Dünya Nereye... ?!

300 yıldır elde ettikleri bilim ve teknoloji sayesinde Batılı devletlerin eliyle dünyayı yöneten küreselci güç, yıllardır hazırlığını yaptığı yeni dünya düzenini gerçekleştirmek için artık sürdürelemez hale gelen bu sistemin değişmesi gerektiğine karar verdi. Bu yüzden şimdilerde dünyanın ipini elinde tutan bu küreselci güçten kaynaklı olağanüstü, kırılgan ve yıkıcı bir süreçten geçiyoruz. Yıkıcı bir süreç, çünkü ister iyi olsun ister kötü olsun eski olanı yıkmadan, kırmadan, dökmeden yeni bir şey koyamazsınız ortaya. Kırılganlığa gelince, bu şeytani süreci yönetenlerin başarılı ya da başarısız olması için dünya halklarının ve özellikle coğrafyamızın duruşu çok önem arzediyor.

   Bu karanlık güç, gerekli değişimin olması için uluslararası medyayı arkasına alarak başta cinsiyetsizlik, sağlık, gıda ve ekonomi alanında olmak üzere, insanlığa karşı yapılan üstü kapalı savaşın nihayetinde olgunlaşan bu ortamda, yeni bir savaş ve kaosla dünya insanlarının kapısını yavaş yavaş aralıyor! Dünya işte böyle bir  durumla karşı karşıya. Sonucun iyi ya da kötü olması yukarıda belirttiğimiz gibi, dünya devletlerinin ve halklarının tercihlerine göre şekillenecek. Önlerine her konulanı eskisi gibi yiyecekler mi,  yoksa bu kez şimdiye kadar yedirdikleri de dahil yüzlerine mi kusacaklar?! Tabi bu noktada akla gelen soru şu: Küresel sistemin tek dünya devleti projesinin pilot uygulaması olan Covid-19 tedbirlerinin uygulanmasında DSÖ'ye ve onun talimatlarına karşı cılız bir kaç itiraz dışında insanlık nasıl bir tepki verebildi?! Alacağınız cevap küreselcilerin bundan sonraki girişimlerine verilecek tepkinin derecesini de ortaya koyacaktır. Neyse ki, Trump göreve gelir gelmez bu küreselci projeyi ve yanında Lgbt ve iklim fitnesini iptal etti de diğer devletlere bir uyanış fırsatı doğdu.

    Burada bir ara verip konudan çok da uzaklaşmadan, biz ne yapıyoruz bu arada; ona bakalım. Türkiye ne zamandır dünyada, coğrafyamızda ve özellikle Suriye sınırımızda ne yapılmak istendiğinin gayet farkında olarak karşı hamlelerini yapıyor. Bazen uluslararası dengeleri gözetmek zorunda kalıp tökezlese de şimdiye kadar kendi üzerinde uygulanmak istenen ameliyat girişimlerini geri püskürtebildi. Suriye'de İslamcı muhalefetin birlikte hareket etmesini sağlayarak devrilmez denilen diktatörü devirdi;  hem de arkasındaki Rusya, İran ve perde gerisindeki diğer devletlere rağmen. Bu sayede hem katliamların önüne geçildi hem Suriye halkının yeni bir gelecek inşa etme umutları yeşerdi hem de sınırlarımızın güvenliğinde önemli adımlar atıldı. Suriye devletleştikçe Fırat'ın doğusunda da hakimiyeti sağlayacak ve modası geçmiş terör örgütleri tarihe karışacak. Emperyalizmin süregelen adetlerindendir; tepe tepe maşa gibi kullanırlar, işleri bitince de o maşayı kırıp atarlar! Kaçınılmaz sondan kaçınmak için bir an önce terör örgütünün silahlara veda deyip kendini feshetmesi herkesin yararınadır. Türkiye öte yandan İslam ülkeleriyle safları sıklaştırmak üzere bir takım girişimlerde bulunuyor. Cumhurbaşkanının Asya ziyareti bu bakımdan çok verimli oldu. Cumhurbaşkanı, özellikle Gazze ile ilgili önemli mesajlar verdi. Trump ve Netenyahunun Gazze projesine tepki göstererek, Gazzelilerin hiç bir yere sürülemeyeceğine vurgu yaptı. Malezya, Endonezya ve Pakistan'da hem çok iyi karşılandı hem de enerji, madencilik ve savunma alanları başta olmak üzere  bir takım anlaşmalara varıldı. Dışarıda bunlar olurken içerde de bir takım olumlu gelişmeler vardı. Örnegin, Meclisteki İklim kanunu görüşmelerinin ertelenmesi ve Tusiad'ın siyasete soyunması.Tusiad siyaset yapmaya başladıysa memleket doğru yolda demektir zira! Bu iki konuyu birbirinden bağımsız sanmayın sakın. Belli ki küresel elitler kızdı ve bunların diliyle tepkisini gösteriyor!  Küreselci bir proje olan iklim kanununun meclise hiç getirilmemesini ve iptal edilmesini çok önemsiyorum. Çünkü Lgbt, Covid, İklim ve karbon ayak izi gibi projeler küreselcilerin toplumları zehirlemek ve teslim almak için kullandıkları başat unsurlardır. Trump'un attığını biz alırsak yazık ederiz ülkemize. Kısaca degindiğimiz bu  konulara nasib olursa yine değinmek üzere bu günlük bu kadar. 

Böyle Gardaş olmaz olsun!

Londra merkezli bir sivil toplum kuruluşunun yaptığı açıklamaya göre, Azerbaycan'ın ders kitaplarına antisemitizm tanımını dahil eden ilk Müslüman ülke olmuş! İşe bakar mısınız; hem de İsrailin eşi benzeri görülmemiş katliamlar yaptığı bir zamanda! Daha önce de kamu binalarına İsrail bayrağı yansıtmıştı bu Gardaşımız! Ben böyle Gardaşın...!