Emirdağ Lahikası
Bir iki hafta evvel Mısır’ın Camiü’l-Ezheri’nin büyük bir müderrisi olan Ali Rıza buraya hususi bir adamı gönderdiği gibi, iki gün evvel de aslen Buhâra’lı ve Medine-i Münevvere’de mücavir ve Mısır’da büyük alimlerle ve hususan eski Şeyhü’l-İslâmımız ve Dârü’l-hikmette benim arkadaşım Mustafa Sabri Efendiyle alâkadar ve bu tarafa geleceğine dair onlarla görüşen ve bir derece onların namına mühim bir alim yanıma geldi. Ben de Camiü’l-Ezhere hediye-i vakfiyem olarak onbir tane hususi mecmualarımı o zât vasıtasıyla âlem-i İslâmın büyük medresesi olan ve o âlimin ihbarıyla şimdi yirmiyedi bin talebesi bulunan Camiü’l-Ezher’e hediye olarak o zata verdik. Hem dedik: Başta Mustafa Sabri ve Ali Rıza ve Mehmed Zahid Kevseri olarak Nur Mecmualarına benim bedelime sahip ve hâmi ve varis olsunlar ve Arabi’ye tercümeye çalışsınlar, dedik. Mektub da yazdık. O zât aldı gitti.
Umum kardeşlerime ve hemşirelerime selam ederim, duâlarını isderim.
Kardeşiniz Said Nursi
Evvela: Hadsiz şükrolsun ki, şimdi Ankara içinde küçük bir Medrese-i Nuriye manasında, küçük Saidler ve Nur’un fedakârları her gece birisi bir mecmuayı okur, ötekiler ders alır gibi dinliyorlar. Bazı vakit konferans zamanında bazı mühim adamlar da iştirak ediyorlar. Bu defa Afyon gazetecisinin iftirası münasebetiyle Başvekile ve Dahiliye Vekâletine ve Nur Talebelerine bazı mebuslar söylemiş: Adnan Menderes ile Dahiliye Vekili pek dostâne mukabele edip haber göndermişler ki: “Hiç merak etmesin ve me’yus olmasın.”
Ve Afyondaki gazeteci de: “Ben Emirdağı’na gelecğim ve Üstada iki dileğim var, bunları rica edeceğim ve özür dileyeceğim.” Demiş. Ve bizim aleyhimizde neşredilen o gazetelerden, talebelerim yüzaltmış adedini alarak imha etmişlerdir.
Daha fazla yazacaktım. Rahatsızlığım dolayısıyla yazamadım ve vakit de dar olduğundan kısa kesiyorum. Umumunuza selâm.
Hakikaten Eflâni ve Safranbolu aynen Isparta’nın kahramanları gibi Nurlara mütemadiyen çalışıyorlar. Hattâ bu defa Rehberlerin bir kısmında münacat yoktu. Eflâni az bir zamanda yetmiş adet eski harfle Münacatı yazıp bize göndermiştir. Biz de o Münâcâtları Rehberlerin arkasına ilave ettik. İnşâllah orada da çok Sungurlar çıkıyor ve çıkacak.
Müdafaatın Bir Hâşiyesidir
Bu meâlde adalet-perver Demokratlara istida yazabilirsiniz. Ben hastayım. Siz nasıl münasib ise öyle yapınız. Avukatımızdan bir gün evvel aldığımız mektupta, kitaplarımızın suç mevzuu olan ve olmayanları, hiçbir kanuna uymayan bir tarzda, binler kelime içinde, bir risalede, bir tek kelimeyi bahane edip, suç mevzuu yapmak, o risaleyi vermemek suretiyle, Nurların intişarına garazkârane mâni olmak fikriyle, hem kararnamelerini mahkeme-i temyizce bütün bütün bozan kararnamede, suç mevzuu gösterdikleri bizim aleyhimizde olmadığı halde ve müddeiumuminin iddianamesine karşı hatâ-savab cetvelinde, seksenbir hatâsını ve garazkârlığını kat’i isbat ettiğimiz halde, şimdi aynı garazkarlıkla ve dört yüz sahife Zülfikar Risalesi’ni, birkaç satır tesettür ve irsiyet hakkındaki, yüzbin tefsirin aynı manayı söylediklerine binaen, otuz-kırk sene evvel yazılan cümlelerini suç mevzuu yazıp, o mecmuayı müsadere edip bize vermemek, dünyada hangi kanun buna müsaade eder?
Devam Edecek