ANORMALLİKTEN, NORMALLEŞMEYE Mİ?

Önce, bir netleşelim!.. Ki, şeffaflık şart... Akabinde samimiyet karinesi içerisinde, mevzularımızı mütalaa edelim!.. Normalleşme deyip duruyoruz!… Siyasetin tepe kadrosu; oturup konuştular!.. Birbirlerini dinlediler.. Herkes kendi peştamallındakini döktü.. Bu kadar, söylenme yeter demek gerekmez mi?!…

***

Hani, çok da, cilalayıp, şişirmek işin tadını kaçırmaz mı?. Gidişat da onu göstermiyor değil?.. Neyse!… Önem arz edici olan; ahali nezdinde ve günlük yaşam kulvarında, normalleşme, yumuşama var mı yok mu?.. Bir sirayet söz konusu oldu mu, olmadı mı?. Ya da, hizipleşmeyi, kutuplaşmayı, gerilimi dindirme adına, bir yol haritası var mı?.

***

Ne yazık ki yok!.. Ne var, farklı istikameti körükleyen, iş ve işlem var.. O da ciddi bir arıza-i durumun vaki olduğunu gösteriyor!.. Şöyle ki!… Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel bazlı inanç ve ideolojik farklılıklar, toplumsal uyum yönünde vahim derecede, zıtlar hanesinde, kendini idame ediyor!..

***

Toplumsal bir normalleşme, uyumluluk yok, anormallik körüklemektedir.. Yoksa, günlük yaşam seyrinde normalleşmeyi zehirleyen, anormallikler”, vaki olur muydu?…Yok.. Onun için, ivedilikle siyasi partilerin liderlerinden daha çok, ahali nezdinde anormalliklerin, anormallerin normalleşmesi gerekmektedir. Uyumlu olalım!

***

Şimdi.. Başörtülü kadını halk otobüsünün içerisinde, görüp saldırandan!!.. Başındaki eşarbını, tülbentini, türbanını, başörtüsünü, ya da giydiği çarşafı, çekip, çekiştiren, üstünden almak isteyenden!.. Hakaretler yağdırıp, burası laik ülkedir, size yer yok diyenden!.. Sahi, bu anormaller ve anormolliklerden, nasıl normalleşme beklenebilir?..

***

Dilinden ve kimliğinden dolayı, ırkçı ve şoven, tekçi, kutuplaştıran siyasi söyleme sahip, iticiliklerini her platforma zehir akıtanlardan!!.. Engelli bir vatandaşın sokaktaki yürüyüşüne karşı gösterilen hazımsızlığın zırtosundan!!.. Beri yanda, oluşan suç örgütlerinin, vesayet üreticiliklerine himaye edici kesilenlerden!!…

***

Öğrencisini dışlayan, okul yönetiminden, öğretmenine saygısızlık gösterip, onu düşman belleyen öğrenciden!.. Ya da, yaşama dair kriterlerdeki, cehalet anlayışı savunandan!!.. Halk deyimiyle, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkanın anormalliklerini kim nasıl giderip, çözüm üretebilecek!..

***

Yani demem o ki, siyaseti bırakalım!.. Toplumsal anormalliklerimize bakalım.. Kendimizi, sokağımızı, mahallemizi, şehrimizi, bölgemizi ve tabi ki ülkemizi, konuşalım!.. Evet normalleşelim, uyum sağlayalım, uzlaşalım, peki bunu neyle mi, yapacağız!.. Anormal ülkenin hal-i vaziyetiyle mi?.. Hakikatlere ırak kalamayız!?.

***

CAMİLER CIVIL CIVIL OLSUN!

Bu yazıyı, dün kaleme alacaktım!.. Lakin çiftçilerin hububat alım fiyatlarına dair, isyanı ve feryadı cevaz vermediği için ötelendi?..  Neyse, bugün mevzuyu mütalaa edelim!.. Önce, şu gazetenin birinci sayfasındaki haber başlığına bakalım.. Ne yazıyor, iri puntolu haberde!!!?.. “Bunu da yaptılar: Camide Palyaçolu kültür şenliği..”

