ARAKAN’LI KÜRTLER

Myanmar (Burma), Budist rahiplerin Rohingyalı Müslümanlara uyguladığı zulüm

ile gündemde olan bir ülke.

Arakan yada Rohingya dediğimiz bölge ise bugün Myanmar, Bangladeş ve

Hindistan arasında fiili olarak bölünmüş bir ülke.

Arakan dediğimizde Budistlerin hakim olduğu bölge akla gelir.

Oysa Myanmar’da gerçek İslam yurdunun adı Rohingya’dır.

Hint okyanusu kıyısında oldukça önemli bir coğrafya.

Diğer Müslüman beldelerde olduğu gibi burada da ölüm, katliam sürgün

işkence bitmiyor. Gün gittikçe yaşam koşulları zorlaşıyor, bütün dünyanın gözü

önünde soykırıma uğruyorlar.

Rohingya halkı Budist rahiplerin kışkırtması ile katliama uğramış ve zulümden

kaçmak için yüzbinlerce Müslüman komşusu Bangladeş’e sığınmıştır.

Katliamlardan kurtulmaya çalışan yüzbinlerce Müslümanın yollarda ölmesine ve

öldürülmesine tüm Dünya seyirci kalmıştır.

Onlarca yıldır her türlü zûlüm, saldırı ve katliâmlara maruz kalan Müslüman

Rohingyalar, bizzat Birleşmiş Milletler (BM ) tarafından “dünyanın en mazlum

halkı” olarak kabul edilmiştir.

Rohingyalar, kendi yurtlarında en temel insanî haklardan bile mahrum

bırakılmış bir halktır.

Peki başlığımızda belirtiğimiz ‘’Rohingya’lı Kürt’ler’’ meselesi nedir?

Geçenlerde sivil bir yardım kuruluşu adına yardım yapmak amacı ile bölgeye

giden tanıdık bir işadamı Rohingya halkının Kürtçe konuştuğunu iddia etti.

Dürüst olduğundan emin olduğumuz bu arkadaşımızın anlattığına göre

Rohingya aslında Kürt tüccar ve alimlerin kurduğu bir ülke.

Oradaki Kürtler buraya gemi ile gelmiş ve dönmemek için gemilerini yakmış.

Bu anlatımdan 1300 yıl önce gerçekleşen bu olayda yani 700’lı yıllarda İslam’ı

yaymak üzere alimlerin ve beraberinde tüccarların o bölgeye gittiğini

öğreniyoruz.

Hint okyanusunun kıyısı, doğuda bunca uzak bir yerde ne alaka olabilir diye

kendi kendimize sorduk.

Dolayısıyla İşadamı arkadaşımız oradaki halk ile iletişimde zorluk çekmediğini

söyleyince biz de merak edip araştırdık.

Rohingya tarihi ile ilgili farklı kaynak ve iddianın var olduğunu gördük.

Ancak bizim dikkatimizi çeken bilgi Rohingyanın belkide islam tarihinde Kürtler

tarafından kurulmuş ve yönetilen ilk müslüman devlet olduğu yönündeki tespit.

Willem van Schendel, Froncis Buchanam, Muhammed Ali Xuwdhurî, Amanullah

gibi tarihçiler “Rohingya” adının Kürtçe bir kelime olduğunu ve “Güneşin

doğduğu topraklar” anlamında olduğunu iddia etmektedir.

Doğulu ve Batılı kaynaklar büyük ölçüde fikir birliği içinde olduğu bu iddia

gerçekten bizi de hayli şaşırtmıştır.

Abdulhuq Xuwdhurî ve Dr. Muhammed Yunus gibi Bengal İslam tarihçilerinin

aktardığına göre, bölgenin “İslamlaşma” süreci, 8. yy’da Kürt tüccarların buraya

gelmesiyle başlar.

Kürd bölgelerinden giden Müslüman Kürt tüccarlar vasıtasıyla İslam’la tanışan

Arakanlılar, 8. yy’da Müslüman olmuş bir halktır.

Kürt tücarlar tarafından bir çok milletten önce Müslüman olan bu halk 700’lü

yıllarda ilk Müslümanlık ile tanışmış ve hep Müslüman kalmışlardır.

Rohingya’nın başkenti olan Chittagong, Kürtler’in kurduğu ve 9. yy’da varlık

gösteren Rohingya Krallığı’nın da başkentiydi.

1538 yılında Kürt olan Şêr Şâh, Peştun olan Mahmud Şâh yönetimindeki Bengal

Sultanlığı devletini yenerek Chittagong’u ele geçirir.

