“REKTÖRLÜK SEÇİMİ” RÜZGARI!..

Son günlerde sıkça, duyduğum ve muhatap olduğum rüzgarlı bir soru?… Dicle Üniversitesi’nin yeni rektörü kim olur, ya da kim veyahut kimler adaydır diye?.. Malum, Rektör Prof. Dr. Mehmet Karakoç’un görev süresi doluyor.. 4 yıl ne de çabuk gelip geçti, iyisiyle, kötüsüyle denir ya?!..

***

İşte bu noktadan hareketle, soru gündemleşiyor?!.. Ki, soruya bir de ekleme var?. O da, Karakoç ikinci dönem için, aday olacak mı?.. Doğrusu görünen ve son günlerde, 4 yıl içerisinde hiç icra edilmediği kadar bir dizi akademik faaliyetlerin son haftalara sıkıştırılması, soruya yanıt vermiyor değil?.. Ben de adayım diyor

***

Üniversitenin akademik kulislerinde, konuşulan, tartışılan, dedikodusu yapılan, pozitif ve negatif yönlü yüksek dozajlı, gündemleştirilen, bir dizi isim ve de hadiseler söz konusu!.  Üniversite camiası hareketli diyebiliriz bu yönde?.. Çok da kulislere odaklanmak istemiyorum.. Buradan isim vermek, onlar üzerinden fikri beyan geliştirmek erken!… Ki saf tutma olur?..

***

Kaldı ki, kim veya kimler aday, ya da değil, Rektör Karakoç ikinci dönem için, niyetinin ölçüsü nedir?.. Üniversite camiasında farklı bir bloklaşma olur mu olmaz mı?.. Tüm bunlar önümüzdeki zaman dilimi içerisinde, netlik kazanacağı gibi, sorular da yanıt bulursa, belki o zaman bu minvalde edecek kelamımız olabilir, ya da seyirci kalır, izleriz?..

***

Ben, salt bu dönem için ifade etmiyorum!.. Son çeyrek asırlık zaman dilimi içerisinde, köklü bir yapıya sahip olan Dicle Üniversitesi vahimin de ötesinde, büyük bir iç bölünme, parçalanma, kategorize edilişle, siyasi ve ideolojik kutuplaşmalarla ruhen ve bedenen bitap düştü, düşürüldü, düşürülmeye çalışılan zamanlar geçirdi.. Sürekli iç hizipleşme yaşana duruldu…

***

Öyle ki, gelen gidenle, giden gelenle uğraşıp durdu.. Ki, hal-i hazırdaki mevcut tablo da, bunu, kimi hadiselerle, kimi organizasyonlarla bize okutmuyor değil?.. Yapılan analizler, kulislerin aktardıkları, kapalı kapılar ardında icra edilen hesaplar da ekstrası!.. Çok denklemli bir durum.. Bir türlü üniversite işleyişinde, oturmuş, işlem gören bir sistem geliştirilmedi?.. Vizyonunu genişleten, akademik alanda kendinden söz ettiren olma yolunda özgürleşemedi?..

***

Dile kolay, bünyesinden kocaman 4 Üniversite çıkardı!.. Batman, Mardin, Şırnak ve Siirt.. Ne hazindir ki, bu illerdeki kendi fakültelerinin Üniversite olma döneminde bile, kurucu üniversite dahi, olamadı, olmaya yönelik bir gayret de sarf edilmedi?.. O dönemde çok yazdım, söylenip, durdum.? Ki kimileri, gönül koydu, kimileri tepki verdi.. Ama, hakikat gizlenemez diyerek, taviz vermedim!..

***

Bugün bakıyor ve görüyorum ki, Dicle’nin bağrından çıkan Üniversitelerin bazıları boynuz kulağı geçti misali, her platformda kendilerinden söz ediyorlar!.. Gerek akademik, gerekse de bilimsel çalışmalarda, ileride oldukları gibi, yılların sirayetiyle öğrenci sayısı açısından da Dicle’yi geçer hale geldiler?… En önemlisi de, sağlık alanındaki yapılaşma ve donanım!..

