“AYETLİ DAVETİYE” ONLARA DERT OLDU?
Hem de nasıl?!.. Kime mi dert olmuş?!.. Hiç kuşkusuz ki, “İnanç özgürlüğü” namı üzerinden son yıllarda yaygınlaşarak, kendilerini geliştiren İslam düşmanlığını” benimseyen kesimlere dert olmuş İslami duruş!.. Ne hazindir ki; İslam ülkesinde “bu hasımlık ve hazımsızlık”, artık aleni bir şekilde, icra ediliyor.. Gizleyen yok.. Bilakis, “azınlığın, çoğunluğa” tahakkümü, galebe çalması var?!.. Batıdan daha beter bir İslamofobi var..
***
Bakar mısınız, Diyarbakır Söz’ün Cumartesi günkü “manşet haberinin” bu minvaldeki içerikleri içeren haber yorumuna!.. Önce genel itibariyle bir mevzuya mutali olalım.. Hadise şu.. Merkez Kayapınar ilçesindeki, Gaziler Anadolu Lisesi Okul Müdürü İbrahim Halil Erdem, Öğrenci velilerine davetiye gönderiyor.. Davetinin temel amacı, velilerin eğitim ve öğretim dönemi içerisinde, çocuklarının okul ve eğitim dönemiyle alakalı, istişare ve bilgilendirmede bulunmak..
Bu amaç üzerine de, Kur’an-ı Kerim’de yer alan “Tahrim Suresinden” altıncı ayetin mealini, ilişkilendiriyor.. Ayet’in meali ise şöyle.. “Ey iman edenler, yakıtı insan ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun..”.. Bu ayete Peygamber Efendimiz(S.A.V)’in şu hadisini not düşüyor.. “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz..” Bir “ailenizi koruyun..” İki, “çocuğunuzdan sorumlusunuz?”..
***
İşte bu ayet ve hadis içeriğiyle hazırlanan öğrenci velilerine yönelik davetiye, Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi Yönetimine dert olmuş!.. Nasıl olur da, “İslami vurguların” yer aldığı, bir davetiye hazırlanır, diye kerameti kendinden menkul şekilde, hüküm veriyor, racon kesip, hesap soruyorlar!!.. Yoruma bir bakar mısınız.. Diyorlar ki; “son yıllarda idari kadro ve yöneticiler ve toplumun muhafazakarlaşmasıyla bu tarz uygulamalara rastlamaktayız..” Yani İslam ülkesinde, islam hassasiyeti niye yükselmiş?!
***
Hele ki, “bilimsel ve laiklik” kavramı üzerinden getirilen karşı duruşluk var ya!.. Her şeye mellem!.. Neymiş; “bilimsel, laik ve evrensel değerlerle eğitim veren okullarda dini motifler kabul edilemezmiş?..” Ya bir de, Diyarbakır’da “ermenilerin çoğunlukta” yaşadığı, algısını üreten, o cümle!.. ”Diyarbakır, Ermenilerin de yoğun yaşadığı bir şehirken, halen de gayrimüslim öğrenciler var. Anayasada din, inanç özgürlüğü var. Bu uygulamayla bu özgürlüğün de aşıldığı görülüyor. Dini İslam olmayan öğrencilerin din özgürlüğü sınırlarını taşıdığını söyleyebiliriz..”
***
Denir ya vay da vay!.. Sanki, “farklı inançlar” baskı altına alınmış.. Sanki inançlarını yaşamalarına “yasak” getirilmiş?.. Sanki, O çocuklar, bir dönem onların üniversite kapıları önünde eli toplu öğretim üyeleriyle işbirliği içinde “laikliklerini ve bilimselliklerini(!)” koruma adına “ikna odaları” kurulmuş.. Sanki, başörtülerini açma baskısı yaptıkları gibi, şimdi de “eli sopalı” öğretmenler, “dinlerini değiştirmesi” için çocuklara baskı yapılıyormuş?..
***
Neyse, mevzuya çok şey söylenir de!.. Biz yine de, kısa keselim.. Ve biliyoruz ki, bu zihniyetin temelinde yatan; “ateizmdir?”… İslam düşmanlığı, günümüzde sistematik şekilde yeniden üretilen formlarıyla sürekli karşı karşıya kalınan ve giderek küresel bir sorun halini almaktadır!!!.
