Emirdağ Lahikası
Beşerin selâmet, adalet ve sulh-i umumîsini mahveden o dehşetli vahşiyane kanun-u esasî, şimdi bizim bu bîçare memleketimize girmek istiyor. Garazkârâne ve anûdâne particilik gibi bazı cereyanları aşılamağa başlaması gibi bir ihtilaf görülüyor. O kanun-u esasî de budur:
Bir taifeden, bir cereyandan, bir aşiretten bir ferdin hatasıyla o taifenin, o cereyanın, o aşiretin bütün ferdleri mahkûm ve düşman ve mes’ul tevehhüm ediliyor. Bir hata, binler hata hükmüne geçiriliyor. İttifak ve ittihadın temel taşı olan kardeşlik ve vatandaşlık, muhabbet ve uhuvveti zir ü zeber ediyor. Evet birbirine karşı gelen muannid ve muârız kuvvetler, kuvvetsiz oluyorlar. Bu kuvvetsizlikle zaiflendiği için millete ve memlekete ve vatana âdilâne hizmete muvaffak olunamadığından maddî ve mânevî bir nevi rüşvet vermeğe mecbur oluyorlar ki dinsizleri kendilerine taraftar yapmak için o gaddar, engizisyonâne ve bedeviyâne ve vahşiyâne bu mezkûr kanun-u esasîye karşı ayn-ı adalet olan bu semavî ve kudsî nass-ı kat’îsiyle Kur’ân’ın bir kanun-u esasîsi muhabbet ve uhuvvet-i hakikiyeyi temin eden ve bu millet-i İslâmiyeyi ve memleketi büyük tehlikeden kurtaran bu kanun-u esasî ki “Birisinin hatasiyle başkası mes’ul olamaz.” Kardeşi de olsa, aşireti ve taifesi de olsa, partisi de olsa o cinayete şerik sayılmaz. Olsa olsa o cinayete bir nevi tarafgirlikle yalnız mânevî günahkâr olup âhirette mes’ul olur; dünyada değil. Eğer bu kanun-u esasî çabuk düstûr-u esasî yapılmazsa hayat-ı içtimaiye-i beşeriyle iki harb-i umumînin gösterdiği tahribatın emsaliyle esfel-i sâfilîn olan o vahşî irticaa düşecek.
İşte Kur’ân’ın bu gibi kudsî kanun-u esasîsine irtica namını veren bedbahtlar, vahşet ve bedevîliğin dehşetli bir kanun-u esasîsi olarak kabul ettikleri şimdiki öylelerinin siyasetinin bir nokta-i istinadı şudur ki: “Cemaatin selâmeti için ferd feda edilir. Vatanın selâmeti için eşhasın hukuku nazara alınmaz. Devletin siyasetinin selâmeti için cüz’î zulümler nazara alınmaz” diye bir tek câni yüzünden bir köyü mahvetmekle bin mâsumun hakkını nazara almaz. Bir adamın yaralanması ile binler mâsumu sıkıntıya verdirir. Ve ikiyüz adamı kurşuna dizilmesini o bahane ile nazara almaz. Birinci Harb-i Umumîde üç bin adamın câniyâne siyaset hatalarıyla otuz milyon bîçare nev-i beşer aynı harpte mahvedildiği gibi, binler misaller var.
Devam edecek