BASKIN SEÇİM Mİ?!…

Yine mi ya!.. Be arkadaş, bıkmadınız mı, “erken seçim ve baskın seçim” teranesiyle fal bakıp, zihinleri meşgul etmeye!!!. Bıktık ya, sizin bu halinize.. Ahaliye de gına getirdiniz!?.. İki yıldır aynı sakızı çiğneyip duruyorsunuz ey muhalefet!.. Kokmadı mı, çürümedi mi bu ağızınızdan düşürmediğiniz o sakızı!..

***

Sakız çiğnemekten vazgeçmiyorsanız bari arada bir değiştirin, çevresel koku rahatsızlığı olmasın diye!.. Onu bile yapmıyorsunuz?.. Ki, Kemal Bey’in “kerametliğini” bir kenara bıraktık…  Herkes hemfikir.. O zat rüştünü ispatladı diyoruz!.. Ahali olarak da, kanıksadı, “siyasetteki kerametini..” Malum onunkisi; anlık siyaset artık!.. Sabah, öğlen ve akşam fasılları değişik.. Dün dündü, bugün bugün siyasetini tescillendirmiştir zat-ı muhteremleri!…

***

Ama şimdilerde bakıyoruz ki saha hakimiyeti Ali Babacan’a geçmiş gibi!.. Kendisine has; “keramet üreticiliği var”… Ne diyor zat, “2023 yılının Mart ayında baskın seçim var?”..  Baskın basanın mı yani.?! Yok daha neler değil mi?!.. Mart ile Haziran arasında; kaç ay var acaba?. Sahi Ekonomi’nin piri değil mi, iktidar olurlarsa ekonomiyi ona teslim edecekler?.. Bizde matematik biraz zayıf kendisi; bilir aradaki ay farkının kaç olduğunu!.. Babacan bey, ‘üç ay mı” var arada?..

***

Eğer ki, hesap öyle diyor ise, ki öyledir..  İyi de, “seçim Mart’ta” olsa bile, bunun neresi “baskın seçim, olur arkadaş demek gerekmez mi?”.. Ha bir de, kim kime “baskın seçim” yapacak!.. Hükümet mi?.. İktidardaki AK Parti, yok diyor.. Seçim gününde olacak deyip duruyor?!.. Ki bunu partinin tüm kurmayları demekte, dilde tüy bitti..

***

Sahi, muhalefetin de “erken seçim veya baskın seçim” gibi bir isteği var mı? Sanmıyorum… Olsa idi; hodri meydan restini çoktan çekmiş olurdu?!.. Heyt ulan heyt diye.. “Erken seçimi ya da baskın seçimi” isterdi.. O da mümkün değil… Çünkü “korkak siyasetin” icratı olamaz, pıreze sahibi değil.. Kala kala, YSK kalıyor.. Yani, YSK mı “baskın seçim” yaptıracak?.. Eee, böylesi de bir yasal mevzuat yok…

**

Bir de “baskın seçim” olmayacağını gösteren en taze emare ise YÖK’ün “sınav” takvimi oldu.. Malum açıkladı, seçime denk geliyor diye, hemen, apar-topar geri çekti. Peki, nerden çıkıyor o zaman; “baskın seçim” kerameti!.. İki yıldır diyoruz ya, yetmedi mi bu yalanlarınız diye?.. Üç maymun kodlu, bakıyorlar olup bitenlere, söylediklerine!…

***

Zaten, kimse de “attığı yalanı” üstlenmiyor artık?!.. Yüz noktasında, atılan yalanlar hanesinden dolayı, özür dileme erdemliğini gösteren de ne yok? Vaki mi siyasette özür mekanizmasındaki erdemli duruşu ortaya koyan.. Yok…. Eee duayenimiz boşuna söylemiyor “çağ, iki yüzlü siyasete prim verici haldedir!?” diye.. Ne kadar da haklıymış bu söylediklerinde?..

***

Bay Babacan oturduğu masaya bir baksa!.. Kimin ne keramette olduğunu daha açık şekilde, hisseder!.. Bakmıyor.. O masa kurulalı kaç ay oldu.. Ki seçime de altı ay kaldı.. Ama hala masanın etrafında oturanlar, “siyasi patinaj” yapıyorlar.. Ki eskiden, masada kim oturuyor, ne yeniliyordu, içiliyordu, çatal, bıçak, kaşık modelleri biliniyordu.. Biz de, üzerinden laf edebiliyorduk. Şimdilerde o da yok.. Her şey “kapalı kapılar” ardında, bir de “ziyaret turu, kapıda karşıla içeride görüntü yok..”

