Ezberler Bozuldu...mu?!
Geçenlerde Amerika'da 33 sayfalık bir Ulusal Güvenlik Stratejisi yayınlandı. Ana hatlarıyla bakıldığında, bizim de sıklıkla değindimiz bazı konuların bu belgede vurgulandığını gördük. Kurulduğu günden beri siyonist elitlerin kontrolünde hareket eden ve her daim İsrailin Ortadoğudaki menfaatlerini önceleyen Amerika, siyonistlerle bir yol ayrımına girdiğini ilan etmiş bu belgede. Özellikle yaklaşık 100 yıldır siyonist hakimiyetin Amerikan halkına her alanda ödettiği ve halihazırda ödetmeye devam ettiği ağır bedellerin artık sonuna gelindiği ilan edilmiş! Geçmişte İsrailin âli menfaatleri için sayısız savaş ve işgale girişilmiş, sonuçta yüzbinlerce askerle, milyarlarca dolar heba edilmiş; Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Afrika kıtası harabeye çevrilmiş, milyonlarca insan katledilmiş. Bu savaşlar ve işgaller neticesinde kazanan ise, sadece savaş baronları, tefeciler, ilaç ve gıda şirketleri vs. olmuş. Bu belgeye, hepsi de siyonistlerin kontrolünde olan, savaştan ve kaostan beslenen birer parazit hükmündeki bu şer odakları için yolun sonunun yaklaştığını gösteren bir işaret diyebiliriz.
Açıklanan Ulusal Güvenlik Stratejisinde temel konular; Amerikan devleti Asya, Ortadoğu ve Avrupa'da askeri varlığını minimum seviyeye indiriyor. Amerika kendi kıtasına çekiliyor. (G. Amerika ve Kanada dahil!) Dünyanın geri kalan bölgelerinde sadece ticari işbirlikleri sürdürülecek. Kısacası, bundan sonra herkes başının çaresine baksın, ben yokum diyor! Hangi ülkenin hangi sistemle yönetileceğine karışmayacağını, sadece menfaatine bakacağını ilan ediyor!( ayrıca Amerika artık demokrasi havariliği yapmayacak! Zaten demokrasinin koca bir yalan olduğu şimdi anlaşılmadıysa ne zaman anlaşılacak ki?!)
Amerika'dan böyle bir çıkış yapılması şimdiye kadarki bütün ezberleri bozan bir şey olsa gerek. Öyle ya, bütün kötülüklerin anası, en büyük şeytan Amerika değil miydi?! (Madalyonun görünmeyen yüzünde ise Amerikada 40 milyon civarında evsizin olduğu, bir çoğunun kanalizasyonlarda fareler gibi yaşadığı, uyuşturucudan her sene yüzbinlerce insanın öldüğü gerçeği vardı. Amerikalılar da bu sömürü sisteminden herkesin aldığı kadar payını almıştı; belki daha fazlasını!)
Trump'un göreve geldikten sonra icraatlerine dikkatli gözle bakanlar için ortada şaşılacak bir şey yoktu aslında. Siyonistlerin ve devlet dışı(küreselci) aktörlerin yıllar içinde Amerikaya verdiği zararı gören Trump ve ekibi bu kamburdan kurtulmak istiyor artık. Trump'un sık sık sağa-sola sataşması, tehditler savurması da Amerikanın içine düştüğü borç batağından, ekonomik sıkıntılardan ve ahlaki çöküntüden sıyrılma çabasından başka bir şey değil. 1 ileri 2 geri adım atmasının sebebi ise Amerikan Senatosunda hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların içinde ezici çoğunluğun siyonistlerden ve küreselcilerden oluşmasıdır. Buna rağmen Trump, arkasına aldığı Ulusalcılarla birlikte bu kamburdan kurtulmaya çalışıyor. (Örneğin; sağlık bakanı Robert Kennedy, covid aşısı, iklim krizi ve paketli gıdalar konusunda ezberleri bozan açıklamaları ve icraatleriyle küreselci elitleri bayağı rahatsız ediyor. Her ülkeye böyle bir sağlık bakanı lazım! Tom Barrack, İsrailin Filistin, Lübnan ve Suriye'deki saldıralarını eleştiren açıklamalar yapıyor ve siyonistlerin koruduğu İsrailin durdurulması için zemin hazırlıyor.)
Trump, Amerikadaki siyonist lobiyi mağlup etmenin yolunun, İsraili kendi sınırlarına çekmekten geçtiğini çok iyi biliyor. Bu yüzden Gazze'de bir ateşkes ve 2 devletli çözümü birçok Arap liderden daha fazla istiyor. (Her ne kadar 2 devletli çözümden kasıt Hamas'ın olmadığı bir Filistin devleti ise de, Filistin'de bu proje uygulama alanı bulamayacaktır diye düşünüyorum. Çünkü bu saatten sonra kimse Hamas'ı yok sayıp işleri yürütemez!) Trump, Gazze'de yılbaşından hemen sonra bir İstikrar Gücü konuşlandıracağını açıkladı. İsrail bu istikrar gücünde Türkiye'nin olmasını istemiyor. Türkiye oraya yerleşirse artık oradan çıkmayacağını ve İsrail için tehdit oluşturacağını düşünüyor. İsrail Gazze'deki katliamlarına ne kadar devam ederse etsin, ne kadar çırpınırsa çırpınsın, eninde sonunda baskılara teslim olacak ve kendi sınırlarına(!) çekilmek zorunda kalacak. 21. Yüzyılda artık İsrail devletine ihtiyaç kalmadığını ve siyonist projelerin çöktüğünü İsrail ve Netenyahu da anlayacak; az bir zaman kaldı! Arkasından bizi neyin beklediğini ve dünyaya nasıl bir sistemin hakim olacağını ise -Küreselcilerin projesi olan Mamdani tarzı mı, ya da farklı bir şey mi?- zaman gösterecek.