ÜSTÜN AHLAK ÜZERİNDE BİR PEYGAMBERSİN!?
Ne güzel mübarek bir ifade!.. Der ki; “O iman ki, insanı insan eder, hatta belki insanı sultan eder…” İşte o da İman nurudur… Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi iman ve dua olmalıdır! Çünkü küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder! ...
***
Elbette ki “iman nuru da” ancak ve ancak Kur’an-ı Kerimde mevcuttur... Onun ayetlerinden fışkırmaktadır.. Kur’an tüm müştemilatıyla “insanı ve insanlığı” en yüce mertebelere çıkaran, “ahlak üstünlüğüne” sahiptir…
***
Eğer ki, Kur’an’la bütünleşmeyen, sosyal, ekonomik, kültürel ve tabi siyasal yaşamını dahi onunla dizayn etmeyen bir toplum, “gaflet ve dalaletin” çukurunda, debelenip durur.. Fiziksel olarak bir varlık gösterse de “yok hükmünde” kalır…
***
Var olsa da “ahlak üstünlüğü” olmadığı için insan topluluğu gerçeğinden dem vurulamaz.. Kur’an’ın varlığı “çimento misali” toplumu tüm yaşam biçimleriyle, bütün eder.. Ahlak dengelerini kurar ve onun da “sulhunu” sağlar…
***
Huzurun da, barışın da, sevginin ve tabi sağlığın da teminatı ve bereketiyle o toplum müşerref olur…Ümmet olabilme şiarıyla, kendini üstün eder... Ama Kur’ansız bir toplum, dün de ifade ettim, bugün de ve her platformda beyan etmeye devam edeceğim… Hakikat gizlenemez…
***
Kur’an’dan fışkıran “o iman nuru ve şuurunun” vücut bulmadığı bir toplum, istediği kadar meziyetlerin sahibi olsun, aydınlık bir geleceğe sahip olamaz.. Pusulasını şaşırır, ne yaptığının farkına varamaz.. Derin ve vahim bir benlik kaybı yaşar..
***
Yetişen nesil, fersah fersah “dehlizlerin” girdabında, ahlaki çürümüşlüğün batağında, şiddetin, terörün, kan ve gözyaşının arenasında; vahşidir karakterin vesayeti altına girer.. Sevginin, saygının, birliğin ve dirliğin anlamına sahip olmaz!..
***
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bir “vahiy silsilesinden” ibarettir.. Bunu böyle görmek, bilmek ve inanmak gerekir.. Yüce Yaradan Allah-ü Teala tarafından, Hz. Cibril-i Emin vasıtasıyla Hz. Muhammed (S.A.V.)’in kalbi üzerine 21 yılda vahiy inen “iman mevkutesidir? ”..
Kur’an, kendisinden önce Allah tarafından indirilen kitaplar gibi değildir. Sadece ve sadece ahir zaman Peygamberinin kalbi üzerine ilahi vahiy olarak gelen son ilmi bir “uyarı ve yaşam” biçimini içeren, medeniyet kitabıdır…
***
Tüm insanlığın yaşam tarzını ve yüce ahlakını ve üstün bir insanlık seviyesini korumak için gelen bir ilahi vahiy silsilesini içeriyor Kur’an-ı Kerim... O da Hz. Muhammed (S.A.V.)’in kalbi üzerine 21 yılda inmiştir.
***
O günün şartlarına göre gelmişse de kıyamete dek tüm olup bitenleri içeriyor ve cevap veriyor. Kur’an dün olduğu gibi, bugün de, yarın da, ebediyete kadar.. Ta ki kıyamet günü ikmal olana kadar.. Kur’an insanlık için yaşanan problemlere karşı “çözüm” getiren, yanlışlıkların da görülerek, doğrularla ikmal edilmesini sağlayan, insanoğlu için bir ölçüde Anayasa’dır!
***
Hiç kimse bunu inkâr edemez, haddine de değildir. Tarih boyunca sözde Kur’an’a karşı gelen nice Müseylemetül kezzaplar gelmiş gitmişse de hatta günümüzde de açık olmasa da dolaylı yollardan Kur’an’a inanmayan nice Müseylemeler var… Bunlara Kezzap demekten sakınca görmüyoruz, münafık demekten, fasık demekten sakınca görmüyoruz.
***
Mülhit nice inkarcılar görünüyorsa da gerçek şudur ki, kendi kendilerini kandırıyorlar. Hani bir atasözü var.. “Güneşe karşı gözünü kapayan ancak kendine karanlık yapar…” Rejimlerin, sistemlerin veyahut piyonların Avrupa’dan ithal ettikleri yalan dolan mevzuatlar, Kur’an’la yarışamaz ve de Kur’an’a karşı da çıkamaz..
***
Çünkü, Kur’an-ı Kerim bir mümtaz ve müstesna, ilahi bir mucize olarak Nur-i Muhammedidir.
Hz Muhammed (S.A.V.)’in nurudur, o nur kıyamete dek insanları küfür karanlığından, ilhad inadından, kurtaracak olan bir nurdur. İnsanlığın kurtuluş reçetesidir…
***
Bunu bilmeyen, bilmek istemeyerek inkara sapanlar “kendi varlıklarını” inkâr ettikleri gibi dünyalarını da “kapkaranlık” ederler… Kur’an’a karşı inançsızlık, küfür ve inkara sapanlar, hiç kimseye zerre kadar bir şey yapamaz, ancak ve ancak kendine zarar verir, dünyasını karartır…
Nitekim, Kur’an nuru güneş gibi yeryüzüne indiği andan itibaren, beşeriyeti aydınlatmıştır. Batının ve batılın meşalelerini söndürmüştür... Ve kıyamete dek söndürecektir. Hal bu iken, toplum olarak, madem ki kendimize Müslümanız diyoruz. O zaman mutlaka ama mutlaka Kur’an’la tanışmamız lazım.
****
Kur’an’la oturup kalkmamız lazım... Kur’an’la uyuyup uyanmamız lazım. Her ailede yüce Kur’an-ı Kerim’i okuyan gençlerimizin olması lazım. Her ailede en azından bir iki kişi Kur’an’ı öğrenip okuması gerekir..
***
Yoksa Kur’an’ı okumayıp da ölülerine para karşılığında üç beş kuruş verip Yasin okutma halinin varlığı da söz konusu değildir. Kur’an tüm insanlığa bir ilahi nur olarak gelmiş, içeriğine dalmak lazım. İçeriği ilahi hükümler silsilesidir. Onları kimse yıkıp geçemez.
***
Küfürle imanı birbirinden ayırt eden yegâne unsur, ana kural Kur’an’dır. Bir toplumda Kur’an olmadığı müddetçe o toplum imansızlıktan kendini kurtaramaz. Bu itibarla Allah toplumumuzu yediden yetmişine Kur’an’la tanıştırmayı nasip eylesin... Okunması herkese kısmet olsun.
***
İşte hal-i alem meydanda!
Görüyorsunuz. Adı Ahmet, Mehmet, Ali, Veli ise de bir hiç uğruna insanlar birbirlerini tavuk kesercesine katlediyorlar… Onların akıbeti de “ila cehenneme zûmera” demektir... Cehennemin dibine kadar yerleri var. Kur’an bunu diyor.
***
Bunun için Kur’an’a sarılmak lazım. Kur’an’a sarılmayan toplumun ödeyeceği faturalar çok ağır olur. Belalar, musibetler, düşmanlıklar, kan dökmeler, uğursuzluklar, bereketsizlikler her şey mevcuttur Allah korusun.
En derin saygı ve sevgilerimle…