***

Sanırım, masa artık alerji üretiyor!!!.. Vahim bir uyuzluk var.. İşte bu uyuzluk ve alerjik durumdan olsa gerek; “yan yana görüntü” vermek istemiyorlar.. İki aydır böyleler!.. Ya bulaşırsa… Ne Kemal bey ne de Meral Hanım bir araya gelmiyor!… Zıt kutuplarda seyrediyorlar.. Sadece, ekran ekran, mikrofon mikrofon, ya da söyleşiler, ısmarlama köşe yazılarıyla; birbirlerine “laf” yetiştiriyorlar.. Kimi iğneli, kimi çuvaldızlı, birbirlerine batırıp, çıkarıyorlar lafları…

***

İşte bu hali durumu, masa “dağıldı, dağılacak” HDP bu işin neresinde olacak, kim kime neyi vaat edecek gibisinden, konuşup durduk, duruyoruz!!.. Tabi, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve liderlerin ekseninde; “reis adayı” kim olacak diyerek, mevcut duruma “sos” edilip, duruldu bugüne gelindi… Ama hiçbir sonuç çıkmadı!.? İşin tuzu biberi, Kaftancıoğlu ile İmamoğlu’nun “hakaret” hesabı..

***

Ne HDP sorunu çözüldü?!.. Ne partilerin “ittifak” edişi kesinleşti, ne de, “reisi” belirleyemediler.. Yani dönme dolap misali; dön dön aynı şeyi oku, konuş.. Şimdi, herşey kilitlenmiş faziyette, felç bir durum var gibime geliyor!.. “Bu saatten sonra bu masa dağılır” sözü edilmeye başlandı şimdi zihinlerde!!!…

***

Yahu, seçime altı ay kaldı!.. Kaldı ki, Babacan’ın kerametine göre, “üç ay..” Yani, “Baskın seçim”  geliyor.. Her şey bu kadar, size “aleni” ise, nedir sizin bu “verimsizlik haliniz?.”..  Baksanıza iktidardaki partiye; her toplantısı, etkinliği “seçim mitingi” havasında esip gürlüyor…

***

Şarkılarını, müziğini, miting programlarını, kampanyaların içeriğini, verilecek sözler, vaatler, yeni hedefler.. Yüzyıl vizyonu gibi; organizasyonları tertipleyip, duruyor; “seçmenin gönlüne?”.. Kısacası seçim startını aylar önce verdi iktidar!…

***

Ama, iktidara talibim diye yola çıkan siz altılı masanın kodamanları hala, yazılacak metinlerin kaç punto olacağına ilişkin tartışmanın güdümündeler…

***

Dün, Anayasa Değişikliğine dair “şimdi demokrasi zamanı” diye bir organizasyon yaptılar.. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dair; Yeni Anayasa taslağını paylaştılar..  Türkiye’nin demokratikleşmesi, bu minvalde ivme kazanması, farklı partilerin mutabakata varması, büyük bir kazanımdır.. Ama önce mevcut “sisteme göre” seçimi kazanmaları gerekli!…

***

Önce seçimi kazanacaksınız..! Yani sistemi yenmeniz gerekir.. Ya Meclis’te “çoğunluğu alacaksınız”, 400 milletvekili üzeri olması gerekir.. Ya da, Cumhurbaşkanı “seçimini kazanacaksınız?”.. Ki bu ışık da zor görünüyor, hali durumunuzla.. Sizinkisi, nafile turlarının ötesine gitmiyor.. Ne diyorlar; “sen önce bu hendeği bir atla sonrasına allah kerim?”. Neyse; zaten ahali  ve seçmen de “sizlerden umudunu” kesmiş olacak ki, son günlerdeki anketler bunu ifade ediyor..  Ak Parti oyları yükselişte diye!…

***

Kaldı ki, Dünya siyasetini de Erdoğan kendi himayesine alır hale geldi!.. Muhalefet “masa turunda” O ise, dünya liderleriyle yeniden, “dostluk kurma” turunda.. İşte, Mısır, işte İsrail ve sırada Suriye’nin Esed’i var.. Uluslararası anlaşmalar da ayrı.. Rusya-Ukrayna savaşındaki “dünya dengesi”..

***

TAHİR ELÇİ..

Dün, katledilişinin sene-i devriyesiydi.. 7 yıl oldu; “karanlık kurşunlara” kurban verileli, Tahir Elçi.. Evet, Tarihi Sur ilçesi, Dörtayaklı Minare’nin ayaklarının dibinde; vuruldu.. Hendek ve Barikat terörünün yaşandığı evrede; “barışın sesini yükseltmek üzere” oradaydı..

***

Teröre ve şiddete karşı duruşla; “minarenin ayaklarına isabet eden kurşunları göstererek, bunu haykırdı.. İşte o esnada; “karanlıktan beslenenler” yükselen sesten korktukları için, namluyu ona çevirdiler.. Tek kurşunla vurdular.. Hem de onlarca kişinin gözlerinin önünde, kameraların canlı çekim yaptığı esnada!…

***

Ne acı ve düşündürücüdür ki; “o kadar göze rağmen” ne bir fail, ne bir gözaltı ve tutuklama ne de “aydınlatmaya” yönelik atılan güven verici bir tahkikat!.. Her şey muamma!.. Halk deyimiyle; “göz göre göre kim vurduya gitti” denilse de gerçek ve bilinen şudur ki “o kurşun Elçi’nin bedenine saplandıysa da, özünde huzura, güvene, istikrara, barışa ve kardeşliğe oldu?”..

***

Bir kez daha Allahtan rahmet diliyoruz… Ailesine ve sevenlerine de başsağlığı!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan ne söylediğini bilmeli ve kulağı da söylediğini duymalı!…