DÜNDEN BUGÜNE HANÇEPEK – BEN Û SEN
Gavur mahallesi… bir zamanlar Keldani, Ermeni, Süryani, Yahudi ve Müslümanların hoşgörüyle bir arada yaşadığı mahalle.
Ermeni ustaların vakit geçirdiği taşçılar kahvehanesi, Sümerbank, Mar pet yun Keldani kilisesi, Surp giragos kilisesi bu mevzilerdeydi. Paşa hamamının ilerisinde Fatih Paşa karakolu yer alırdı.
Çok dillilik, çok kültürlülük, çok dinlilik her taşına sinmiş, Hançepek’in, ben û sen’in taşlarına. Bugünkü adı hasırlı, Dabanoğlu, cemal yılmaz mahallesi olarak geçse de hâlâ eski adıyla anılıyor.
1915 dolaylarında yaşanan sıkıntılardan mütevellit göç etmek zorunda kalan Hristiyanlardan sonra 1990’lı yıllarda çıkan iç çatışmalarla köylerinden göç etmek zorunda kalan Kürtler yerleşti Hançepek’e.
Sanki kaderi önceden yazılmıştı mahallenin sırtsızlara kucak açacaktı tarih boyunca.
Ben û sen ismini ise evli beden burcundan alır Ben û sen burcu da denir. Hikayesine gelince;
Yüzyıllardır anlatılagelen hikâyeye göre; Artuklu hükümdarı surların Güney Batı bölümünde sağlam ve ihtişamlı iki büyük burç yaptırmak ister ve kesin olmamakla birlikte mimar Caferoğlu İbrahim’e görev verir.
Baş usta da kalfasıyla birlikte rekabete girer, “birini sen diğerini ben inşa edeceğim, bakalım hangisi güzel olacak” der.
Usta İbrahim yedi kardeş burcunu, kalfa da evli beden burcunu yapıp tamamlarlar. Nihayetinde kalfanın yapmış olduğu evli beden burcu daha çok beğenilir.
Rivayete göre Usta durumu hazmedemeyerek kendini yedi kardeş burcundan atıp intihar eder. Hadiseye çok üzülen kalfa da kendini evli beden burcundan atar. Ve burcun adı o günden bu yana ben û sen burcu olarak söylenegelir.
Evli beden burcunu çok eski dönemlerde fakir fukara barınak olarak kullanırmış. Zamanla etrafına gecekondular yapılmış, şehrin ilk gecekondu mahallesi olarak bilinir.
Ünlü yazar Mıgırdiç Margosyan, verdiği bir röportajda şöyle anlatır; yeni kapı ile Mardin kapı arasındaki meydanda (bugün boş yeşil alan) Hançepekte oturan Ermeni Haçolar, öte mahalleden gelen Müslüman dacigler ve moşeler (Yahudi çocukları) birlikte mahalle maçları yaparlardı.
Onlar Müslümanlardan, Müslümanlar onlardan gelenek, yemek, kelimeler kattılar ortak hafızalarına.
Herkeslerin maddi durumu eşit ve kısıtlı olduğundan evlerde birbirine yabancı beş- altı aile birlikte otururlardı.
Yaz aylarında damlarda uyurlardı dip dibe. Hristiyanlar paskalya bayramında komşularına yumurta dağıtırken Müslümanlar bayram yemekleri ve tandır ekmeleri gönderirdi Yahudi, Ermeni, Süryanilerin sofralarına.
Süryani çörekleri dört gözle beklenirdi Müslüman evlerinde.
Bir mahalle düşünün bir evde Ermenice konuşuluyor, diğer evde Kürtçe, sokakta Türkçe, öteki evde İbrani-Aremice.
Arşivlerde yazılanlara göre 1960’larda Türkiye Kıbrıs arasında çıkan gerginlikten bile payını alır Hançepek. Hançepek de Hristiyan evlerine taşlarla saldırılar olur.
Yok tehcir kanunu, yok 80 darbesi, yok bilmem kiminle kimin kavgası bu coğrafyaya yüzyıllardır bela. Siyaset ömrü hayatımızı yedi bitirdi.
2015 yılında çıkan hendek olaylarında maalesef mahallenin büyük bir bölümü yıkılıp talan oldu.
Sonrasında surlarda başlayan restorasyon kapsamında onarılmaya başlandı.
Yeni yollar yeni yapılar yerini aldı. Güzelim anıların üstü örtüldü. Hevsel bahçelerinin daha aşağı kısmındaki ben û sen gecekonduların da hayat devam ediyor
ama oralarda harabeden farksız çoğu boşaltılmış çok zorda olanlar ikamet etmeye devam ediyor.
Restorasyon kapsamında o bölgede yenilenecek mi yenilense onca insan aynı yerde aynı imkanlarla barınabilecek mi? Çözülebilmiş değil.
Gecekondu mahallesinin son hali…