DİCLE ÜNİVERSİTE’SİNDEKİ KUMPASIN HEDEFİ KİM?
HİV'li gebe bir hasta, Üniversite hastanesine doğum yapmak üzere başvurdu.
Doğum yapmak üzere hastaneye gelen kadın ve eşi basına yansıdığı kadarıyla
acilde bekletilmiş.
Yani acil derken öyle sedyede falan değil elbet.
Tam teşeküllü bir ortamda müşahade altında kalmış. Nöbetçi hoca belki
nöbetini savmak suretiyle bir sonraki nöbetçiye bırakmak istemiş.
Kısacası HİV’li hastaya müdahale etmek istememiş. Gerekçesinde ise iş sağlığı
ve güvenliği açısından olması gereken ekipmanın bulunmadığı iddiası.
Sonra evden başka bir hoca çağrılıyor ancak bu eksikliği o da fark ediyor ve
idareden talep ediyor.
Koskoca hastanenin deposunda yok. Daha önce temin edilmemiş demek ki.
Bulunması gerekiyor muydu?
Evet kesinlikle.
Tabi hastane bir süre önce "İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi" vermişti…
Sınav yapılmıştı..
Ki başarılı bir sınav deniliyordu?
Demek ki, hiç te öyle değil…
Hepsi kağıt üzerinde imiş?
Çünkü iş uygulamaya gelince fos ve fason.
Her şey …mış gibi yapılıyormuş bu hastanede.
Sonra başka bir hastanenin deposundan apar topar bir eldiven getiriliyor.
Kliniğin hocası görevini yerine getirerek doğumu yaptırıyor.
Çok şükür hastanın ve bebeğin sağlığı yerinde.
Ancak kazaen asistan doktora iğne batıyor.
Demek ki eldiven bariyerli değil.
Geçmiş olsun diyoruz. Umarız ileride bir sorun olmaz.
Ancak asistan Doktor Cumhuriyet Savcılığına başvuruyor.
Hastane yönetiminin iş sağlığı ve güvenliği konusunda önlem almadığına dair şikayet
ediyor.
Duyduğumuz kadarı ile Savcılık taksirle adam yaralamak ve ölüme sebebiyet
vermek riskinden dolayı soruşturma başlatıyor.
İşte olayın görünen yüzü böyle…
Peki görünmeyen tarafı ve hinlikleri ne?
Geçen günkü yazımızda Başhekimin Kadın Doğum Bölümünden fazla haz
etmediğini yazmıştık?
Peki neden?
Şimdi gelelim sebebine…
Skandal üstüne skandal yaşandı. Kaç gündür tüm ülke bu skandalları
konuşuyor.
Ancak kimse asıl skandalı yaratan kişinin kim olduğunu fark etmiyor.
Dahası bu kişinin planını ve adım adım uygulama biçimini görmüyor.
Hedef ne peki?
Rektör Talip Gül'ü düşürmek.
İlk günden itibaren Kadın Doğum Kliniğine olan hıncının kurbanı oldu Kadiroğlu.
Biliyor ki o kliniğin bağlı olduğu kişi Rektör...
Başhekim Kadiroğlu gerçekleşen ve şifa ile sonuçlanan bir operasyonu neden
skandala dönüştürdü?
Olay sıcağında hemen yerel basını arayıp olayı duyuruyor. Sonra ulusal
basının bölge temsilcilerini arayıp olaydan haberdar ediyor. Yerel basına
bizzat kendisi dikte ediyor.
Madde madde sıralıyor…
Hastanede kendi yönetimine karşı Kadın Doğum kliniği tarafından kumpas
kuruldu,
Bu birimin hastaneyi sabote ettiğini,
İhaleye fesat karıştırmak istediklerini,
Buradaki hocaların ‘’eski yönetimden kalma uygulamaları devam ettirmek
istediklerini’’
Hocaların para almadan hasta kabul etmediklerini hatta isterlerse bununla
ilgili fişleri temin edebileceğini
Kliniği bilerek zarara uğratıklarını…
Tüm bu açıklamaların sahibi Ali Kemal Kadiroğlu..
Ha bir de ulusal basına alttan bilgi sızdırıyor. Güya klinikten bir çalışan
konuşmuş gibi yaparak O gece müdahale eden hocanın da 1500 tl para
istediği bilgisini veriyor.
Bir bilgi daha sızdırıyor Kadiroğlu;
Bir çalışan demiş ki bu klinik direkt Rektörün himayesinde bu nedenle
dokunulmaz. Yani uygulamalardan haberdardım ancak Rektör bunları
koruduğu için bu güne kadar bir şey yapamadım demeye getiriyor.
Eyy Kadiroğlu!
Her kes ne yaptığınızın farkında.
Olayı basına sızdıran siz...
Para mevzusunu gündeme getiren siz...
Kliniğin sabotaj yaptığını söyleyen siz...
Hocaların isimlerini tek tek basına yazdıran siz,
Bu hocaları geçmiş dönem ile ilintileyen siz,
Rektör Gül’ün ismini olaya karıştıran siz…
Yapmak istediğiniz , amacınız ne sayın Başhekim?
İdari olarak Savcılığa da yansıdı, idari soruşturma da devam ediyor zaten
ancak bu olaydan sıyrılmanız imkansız.
Rektör Gül’ü hedef göstererek seçim öncesi başaramadığınızı Bizans
oyunlarıyla mı başaracaksınız?
Sözüm ona Rektörü görevden aldırtacaksınız da yerine siz mi geçeceksiniz?
Sayın Kemal Bey! Bu halk Rektör’ü size yedirir mi?
Seçimden önce ittifakın aday adayı sizdiniz değil mi? Hocanız engel olmasaydı
şimdi Rektör’dünüz değil mi?
Bilmediğimizi zan etmeyin.
Nasıl sarıp sarmalandığınızı bu güne kadar nasıl korunduğunuzu çok iyi
biliyoruz!
Kameraların önünde birkaç günlük şovunuzla sonuca ulaşacağınızı mı
zannediyorsunuz?
Hesap soracağım diyorsunuz buyurun soralım o halde:
Size bağlı yoğun bakım ve böbrek nakli kliniğinde hastalardan para almadan
muayene yapıyor musunuz yapmıyor musunuz?
Bu bölümlerde tek profesör olarak sizden başka alternatif yokken hastalardan
nenden fiş kestirip para alıyorsunuz?
Hastaların başka hocaya gitme şansı var mı?
Peki bulunduğunuz makamlar için aldığınız ek ödenekler size yetmiyor mu sayın Bay Kemal?
Böbrek nakli ünitesi ve polikliniği zarar ediyor.
Sizden kat be kat küçük olan Eğitim Araştırma Hastanesi yılda 450 nakil yaparken sizin sayınız neden 50’yi
geçmiyor?
Böbrek nakli yapan hocayı neden temizlikten sorumlu başhekim yardımcısı
yapıyorsunuz sayın Bay Kemal?
Hastalar iyileşmesin size muhtaç kalsın onun için mi?
Hadi Kadın Doğum Hocalarının bir de sizin özel muayene fişlerini ortaya
çıkarında kim daha çok hastadan para almış görelim mi..
Eeee Bayım!
Ne dersiniz?
Bu günlük bu kardar…