***

Peki, yapılan ne?..  İki Bakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı’yla işbirliği yapmış.. Protokol imzalamışlar.. Kültür Şenliği adıyla, Camilerde yıl sonu etkinlikleri, tertiplemişler!.. Ve bu etkinliklerde, sportif faaliyetlerin yanısıra bir de, palyaço gösterisi düzenlenmiş!…

***

İyi de ne var bunda diyeceksiniz?!.. İtirazınız ne diye de sorarsanız!?.. Ve de; Camiler çocuklara açılmasın mı?. Cıvıl cıvıl sesleri, camilerde çınlamasın mı?.. Neşeli, bir ortam oluşmasın mı?.. Gibi, nice sorular sorulur?.. Ve akabinde o kocaman soru.. 

***

Yoksa evet yoksa, laiklik kisvesi altında, onun inanç değerlerine, kültürüne, medeniyetine ve tarihine koyduğunuz prangaları, camilere  vurmak mı?…Aynen de öyle.? Aksi takdirde, Sözcü üstlendiği misyonla, neden karşı duruş sergileyip, camideki cıvıl cıvıl etkinliği, hoş ortamı manşete taşıyıp, tepki gösterirdi?..

***

Meramı bilmeyen değiliz.. Ve diyorum ki, O camileri şenlendiren, çocukları camilerde coşku seliyle, neşelendiren, ortamı güzelleştirip, Allah’ın evini sonsuz derecede, yarının büyüklerine, terbiye, adap, eğitim, öğretim, ilim ve bilim hazinesiyle bütünleştirenlere, Allah razı olsun!…

***

Her kimin katkısı ve emeği varsa!.. Çocukların camiyle kaynaşmasını sağlayıp, kendi aralarında kıymetli bağı kurduran, sevgi muhabbetiyle, birbirlerine kenetlenmeyi, gülmeyi, neşelenmeyi, coşmayı, harikalar diyarında, bütünleştirebilenleri, takdirle selamlıyorum!.. Ellerinize, akıllarınıza sağlık!..

***

Diyorum ki, hazır laiklik adı altında din düşmanlarını çatlatan bir proje ikmale gelmişken!.. Bunu daha bir yaygınlaştırıp, sürdürme adına, ülkenin tüm coğrafyasına, camilerine, Kur’an Kurslarına yayalım!.. Camilerde yükselen ezan sesinin yanısıra, çocukların sesleriyle de çınlansın!…

***

ZENGİNLİĞİN ZARAFETİ!

Ali Koç.. Ve Aziz Yıldırım.. Ezeli, bir fenerbahçeli olarak.. Ki Yıldırım, hemşehrimiz olmasının da ayrı bir, ölçüyle!.. Lakin, iki zat-ın, önceki günkü canlı yayında ortaya koydukları, tavır, söylem ve ifadeler; hiç ama hiç hoş değildi?!

***

Tepeden aşağı facia bir ortam!.. Özellikle ve özellikle program sunucusuna karşı, milim bile içermeyen saygı!.. Yani saygısızlık.. Pek tabi ki ekranlarının başında, milyonlarca izleyiciyi, ülke insanını gözardı etme halleri!.. Hepsi, fecaat!

***

Yekün şekilde, zerafetten ırak!.. Şımarıklığın, nobranlığın, küstahlığın, kabalığın, beğenmişliğin, dibinde, yuvarlanıp kaldılar?!.. Kibirleri, ülke insanının gözü önünde böyle olanların, birey karşısında nasıl bir ruh halleri var, akla ziyan!.?..

***

Neyse!.. Ecdat boşuna söylemiş değil.. Kibir dünyanın en büyük hastalığıdır diye.. Tabi bir de; kendini yüksek görme hırs ve şehvet hanesinde yürüyenin, soğan gibi koktuğunu söylemek!.. Koç ve Yıldırım işte böyle, koktular!…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Zenginlikle kibirlenmek, küstahlığın ve cehaletin ta kendisidir!