EMİRDAĞ LÂHİKASI

Celâl Bayar,

Reis-i Cumhur;

Zâtınızı tebrik ederiz. Cenâb-ı Hak sizi İslâmiyet ve vatan ve millet hizmetinde muvaffak eylesin.

Nur Talebelerinden onların namına

Said Nursî

Reis-i Cumhur Celâl Bayar ve Hey’et-i Vükelâsına

Ankara

Biz Nur Talebeleri yirmi senedir emsalsiz bir tâzib ve işkencelere hedef olmuşuz. Sabrettik. Tâ Cenâb-ı Hak sizi imdadımıza gönderdi. O işkencelerin sebebini onbeş senedir üç mahkeme hakikî ve kanunî olarak yüzotuz kitap ve bin mektubatta bulamadıklarına, Mehkeme-i Temyizle Denizli Mahkemesini şâhit gösteriyoruz. Otuz seneden beri ben siyaseti terk etmiştim. Bu defa birkaç gün zarfında ahrarların başına geçip milletin mukadderatına sahip çıkması sebebiyle Reis-i Cumhuru ve Hey’et-i Vekileyi tebrik ile beraber, bir hakikatı ifşa ediyorum; şöyle ki:

Bize hücum eden ve mahkemelerde tâzib edenler demişler: “Bu Nur Talebelerinin dini siyasete âlet etmek ihtimalleri var, belki de ediyorlar.”

Biz de o zâlimlere karşı müdafaatlarımızdaki binler hüccet ile demişiz ve diyoruz ki:

Biz, dini siyasete âlet değil, belki rıza-yı İlâhîden başka hiçbir şeye, hatta dünyaya ve saltanata âlet etmemek bizim esas mesleğimiz olduğundan, düşmanlarımızca da tahakkuk etmiş ki: Üç senedir üç çuvaldan ziyade dosyalarımızı garazkârane tedkik ettikleri halde, bizi mahkûm edemiyorlar. Verdikleri keyfi ve vicdanî hükümlerine de bir bahane bulamıyorlar ki, Temyiz o hükmü bozdu.

Evet biz dini siyasete âlet değil, belki vatan ve milletin dehşetli zararına siyaseti mutaassıbâne dinsizliğe âlet edenlere karşı; bizim siyasete bakmamıza mecburiyet-i kat’iyye olduğu zaman, vazifemiz siyaseti dine âlet ve dost yapmaktır ki, üçyüz elli milyon kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmağa sebeb olsun.

Elhâsıl: Bize işkence edenlere, siyaseti asabiyetle dinsizliğe âlet etmelerine mukabil; biz de siyaseti dine âlet ve dost yapmakla bu vatan ve milletin saâdetine çalışmışız.

Kardeşlerim, ben bunu böyle münasip gördüm, sizlerin meşveretine havale ediyorum.

Said Nursî

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ : Seksen küsur sene ibadetli bir ömr-ü bâkiyi temin eden Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ve her gecesi bir nevi Leyle-i Kadir hükmünde hakkımızda menfaatdar olmasını niyaz ederiz. Ve teşrik-i mesai sırriyle ve her has Nurcu, umum Nurcuların mânevi kazancına hissedar olmasıyla, mânen binler dil ile ibadet ve duâ ve istiğfar ve tesbihat yapmağa hakikî uhuvvet ve ihlâs ile mazhariyetinizi Rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz ve öyle de ümid ediyoruz.

Sâniyen : Risale-i Nur’un mânen galebe-i tâmmesi ile beraber, mason kısmının dinsizleri ve komünistlerin zındıklar kısmı, habbeyi kubbe yapıp bahanelerle Nurların serbestiyetine mâni olmağa çalışıyorlar ki; yine bu defa da manasız, sebepsiz otuzbeş gün mahkememizi te’hir ettiler. Hattâ Kur’ân’ımızı vermemek için, avukatımızla da gürültü etmişler. Fakat inayet-i İlâhiye onların bütün plânlarını akîm bırakıyor. Nurlar kemâl-i ihtişamla İstanbul ve Ankara münevver gençlerinde büyük bir iştiyakla kendi kendine intişar edip şâkirdlerine ders veriyor. Bu mânevi galebesinin bir neticesidir ki, Ezan-ı Muhammedinin okunmasına çalışan Başvekile yüzer imza ile genç münevverler teşekkür ve tebrik yazıyorlar.

Devam Edecek