***

Kuruluş tarihi itibariyle, yarım asrı tamamlayan ve bir yıl da eklemesi olan Dicle Üniversitesi, 51’inci yılını tamamlıyor.. Bugün bile, ülke genelindeki üniversiteler arasındaki başarı verilerine dair istatistiklere baktığınızda, dünün sirayetiyle eldeki verilere üzülmemek, hayıflanmamak elde değil..  Bu üniversite ve bu kent bu duruma layık mı dedirtiyor?.. İşte hastanelerin hali ve binaların kullanılmaz durumu?!..

***

Düşünün Türkiye başarı sıralamasında 80’inci sıralarda turlayıp duruyor? Ki ardında, Burdur ve Adıyaman gelmekte.. Komşu il, Elazığ.. Akademik ve bilimsel başarıda, Dicle Üniversitesini fersah fersah geride bırakarak, 20’inci sıralarda tur atıyor.. Bu başarı, öğrenci sayısı, yayın kalitesi, araştırma ortamı gibi bir çok kriterle ilişkilidir.. Denir ya, Dicle’den, Diyarbakır’dan ne fazlası var ki bu kentlerin ve üniversitelerin?.. Potansiyel açıdan eksiği var, fazlası yok!?. 

***

Kaldı ki, üniversiteler özellikle ilk etapta bulundukları şehrin, akabinde, bölgenin ve sonrasında, ülkenin önemli inovatif merkezleri olduğunu düşünürsek, ne bu hal? Gel gör ki, yukarıda kısmi olarak aktardığım Dicle Üniversitesi’nin gelip-giden yönetimlerinin ekseriyeti, sürekli gerileme dönemi yaşatmışlardır?.. Ya da, yaşatılmasına vesile olmuşlardır?…

***

Sadece ve sadece mevcut durumlarını ve konumlarını korumak adına, algılar üretmişlerdir.. Dostlar alışverişte görsün misali, özellikle de kritik zamanlarda aktivitelere meyil edici olmaları da bunu doğrulamaktadır ve de göstergesidir.? Ki o da, sadra şifa verici olmadığı gibi, gören, duyan, işiten de bu ne ya, yeni mi akılları başına geldi dedirtir cinsten gelişmekte!?..

***

İşin bir de akçeli yönü var ki, o durum mazallah!.. 27 bin dönümlük bir kampüse sahip olan, Üniversitenin bugünkü arazi yapısına baktığınızda yılların zafiyeti ve keyfiyetiyle lüks villaların, lüks çok katlı binaların, inşa edildiği, arazilerinin peşkeş çekildiği, bir verip, yüz alanların çiftliğine döndüğünü görüyoruz?!..

***

Lojman adına yapılan konutların, villaların ömrü, bir yıl bile sürmedi!.. Tahsis edilen akademik kadrolar!.. Yönetime getirilen eş, dost, akraba!.. Ve ihalelerin, peşkeşi!.? Velhasılı kelam, Dicle'nin öbür yakası, Diyarbakır’la entegre olmadığı gibi, sağlıksızlık girdabı içerisinde sürekli, olumsuzluklarla anılan oldu…

***

Tabi olumlu gelişmeler de, iyi işler yapanlar da olmadı değil, oldu!.. Bugün bile, Üniversitenin isminden söz edilince, bir itibar güven gelişiyorsa, burada iyi niyetlilerin katkısı, samimiyeti çoktur.. Onları gözardı edemeyiz, haklarını da yiyemeyiz..  Ki kim hayırlı, kim şerli biliniyor?

***

Ama üniversitenin hep kısır çekişmenin arenasına mahkum edildiği gerçeğini gözardı edemeyiz!.. Tabi bunları aktarmam, mevcut yönetimin bilaistisna hepsinin müsebbibi olduğunu söylemek ve göstermek, değil… Geçmişten günümüze gelen durumun, bir ölçüde analizidir, benim ifade ettiklerim.. Ki, herkes de hemfikir.. Sanmıyorum ki itiraz eden olsun..

***

Ne diyelim!… Ümit edilen ve beklenti odur ki, vizyonu geniş, kapsayıcı, her türlü fikre, düşünceye, açık, üniversitenin köklü kimliğine kavuşmasını hedefleyen, geleceğe güven verici, bir yönetim ve isimle, üniversite, dirilişe geçer!…Bitap düşme halinden kurtulur?.. Şehirle bütünleşerek, marka bir üniversite kimliğini alır?…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Yönetimi paylaşımcı ve katılımcı olmayan hiç bir sistem, üretici olamaz!..