Böylece Asya’nın en önemli liman kentlerinden biri olan Chittagong şehri, Peştu

yönetimindeki Bengaller’in elinden çıkıp Rohingyalar’ın eline geçer.

Bengal imparatorluğunu bir Peştu hükümdar, Rohingya imparatorluğunu da bir

Kürt hükümdar yönetmektedir, o dönemde.

Rohingya Sultanı Şêr Şâh, o tarihten yüzyıllar önce, 8. yy’da bölgeye hicret eden

ve bu topraklara ilk kez İslamî mesajı getiren Kürt tüccar ailelerindendir.

O halde onların soyundandır.

Kürt hükümdar Şêr Şâh, Rohingya tarihindeki Kürt kökenli tek hükümdar da

değildir.

Rohingya tarihinde kurulmuş Rohingya devletlerinin başında bulunan daha

pekçok Kürt yönetici vardır.

Bugün ise Rohingyalar, devletsiz bir kavimdir.

Bugünkü toplam nüfûsu 2,5 milyon olarak ifade edilmektedir.

Bu nüfûsun 1 milyonu kendi topraklarında geri kalan 1,5 milyonu da mülteci

olarak farklı ülkelere göç etmiştir

Myanmar devleti Rohingyalı Müslümanlara köle muamelesi yapmakta ülke

içinde insani tüm haklarını ellerinden almış bulunmaktadır.

1930’lı yıllarda İngiliz işgaline uğrayan ülke, bağımsızlığını da yine bu ülkeden

kazanmışlardır. Aslında oradaki sistem bir İngiliz dizaynı olduğuna dair kimsenin

şüphesi yok.

Bu katliam ve sürgünlerde İngiliz parmağı aramak için aşırı şüpheci olmaya

gerek yok sanırız.

Rohingyanın yer altı zenginlikleri ve stratejik konumunu düşününce oradaki

soykırımın emperyalistler için ne anlama geldiğini daha iyi çözümleyebiliyoruz.

Yaşam koşullarından bazı örnekler verelim mesela…

Müslüman Rohingyaların beton evler yapmaları yasaktır.

Müslümanların üniversiteye gitmeleri yasaktır.

Kendi başlarına iş yeri açamazlar.

Rohingya Müslümanların devlet dairelerinde çalışmaları yasaktır.

Bugün Myanmar devletinde bir tane bile Rohingya memur yoktur.

Rohingyalar’ın sabit telefon, cep telefonu, bilgisayar ve motorlu taşıt sahibi

olma hakları yoktur.

İzinsiz evlenemezler, Müslüman isimleri almaları yasaktır.

Myanmar (Burma) devleti kurulduğundan beri Müslüman Rohingya halkına

karşı sistematik bir şekilde gerçekleştirilen bütün bu korkunç saldırıların hepsi

de büyük katliâmlarla sonuçlanmıştır.

Saldırıda yüzlerce ve binlerce Rohingya Müslüman en acımasız ve vahşî bir

şekilde şehîd edilmiş, yüzlerce ev ateşe verilmiş ve on binlerce insan canını

kurtarmak amacıyla göç etmek zorunda kalmıştır.

Doğdukları ülkenin vatandaşı olma hakları bile ellerinden alınan Rohingyalar,

bugün dahi bu en temel insanî ve yurttaşlık hakkından mahrumdurlar.

Rohingya Müslümanlarının bu günlerde dahi unutulmaması gerektiğini

düşünüyoruz. O mazlum halkın Müslüman ülkelerden beklentisi oldukça

yüksek.

STKlar eli ile devlet yardımları sürüyor ancak bu yeterli değil.

Tüm insanlığa düşen görev bu zulme bir dur diyebilmek.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Maalesef dünya Myanmar’a, diyebilirim ki kör

ve sağır, duymuyor ve görmüyor. Biz bunu ağır, şiddetli bir şekilde kınıyoruz.

Yine onun takibini de ilgili uluslararası kurumlar vasıtasıyla başta BM olmak

üzere dile getireceğiz” dediğini hatırlıyoruz.

Kürtler Selahaddin’in emaneti olan Kudüs’e nasıl sahip çıkıyorsa aynı şekilde Şêr

Şâh’ın emanetine de sahip çıkmalı mazlum Rohingyalı Müslümanlara destek

olmalıdır.

Elbette Kürtlerle tarihi bağlantıları nedeni ile değil.

Mazlum Müslüman bir halk oldukları için.

Bu Kürtler için tarihi bir görev olmalıdır.

Rohingya’ya selam olsun…