Emirdağ Lahikası

Aziz, Sıddık, Fedakâr Kardeşimiz Hacı Ali!

Gönderdiğiniz kıymetdar ve bilhassa Hazret-i Üstadı pek çok sevindiren mektubunuzu aldık. Üstadımız diyor ki:

“Risale-i Nur, bu zamanda kâfidir. On sene medresede okuyanlar, Risale-i Nur’la bir senede aynı istifadeyi ettiklerine şahid, binler ehl-i ilim var. Mâdem Hacı Kılıç Ali birbuçuk sene bütün Risale-i Nur eczalarına sahip çıkmış, kısmen okumuş; nazarımızda yirmi senelik bir Nur talebesidir. Ben her sabah haslar içinde onun ismiyle bütün mânevî kazançlarıma, defter-i a’mâline geçmek için hissedar ediyorum. Öyle ise o da, bütün hayatını Risale-i Nur’a vermeğe mükelleftir.

Demek şimdiye kadar Câmiü’l-Ezher’e gitmeğe muvaffak olmaması ehemmiyetli bir hikmet içindir ki, Nurlar ona kâfi imiş. Şimdi Şam’a, Haleb’e yakın olan Urfa’da bir Medrese-i Nuriye ileride teşekkül etmesini kuvvetli ümid ediyoruz. Kılıç Ali ile beraber Eski Said’in gayet kıymetdar bir talebesi olan Şam’daki Molla Abdülmecid, Urfa’daki Nurun talebelerinden Seyyid Sâlih ve onun yanına giden Nurun fedakâr bir talebesiyle muhabere etsinler. Ben hem Molla Abdülmecid’e, hem Hacı Ali’ye, hem Şam’daki Risale-i Nur’la alâkadar olanlara pek çok selâm ediyorum. Ve duâlarını ve o mevki-i mübarekede bana duâ etmelerini rica ediyorum.” Dedi.

Evet, kahraman kardeşimiz Hacı Ali; Hazret-i Üstad daima sizin fedakârlığınızı izhar buyuruyorlar. Biz de sizi tahsinlerle tebrik ediyoruz.

Üstadın hizmetinde bulunan kusurlu

Sungur, Zübeyr, Ziya

Aziz Kardeşim!

Evvelâ : Bin maşaallah; Sözler Mecmuasında yanlışlar yok gibidir. Birkaç kelime var ki, leffen gönderildi.

Saniyen : Eğer münasip görseniz gönderdiğim bu elli lirayı benim hesabıma mahkemedeki mecmuaların bedeline benim için alınız, gönderiniz. Eğer münasip görmezseniz, bu defaki gönderdiğiniz mecmuaların bana mahsus olacak kısmının fiyatına alınız.

Sâlisen: Şimdilik Tarihçe-i Hayatı mebuslara parasız vermemek münasiptir. Parasıyla isteyenlere verilsin. Fakat on-yirmi nüsha Ankara’da bulunsa münasiptir.                                                  

Said Nursi

Muazzam ve harika Risale-i Nur külliyatından iki büyük mecmuanın imha edileceği hakkında dehşetli bir haber işittik. Gayet hak ve hakikatlı ve feylesofları ilzam eden o mecmualar, Risale-i Nur’un diğer eczalariyle beraber Denizli ve Ankara mahkemelerinde beraet verilip kaziyye-i muhkeme haline gelerek iade edildiği ve iki defa Temyiz Mahkemesi beraat ettirdiği halde ve Mısır, Şam, Haleb, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere gibi âlem-i İslamın mühim merkezlerinde fevkalade bir takdir ve tahsine mazhar olan ve makbuliyetine hürmeten Hazret-i Peygamber Aleyhissalatü Vesselamın kabr-i şerifi ve Hacerü’l Esved üzerine konulan bu eserler hakkındaki bu müthiş muamele, Halk Partisinin yaptığı diğer azim cürümleri gibi tarihte emsali görülmemiş bir cinayettir.

Biz Nur talebeleri o cebbar gaddarlardan hakkımızı kolayca alabilirdik. Fakat İslamiyetin asırlardır bayraktarlığını yapan kahraman Türk milletinin masum çoluk-çocuk ve ihtiyarlarına karşı Risale-i Nur’un bizlerde husûle getirdiği kuvvetli şefkat itibariyle ve Kur’an-ı Hakim’in bizleri maddi mücadeleden menedip elimizde topuz yerinde Nur olması haysiyetiyle ve bütün kuvvetimizle mesleğimizin icabı olan asayişi te’min etmek esasiyle, o zalimlere maddeten mukabele edemedik. Yoksa, Allah göstermesin, bir mecburieyet-i kat’iyye olursa komünist ve masonlar hesabına ona sebebiyet verenler bin defa pişman olacaklardır.

Devam Edecek