-“SİZ DEKONTU ATIN BANA”-!

Neyin dekontu? Kim kime attı gibi sorulara hemen girmeyin?… Önce mevzuya muttali olalım. Hadise şu; Geçtiğimiz hafta, sosyal medya üzerinden Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu’na, Bismil’de bir öğrenci velisi şikayet içerikli paylaşımda bulundu..

***

Paylaşımında diyor ki; “Sayın Valim, Bismil ilçesinde devletin okulunda 5400 lira kayıt parası alınıyor? Var mı bundan haberiniz? DM’den yazarsanız, dekontu atarız size” Bu serzenişe Vali Zorluoğlu sessiz kalmadı ve anında karşılık verdi.

***

Muhataba dedi ki; “Siz atın bana dekontunu DM’den” Söz konusu o öğrenci velisi, dekontu attı mı, atmadı mı bilmiyorum! Ama bildiğim şu ki, Vali Zorluoğlu tavizsiz şekilde İl Milli Eğitim Müdürü’nü uyararak; olayı soruşturun talimatı verdiği…

***

Doğrusu, öğrenci velilerinden kayıt ücreti alındığı yönünde yoğun şikayetler almıyor değilim. Alıyorum… Özellikle elit semtlerdeki okullardan gelen şikâyetler daha bir çok! Tabi arayanların ekseriyeti ortaya bir delil, belge, banka dekontu koymuyorlar. Sadece banka hesap numarası var.

***

Şikâyetlerin son cümlesi de; gazetecisiniz, siz bir araştırınla kalınıyor! Önceki gün bir veliyle, verin belgeyi biz yazalım noktasında tartışır olduk! Ortaya koyduğu gerekçeleri irdeleyip sorguladığınızda, çekingen kalışında haksız da değil der oluyorsunuz..

***

Çünkü diyor ki; “ben kayıt ücreti alındığına dair, ismimi, dekontu ya da alıntı belgesini gösterirsem, hem kendim, hem oğlum, hedef haline geliriz. Okulu bize zindan ederler. Bunu müfettişler, bankalardaki hesap hareketlilikleriyle ortaya çıkarabilirler”

***

Söz okul kayıt ücretlerinden açılmışken, Öğrenci servisleriyle alakalı da, hiç hoş olmayan, ilişki ağlarından söz ediliyor! Bu kulvarda tekelleşen servis şirketleri ile okul idarecileri arasında rant, işbirliği kulisleri dolaşıyor! Tabi ne kadar gerçek, ne kadar afakî bilmiyorum!

***

Ancak ateş olmayan yerden duman çıkmaz hakikatiyle İl Milli Eğitim Müdürü Murat Küçükali’nin, bu kulvarda, ciddi ve tavizsiz bir soruşturma, sorgulama ve takibat mekanizmasını işletmesi gerektiği, çağrısıyla, Velilerimizi kimse söğüşlemesin diyorum!

***

SİZ YAZMIŞTINIZ!

Bu fotoğraf dün bir okurdan bana geldi! Okur bir de not düşmüş. Tabi ki, fikri takibini de konuşturarak. Yani müdavim bir okur olduğunu bildirdi… 5 Ağustos’ta Bu kavşağa dikkat başlığıyla kaleme aldığım yazıyı hatırlatarak; buyurun Seyrantepe kavşağına bakın, gün kazasız geçmiyor. İlgili ve yetkililer nerede!

***

Yazının muhtevası, arşivde bulunuyor. İsteyen bakıp okuyabilir. Biz bir kez daha okurun gönderdiği resmin sorunun delili noktasında, sorumlu makamlara çağrımızı yenilemeyelim. Şehrin trafik akışında kalbi konumunda olan, Seyrantepe kavşağına, bir meyil gösterip, çözüm üretin! Çünkü buranın gerek ışık süresi, gerekse kavşak ve dönemeçler tamamen çile yaratıcı, uygunluk arzı düşük!

***

DEYİN HELE YAKIŞTI MI?

Bana göre, hiç ama hiç yakışmadı! Ayıp ve yazıklar olsunun da, ötesinde bir gerileme evresini yaşadık sportif alanda! Dünkü yazımın sonunda bir iki satırla, mevzuya dair fikri beyanda bulunmuştum. Paris’teki Olimpiyat Oyunlarından, hezimetle döndük diye!

