ABDULKADİR AKSU DİYARBAKIR’DA
Dün eski içişleri Bakanımız sayın A. Kadir Aksu bazı etkinliklere katılmak üzere
Diyarbakır’da idi.
Havaalanından itibaren hem devlet protokolü hem halk yoğun ilgi gösterdi
Sayın Aksu’ya.
Sayın Aksu bu ilginin daha fazlasını da hak ediyor aslında.
Bu ilgi Aksu’nun gerçek bir Diyarbakır sevdalısı olması ve yıllarca ayırım
yapmaksızın tüm şehri hatta bölgeyi kucaklamasının yanında başka
etkenlerinde rolünün olduğu, bilinmesi gereken bir hakikat.
Peki nedir bu etkenler?
Sayın Aksu’nun bürokratik ve siyasi kariyerini tüm halk biliyor ve bunu tekrar
edecek değiliz.
1980’li yıllarda A. Aksu’nun genç bir bürokrat olarak Antep Valiliğinden tutunda
İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı tüm dönemler boyunca bölge insanımıza
üstün hizmetleri olmuştur.
Siyasi hayatı boyunca bulunduğu tüm makamlarda kapısı her zaman açık
olmuştur.
Güçlü bir siyasi figür ve büyük yetkileri elinde tutuğu dönemlerde dahi
Diyarbakır üzerinde tahakküm kurmamış, halka eziyet ettirmemiş, şehri
yakınlarına ve çevresine peşkeş çektirmemiştir.
Ak Parti’nin ilk kurulduğu dönemlerde atadığı il başkanı dahi
dengeli ve kapsayıcı bir siyaset izlemiştir.
Onun döneminde hiçbir bürokrat kendini halkın üstünde görmemiştir.
Aksu’nun Ankara’da ki tüm ikametgahları derdi olan, sorunu olan, hemen
herkese ulaşılabilir bir kapı olmuştur.
O, bu şehir için bir abi ve bir dost oldu her zaman.
Yerli olan gerçek bir hizmet adamı.
Ancak bizim Meşhur Troykamız onu hazmetmedi hiçbir zaman.
Çeşitli hile ve hurda ile onunla uğraştılar.
Sonunda İstanbul’a göndermeyi başardılar onu.
Aslında sadece bölge için değil tüm Türkiye’ye mal olmuş bir dava adamı olsa da
halkımızın ona ihtiyacı henüz bitmemişti.
Bu Troyka A. Aksu’nun bölgedeki gücünü kırmak için komplo üstüne komplo
kurdular.
Atadığı il başkanının diplomasına sahte dediler ve görevinden alındı.
Sonra!
Sonra ne mi oldu?
Siyasi Troyka bu şehrin bu halkın adeta kefenini soydu.
Parti teşkilatlarını darmadağın etti.
Milletvekilliği sıraları için her türlü pazarlığın yolu açıldı.
Şehri kaplayan tüm usulsüzlüğün, yolsuzluğun, talanın sorumlusu oldu.
Daha önceki yazılarımızda olup bitenleri ayrıntıları ile anlatmıştık zaten.
Öyle hadsiz oldular ki; burunları hep havada dolaştılar, rüşvet paraları ile cami
bile yapmaya kalkıştılar.
Şimdi halk isyan ediyor ve diyorlar ki;
Keşke Abdulkadir Aksu ilimizden elini çekmeseydi, keşke bizi bu kim oldukları
belli olmayan halk düşmanlarının elinde bırakmasaydı.
Keşke Nezir Koçlardan’ın ilkokul diploması dahi sahte olsaydı da görevine devam
etseydi.
Ve keşke bizi bu doktoralı, Üniversite diplomalı profesyonel soyguncuların eline
bırakmasa idi!
Keşkeler böyle uzayıp gidiyor ve de bitmiyor.
Evet halk gerçekten pişman.
Artık Sayın Aksu’nun ilimizle daha çok ilgilenmesini bekliyor.
Bayramda seyranda düğünde yasta aramızda ancak bunlar yetmiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız İlimiz ve bölgemiz için A. Aksu’yu aktif göreve
çağırmalı diye düşünüyor.
İlimizde gerçek bir Diyarbakırlıya her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Mal mülk servet edinmeden, karşılık beklemeden hizmet edecek bir abiye bir
büyüğe acil ihtiyaç var.
Bu kişi de ancak ve ancak Sayın A. Aksu olabilir.
Ak Parti bu bölgede oylarını tekrar toparlamak ve teşkilatları içinde huzur düzen
ve beraberlik istiyorsa Sayın Aksu’dan istifade etmelidir.
Havaalanında ve tüm program boyunca kimisi abi, kimisi amca, kimisi bakanım
kimisi değerli büyüğüm diye hitap etti.
Bu hitapların hepsi onun için geçerli aslında.
Çünkü o bu halkın her şeyi..
Biz de diyoruz ki evinize hoş geldiniz,
‘’Sayın Vekilim’’…