Neme Lazım Be Hünkarım!

Osmanlı İmparatorluğunun en görkemli döneminin, en güçlü hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman, süt kardeşi Yahya Efendiye bir ferman yazar. Fermanda “Bu Devlet-i Aliye bir gün zeval olur mu?” diye bir sual sorar. Yahya Efendi cevabi yazısında “Neme lazım be Hünkarım” diye bir cevap verir.

Bu cevaba hiddetlenen Kanuni, Yahya Efendiyi huzuruna getirterek: “Biz sana ciddi bir sual sorduk! Sen ise böyle basit bir cevap vermişsin” diye azarlar. Bunun üzerine alim ve mutasavvıf olan kardeşi verdiği cevabı şöyle özetler:

Hünkarım, ne zamanki Senin tebaan olaylar karşısında “neme lazımcılığa sığınırsa” yani olaylar karşısında “duyarsız” kalır ise; bu devlet çöker, demiş!

Değerli okurlarım: Nasıl ki tarihte yaşanan bu ibretlik diyalogda geçen “neme lazımcılık” cihan imparatorluğu olan Osmanlıyı yıkmış ise; aradan geçen bunca zaman zarfında bu sözün tezahürüne bizlerde şahitlik etmekteyiz. Çünkü “Neme Lazımcılık” toplumu duyarsızlaştırın önemli bir kavramdır. Toplumlarda oluşan bu duyarsızlık; gerek maddi ve gerekse manevi çöküşleri beraberinde gerektirmektedir.

Bu gün Müslüman coğrafyalarda yaşanan sıkıntılar ve çekilen çileler bu duyarsızlığın bir sonucudur. Ebedi ve değişmez önderimiz ve liderimiz Hz. Muhammed(sas) bir hadisi şerifinde “Komşusu aç yatıp, kendisi tok yatan kişi; bizden değildir!” Günümüzde; dünyada açlık çeken milyonlarca Müslüman veya insanlar vardır. Acaba kaçımız bu insanların en temel ihtiyacı olan beslenme sorunu için, elimizi cebimize atıyoruz. Belki de yanı başımızdaki komşumuzun durumundan habersiz yaşıyoruz!

Bu neme lazımcılığın sonucu, bu gün Dünya üzerinde iki milyar nüfusa sahip Müslümanların durumu içler acısı bir durumdadır. Geçmişte Bosna’da, Çeçenistan, Afganistan ve Arakan’da nice zulümler yaşandı. Bu gün Suriye, Doğu Türkistan, Somali ve Afrika ülkeleri küresel sömürgecilerin kıskacında inim inim inlemektedir…

Filistin ve Gazze! Tüm dünya halklarının gözü önünde bir soykırım ve vahşet yaşanmaktadır. Sözüm ona sözde Müslüman ülkelerin liderleri bu vahşeti kınamaktan öteye gidememektedir. Hatta Arap ve Körfez ülkeleri mazlum Yemen halkını bombalaması için katil İsrail’e hava sahasını kullandırmıştır.

Bir(leş)miş Milletler Güvenlik Konseyinin ateş kararını hiçe sayan Siyonist katiller Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil halkı katletmeye devam etmektedir. İşte maalesef “neme lazımcılığımızın” geldiği durum çok vahim bir tablo olarak önümüzde durmaktadır. Ya kendimize çeki düzen verip; yüce Allah’ın rızasına uygun bir yaşantı süreceğiz. Yada zalimlerin zulmü altında inim inim inlemeye devam edeceğiz. Bu neme lazımcılığın uhrevi sorumluluğu ve hesabının daha ağır olacağı kanaatindeyim.

Yüce Rahman akıbetimizi hayr eylesin…