***

Sadece ve sadece, 8 sporcumuz, bronz ve gümüş madalya almış!.. Onları tebrik ederim. Lakin, Altın madalya alan tek bir takım ve sporcumuz yok! Yani, sıfır çektik, Altın madalya almada! 84 Ülke arasında ise, Türkiye olarak, 64’üncü sırada yer aldık! Hani bir söz vardır, “gel de isyan etme, gelde söylenip, durma…”

***

Maalesef, öyle!.. Dün yazılı ve görsel medyanın bir çok haber, yorum ve köşe bültenlerinde sanki yüksek dozajlı bir başarı elde edilmiş gibi, yaldızlı ifadelere şahit oldum.. Sporcularımız, takımlarımız, Paris’i, Fransa’yı fetih etmişçesine böbürlenme, gayretiyle sayfalar dizayn etilmiş! Ne tezat bir durum!

***

Dile kolay! Milli ve ata sporumuz olan, güreşte bile, sırtımız yerden kalkmamış?. Sıfır çektik. Bu da demek oluyor ki, güreş artık milli sporumuz olmaktan çıkıyor.. Ki Voleybolda da, 4’üncü olduk! Der demez, onca spor tesisi varken! Yüzlerce gençlik merkezleri inşa edilirken. Binlerce spor kulübümüz bulunurken. Altyapı, üst yapıda Avrupayı sollamakla övünülürken!

***

Nüfus, lisanslı sporcu ve genç bir millete sahip iken!.. Olimpiyatlardan, alınacak sonucun karşılığı bu mu olmalıydı?.. 1984’ten buyana, en zayıf, başarısız, başları öne eğdiren bir yaz olimpiyatını geçirdik! 

***

Ne diyor Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak. "Biz, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak spor federasyonlarımıza en üst düzey imkanları sunduk. Sağladığımız bu imkânlar, dünyanın pek çok ülkesinde yok. Bunu sadece biz değil uluslararası tüm spor kamuoyu söylüyor. Buna rağmen; bu imkânları doğru ve verimli kullanamayan federasyonlar, bunun hesabını verecektir"

***

Bakalım, bu hezimetten kim nasıl dersler çıkaracak, fatura kime kesilecek, bedeli kim verecek?. Onu hep birlikte göreceğiz!..

***

Gelelim, işin bir de uğurlu ve uğursuz tartışmasına!.. Malum File sultanlarının Paristeki maçına, CHP muhalefet kanadı olarak, liderler ölçeğinde tam kadro, katılım gösterdi!.. Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel!.. Eşleri ve aveneleriyle, özel uçakla gittiler!?.

***

Paylaşımlara vakıf oldunuz!.. Tatil manzaralı, kareler!.. Eyfel külesinden mi, Paris sokaklarından mı, tribünlerden çoşkulu, resimler mi?.. Voleybolcu kızların maçını izlemek, adına!.. Paylaşımlarındaki şu ifade; uğurlu geldik?…Tabi o meşhur sloganı da esirgememişler, aramızda kalsın..

***

Uğurlu gelip, gelmediklerine siz iki kelam edin!.. Hatırlatma yapayım.. Kızlardan altın madalya almadık.. 4’üncü oldular.. Ki bu da son 40 yılın en başarısız, Olimpiyatları oldu!.. Bir de, iktidar ile muhalefetin sevinç, çoşkuya dair, çekişmesi de oldu!… Muhalefet burda, iktidar nerde?.. İktidar burda, muhalefet nerde, tribün tezahüratları!..

***

Netice itibariyle; Olimpiyatlarda hiçbir şekilde uğurlu bir hal-i durum yaşanmadı.. Yaşanan hep uğursuzluk oldu..

***

İKİ MEVZU!

BİR, CHP’nin en büyük açmazı ve çıkmazı, vizyon ve misyon kulvarında, dar kalıplı, tekçi çıkar anlayışı! Hiç bir şekilde, misyon noktasında üstlendiği siyasi sorumluluğu bir dava olarak görmüyor!.. Görme gibi bir gayesi de yok! Sadece ve sadece, CHP’nin siyasi kimliğini kendisine, makam ve mevki, kariyer basamağı, kirikosu olarak görüyor!

***

İKİ, Ankara’nın siyasi kulislerinde, AK Parti’ye önümüzdeki bir kaç gün içerisinde, “toplu katılımlar” olacak. Ve bu katılım topluluğu içerisinde, Gelecek Partisi de bulunuyor. Ki, Partinin önemli isimleri AK Partiye bir katılım olacaksa bu Ahmet Davutoğlu ile birlikte olacak mış? İşin doğruluk noktası nedir bilmiyorum! Her yönüyle teyide muhtaç lakin AK Parti, özellikle Erdoğan’ın rıza-i düşüncesi nedir? Asıl sorulması gereken; bu? Sizce, ne düşünür?

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Özgür anlayışın, fikrine değer katıyorsa, saygıyı hak eden olursun?