Deprem sonrası imar suçlularını neler bekliyor?
• Ne gibi iyileştirmeler yapılabilir?
Deprem anında olası zararların önüne geçmek adına, konut sahibinin rızası olmasa bile Bakanlık ve yerel yönetimin riskli yapı tespiti yaptırabilmesi gerekiyor. Mevcut Türk Ceza Kanunu kapsamında, binadan kolon kesme eylemi ancak bina yıkılırsa suç olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda mevzuata, binaların statik yapısını bozabilecek her türlü eylemin zararın meydana gelip gelmemesine bağımsız olarak suç olarak değerlendirilmesine dair bir madde eklenebilir. İnşaat mührünün bozulmasının cezası artırılarak caydırıcı bir ceza haline getirilirken, depremle ilgili suçlar ağırlaştırılmış suçlar kapsamında değerlendirilmeli ve mahkemelerin riskli yapılar kapsamında yürütmeyi durdurma kararı vermesinin önüne geçilmelidir.
Olası deprem bölgelerinden kabul edilen İstanbul'un yüksek riskli bölgeleri "Afet Alanı" ilan edilmelidir. İstanbul kapsamında bakanlık ve belediyeler tarafından kolonları kesilmiş binaların tespiti yapılmalı ve riskli yapıların tespiti yapıldıktan sonra tahliye için verilen süre kısaltılmalıdır. Yasal düzenlemeyle kaçak yapılar için beton satılmasının engellenmesiyle bu ve benzeri uygulamaların sağlıklı denetlenmesi adına Afet Bakanlığı kurulması değerlendirilebilir.
Afetlerin yol açtığı can ve mal kayıplarının önemli nedenlerinden "mühendislik hataları"nın en aza indirilmesi için inşaat sektöründe çalışan mühendis, tekniker, kalfa, usta, işçi ve benzer kişilerin afet eğitimleri tamamlanmalı ve Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli'ne ilişkin düzenleme ve uygulamalar titizlikle hayata geçirilmelidir. Bu noktada siyaset üstü afet yönetimi devlet politikası olarak en etkin biçimde uygulanmalıdır. Yapılacak iyileştirmelerde, afetlere karşı etkin mücadelenin ancak toplumu oluşturan her birey ve kurumun katılımıyla gerçekleştirilebileceği unutulmamalıdır.
Prof. Dr. Selami Kuran, Akademisyen, Hukukçu