir birliktelik ne bir güç iş birliği ne de ümmet olabilme adına iman şuurunu dirilişe geçirme var? İslam ülkelerinin ekseriyeti, hele ki piyon liderleri “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” mantığıyla hareket ediyorlar…
***
Oysaki İslam demek birlik, dirlik, kardeşlik demektir… Ki “mümin müminin kardeşidir…” Bu şiarla, ancak Müslümanlar küfür sistemlerine ve dünyasına karşı koyabilirler... Ama yok... “Ke en lem yekûn.” Kimse kılını bile kıpırdatmıyor! İslam dünyası tarihinde hiç bu kadar dağınık, pısırık, eziklik ve rezaletler zinciri içerisinde olmamıştır… “Celladından” bu kadar zilletlikle merhamet dilememiş, beklememiştir….
***
Bu hal ne İslam’ın ilkelerine ne de Müslümanların ruhi bedenlerine, ilkelerine, anlayışına ve “iman meşalesine” yakışmıyor… Bir Müslüman tek başına kalsa da “küfre karşı” boyun eğmez... Allahû Teâlâ’nın hikmeti ve gücüyle üstesinden gelir, direncini gösterir... Ve bilir ki; “Din ve Vatan için içilen şehadet şerbeti, onu ebedi dünyada cennetlik eder, Peygamberine komşu eder...”
***
İşte o inanç ve iman şuuru ne yazık ki bugün yok! O binanın duvarlarındaki tuğlalar “maddiyatın kölesi” haline gelen İslam coğrafyasında bir bir dökülüyor... Korkunç bir çöküş var… 1,5 asırdır Ortadoğu gaflet, dalalet ve ihanet bataklığına dönmüş durumda... Piyon liderler, kukla devletler müsebbip oldukları bataklıktan kurtulma adına da kendilerini virane eden Batı dünyasından ve ABD’den medet umuyorlar…
***
Bir halk deyimidir; “kurttan post, ayıdan dost olmaz” diye… Hele ki bu kurt “Siyonist” ise hele ki bu ayı “emperyalistler” ise... İkisi bir olup, seni paramparça edip yer ve yok eder... Ki bugün İslam dünyası işte bu hal-i perişanlığı yaşamaktadır… Peki, İslam bu zilletliği kabul eder mi? Ne mümkün?
***
İslam’da böylesi bir gaflet ve dalalet anlayışı yoktur… İslam’da aydınlık var, barış var, kardeşlik var, birlik ve dirlik var... İslam projeler ve çözümler üreten bir manzumeye sahiptir... Bu da Kur’an-ı Kerimde yer almaktadır... Kur’an’daki projeleri, yol göstericiliği kendine rehber edinen İslam ülkeleri hiçbir zaman, küfre teslim olmamıştır, biat etmemiştir... Küfre karşı dimdik ayakta kalmış ve küfrün mezalimine hakk-ı hayat vermemiştir…
***
Amma velâkin; bugün Kur’an nerede, İslam dünyası nerede der hale gelmiş durumdayız! İşte bunun araştırılması gerekiyor. Acaba biz İslam’ın ve imanın neresindeyiz? Bugünkü İslam dünyası ne yapıyor ve nasıl çalışıyor? Bunu derinden derine düşünmek, sorgulamak lazım... Ki açılan yaraları tedavi edebilelim…
***
Niye İslam dünyası, bir avuç Yahudi’nin elinde böyle işkenceli bir hayat yaşıyor. Yahudi İsrail’in Filistin’de ne işi olur? Allah gani gani rahmet eylesin, Sultan Abdülhamid, hiçbir zaman Yahudi İsrail’in oraya yerleşmesini kabul etmemişti. Yine Osmanlının son döneminde devlete sızdırılmış gizli ajanlar tarafından Yahudilerin oraya yerleştirilmesi için yollar açıldı… Bugün de o Yahudiler, İslam’ın başına bela oldu. Bakalım sonumuz nereye varacak?
***
İkinci bir Sultan Abdülhamid gelmez ama çok şükür ki bugün muhterem Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider var ki Türkiye ayakta! Çok büyük bir iman ve İslam damarını taşıyan bir devlet adamıdır Erdoğan! Ki o da yalnız başınadır… İslam dünyasının, yekvücut olarak Erdoğan’ın çevresinde sımsıkı sarılmaları gerekir. Ama bugün o da yok.
***
Onun için bir avuç Yahudi, İsrail’de, Filistin’de rahatlıkla adım atabiliyor. Bu hal-i zilletlik Müslümanlara yakışmaz. İnanan ümmet bunu hiçbir zaman kabul etmez, sineye de çekmez! Ama heyhat! Süt dökmüş kedi gibi dönüp arkasına bakıyor ve duruyor. Lakin, Müslüman ümitsiz yaşayamaz… Ama hangi ümitle bekleyeceğiz işte onu da bilmiyoruz.
* * *
Evet, sevgili dostlar.
İslam dünyası bir avuç Yahudi’nin elinde inim inim inliyor. Çok büyük ızdıraplar içerisinde çabalayıp duruyor. Bugün insanlar haykırıyor... İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)’in ümmeti nerede?
Önceki yazılarımızda da değinmiştik;
“El mü’minu lil mu’mini kel bünyanil marsus”
“Mümin, mümin kardeşiyle sarsılmaz birer bina gibidir.” Sarsılmayı kabul etmez, çökmeyi hiç kabul etmez güçlü binalara sahip olması gerekir; müminlerin... İslam dünyası maalesef bugün o güçlü binalara sahip değil…
***
Çözüm ve çare nettir... Hep ifade ediyorum… Ciddi bir birleşmeye, birbirimize kenetlenmeye ve Kur’an projelerini uygulamaya ihtiyacımız var… Aksi takdirde ne yaparsak yapalım, Yahudi’nin yaptığı melanetten kendimizi kurtaramayız… İşte Filistin’in hali!
***
Yahudilerin dünyaya meydan okumaları, geleceğimiz için hayırlı bir durum değildir. İslam dünyasının buna karşı çok uyanık olması lazım... 24 saat ayakta ve tetikte durması lazım. Dün, Irak, Suriye, Mısır, Filistin yarın da Türkiye olabilir…
***
Onun için, İslam ülkelerinin devlet adamlarının tıpkı Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi uyanık olmaları lazım... Erdoğan’ın etrafında durup saf tutmaları gerekir. Belki o zaman Yahudi ile başa çıkabiliriz. Aksi halde Yahudi’nin arkasında ABD ve batı emperyalizmi ayaktadır. Biz hiçbir şey de yapamayız. Yine ümitsiz olmayız, Müslüman ümitsiz yaşayamaz ama hal-i âlem meydandadır.
En derin saygı ve sevgilerimle.