***
Camilerde hutbe veren hatiplerin, vaaz eden vaizlerin hutbe ve vaazlarını jurnallemek için siperde bekleyenlerin İbrahim (as)’i yakmaya çalışan Nemrud’a odun taşıyanların hızla türeyip, söz sahibi olmaları.. Sistemin de, “bel çıkıp”, sahiplenerek, laiklik adıyla “dokunulmaz libas” oluşturması!…
***
Çünkü bunlar Demokrasiyi din edinmiş, laikliğe iman etmişlerdi.. Ve tek dertleri var.. O da İslam düşmanlığı!.. Özgürlükçü ve eşitlikçi değiller.. Tamamen dertleri İslâm iledir… İslâm’ı hayatın taşrasında tutmaya çalışmaktadırlar… İslamiyeti “kul ile allah” arasında tutuyorlar.. Allah’ın hükmü ve hâkimiyeti geçerli olmasın diye gayret gösteriyorlar. Hülasa, ülkemizde dininden, imanından, şeâir-i İslâmiyye’den dolayı saldırıya uğrayan, hakarete uğrayan Müslümanın ırkına, rengine, mezhebine, meşrebine bakmaksızın sahiplenip savunmak, bizim için bir iman borcudur.
***
Vakıa’ya tepki gösteren Eğitim Bir Sen de, gerekli yanıtı vermiş.. Demiş ki; ”Sakız misali ağızlarından bilimsel ve laik eğitim” lafı düşmeyen çevrelerin, Diyarbakır’ı Ermenilerin yoğun yaşadığı bir şehir olarak tarif etmeleri, cahilliklerini ifşa ediyor. Kendilerini komik duruma düşürüyor, içinde yaşadıkları şehre ne kadar yabancı olduklarını açık ediyor..”
***
Batıya ve batıla odaklı, anlayışların “libası laiklik” olsa da, özünde yatan “taklitçiliktir?”.. İşte bunlara karşı da, Yüce Allah insanoğlunu uyarıyor.. Ve diyor ki; “Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.” (Âl-i İmran Suresi/100)
***
PARTİSİNİN ADI NEYDİ?!…
Mustafa Sarıgül!.. Eski olsa da, siyasette yeni bir figür ve soluk olma gayretinde!!.. Seyri, çağ atlatıcı mübarek!.. Tabi diğer siyasilerin stratejisini beğenmiyor.. O ayrı bir yönde.. Miting düzenleyip konferans vermek, yok defterinde!!.. O meseleyi “Tiktok” üzerinden, bitirmeye çalışıyor..
***
Boş durmuyor.. İl il geziyor.. Bi başına ama!.. Esnaf ziyaretlerine önem veriyor.. Çarşı-pazar, manav, bakkal, alış-veriş yapıyor.. Lokantada yemek yiyor.. Porsiyon hesabı ve fiyatlarını kıyaslayarak, dün neydi bugün ateş pahası diyerek, not düşüyor!!.. Kadayıf, baklava. Peynir, ekmek kaç gramla fiyat ne kadar sorgulatıyor..
***
Dikkat çekici olan da; “marketlerden” uzak duruyor.. Nedenini de, buralardaki ürünlerin GDO’lu olduğunu söylüyor.. Onun için her şeyin organik olması gerekiyor!..Ve her ortamı videoya alıp paylaşıyor!.. Kimi zaman da, alın size bir manzara diyor tipik bir Levent Kırca skeci!..
***
Öyle siyasi rakipleri gibi, onbinlarca lira ödeyip, otel odalarında çekilmiş videoları, “tiktoka” servis etmiyor… İşin ucuzunda!.. Biliyor bulunduğu alan; “ergen çağdakiler..” Yaşı büyük olsa da; uyduruyor kendini!…
***
Ha bir de, araya; ajitasyon replikleri de sıkıştırıyor.. “Yoksulluk ve yoksulların” namı hesabına; “çekilmez bu hayat” diye de, slogan ekliyor.. Fon müziğiyle.. Yani "z" kuşağını kaptı kapacak!.. Bu alanın, milyonlarca seçmeni var…
***
İyi de gitmiyor değil.. Tutturdu gibi.. Az kaldı; “tiktokun tarihsel fenomeni” olmaya…Baksanıza, 700-800 bin civarında, takipçi yakalamış!.. Neden tiktok diye sormuşlar.. Dediği şu, instagram ve twitter pek etkili değilmiş; “tiktok” iyiymiş!…
***
Ama diyeceksiniz ki,. Barajı geçmesi için, illa ki yüzde 7 oy alması lazım.. Görünürde bu oran yok.. Ki, mevcudiyet içerisinde ‘ne ittifakı var, ne de oturduğu masası var!?”.. Tek argümanı, “tiktok..” Sahi ya; partisinin adı neydi?!
***
GÜNÜN SÖZÜ
Yapılacak yığınla hata varken, biz hep aynı hatayı tekrar tekrar neden yapar dururuz…