EMİRDAĞ LÂHİKASI II

Yeni olarak, Medine-i Münevvere gibi hariç yerlerden bir iki âlim zâtın, izah ve teşekkür nev’inden birkaç hakikatlı mektupları var. Onun için mahkemelerin resmen bunlara ilişecek hiçbir ciheti yok.

Saniyen: Risale-i Nur, kırk elli senede bütün ehl-i siyasetin tazyikatı altında tek başına Âlem-i İslâmda hârika bir tarzda neşrolduğu halde, şimdi milyonlar nâşirleri varken değil eski bir parti, dünya toplansa ona karşı bir sed çekemez, mümkün değil. Belki bir ilânnâme hükmüne geçer. Onun için, Nur talebeleri müteessir olmasınlar…

Salisen: Hem eski partinin bana karşı zulümlerini helâl ettiğim, hem Kur’ân’ın bir kanun-u esasiyesi olan yâni, “birisinin hatâsı ile başkası, partisi, akrabası mesul olmaz, olamaz” diye, hem Anadolu, hem vilâyet-i şarkiyede Risale-i Nur’la neşredildiği sebebiyle, âsayişe tam kuvvetli bir tarzda hizmet edilmiş. Demek bir mânevî zabıta hükmünde herkesin kalbinde bir yasakçı bırakıyor. Bu noktaya binaen, Risale-i Nur eski partinin dört-beş hatâsını doksan beşe de verip yirmi-otuz dere ziyadeleştirmemiş. Onun için umum o partinin ekserisi iktidar partisi kadar Risale-i Nur’a minnettar olmak lâzımdır. Çünkü, bu dersi, bu Kanun-u Esasiye-i Kur’âniyeyi Risale-i Nur ders vermeseydi, o beş adamın hatâsı binler adamı da hatâkâr yapardı.

Rabian: Kat’iyyen tahakkuk etmiş ki: Risale-i Nur hariçten hücum eden kürf-ü mutlaka karşı bu milleti ve Alem-i İslamiyeti muhafaza edecek Kur’ân-ı Hakim’in mu’cize-i mâneviyesinden bir derstir ki, dinsiz feylesoflardan hiçbirisi ona karşı mukabele çaçresi bulamadılar. Kat’iyyen haber aldık ki:Hariçte bazı yerde bir miyon genççler, “Müsalemet-i umumiyeyi temin edecek Risale-i Nurdur” demişler, Sulh-u umumi taraftarı Almanya ve Amerika gibi bazı ecnebilerin de Risale-i Nuru tercümeye başladığını haber aldık.

Hamisen: Eğer resmi adamlar bazı yeni kanunlara yanlış manalar verip bir iki satırına ilişseler benim bedelime deyiniz ki: “Bir adamın hatası ile yirmi bin komşusu cezalandırılır mı, hapsedilir mi? Dünyada böyle hükmeden hiçbçir kanun var mı?” İşte her sahifesi yirmi satır olan beş yüz sahifelik bir kitiabın bir satırında bir adama şiddetli tokat vurmuşsa:Evvela, isim muayyen değil, orada mesuliyet yok... Şayet olsa da, sansür gibi o satır silinir. O kitabı müsadere etmek, onbin adamı hapse sokmak gibi kâinatta işitilmemiş bir kanunsuzluk, bir zulüm olduğu gibi; öteki yirmi bin satırlar şimdiye kadar yirmi bin adamın imanını kuvvetlendirdiği cihetle yirmi bin hasene ve iyilik olduğundan elbette o hatayı ve seyyieyi affettirir...

Ben şiddetli hasta olmasaydım daha konuşacaktım. Siz hizmetkârlarım tashih ve ıslah edersiniz. Hatta münasip görseniz, manen polislerin bir vazifesini gören Risale-i Nur’un asayiş hizmetinde polislere büyük bir kuvvet olan derslerine polisler herkesten ziyade taraftar olmak lazım gelirken, şimdi resmen taharri memuru suretinde polislik aleyhinde olan bu hizmeti polislere vermeye ruhum razı değil. Onlara umumen hakkımı helâl ettiğimi söylersiniz.

Sâdisen: Şiddetli bir teessüfle Leyle-i Mi’rac vaktinde Mi’rac-ı Şerif, Şuhur-u Selâse hürmetine vesile beklerken, Tarihçe-i Hayat hasebiyle taharri hadisesi şiddetli bir keder verdi. “Sadaka belâyı defeder” mealindeki bir hadîs-i sahihin hükmüyle, Risale-i Nur Anadolu için belâları defeder bir sadaka hükmüne geçtiği; ona beraetler ve serbestiyetler verildiği zaman belaların def edilmesi, ona hücum edildiği zaman belaların gelmesi yüz hadisesi var ki, bazan zelzele ve fırtınalarla kaydedildiği gibi, bu defa da hayatımda görmediğim tahtessıfır onsekiz dereceye yakın bir soğuk, taarruz ve taharrinin aynı vaktinde geldi.”

Devam Edecek