BAYRAM NOTLARI…
Önce, Diyarbakır’dan başlayalım.. Bayram’da neler yaşadık ve de neler yaşamamız gerekir ki; yaşayamadıktan, sözü açarak, mevzuları mütala edelim… Şehir sakindi.. Trafik ve insan yoğunluğu yoktu.. Belli ki, kent ahalisi mevcut 40 dereceyi aşan sıcaklığın ve tatil süresinin 9 gün olması münasebetiyle; “soluğu dışarda” almış..
***
Çünkü, arefe günü!.. Kentin, iki güzergahı, hareketliydi.. Biri Elazığ diğeri ise, Silvan yolu.. Elazığ yönü, Hazar gölünü, Silvan yönü ise Kulp, Lice, Hani ve diğer kırsal alanların muhteşemliğine; kendini bırakmak için akın etti!.. Bir de, Diyarbakır’dan çok sayıda kişinin, bölgede sağlanan huzur ve güven ortamıyla Van bölgesine yazlık konumu almış!.. O bölgeye yönelik; trafik tıkandı.. Bunu köy ziyaretinde, gördüm ve sorguladım..
***
Her zamanki gibi; kentte bulunanlar tarihi Ulu Cami’de Bayram namazını kıldı.. Saflar eski bayramları yaşatmazsa da, hatırı sayılır kalabalık bulundu. Kent protokolü ve siyasiler yer aldı.. Mezarlıklar da kalabalıktı.. Girişlerde ikramlar, hayırsever vatandaşların “sebil meyan şerbetlerinin” tadı, ferahlatıcı oldu.. Hüzün hakimdi her yerde.. Depremde kaybedilen yüzlerce insanın; acısı.. Ancak bir eleştirim var özellikle Mardin Kapı Asri Mezarlığında sivrisinek vesayeti hakimdi..
***
Yürümek, soluk almak nerdeyse imkansızdı.. İnsanların bir eli yüzünde, diğer eli ise yelpaze misali, sinekleri kovmaya çalıştı.. Ağzınıza, gözünüze, burnunuza giriyor, ve ısırılmadık yerinizi bırakmıyor!?. Böylesi bir günde mezarlıkların önceden ilaçlanması lazım!.. Tanıyan-bilenlerin en çok tepkisini bu yönde aldım.. Bir de trafik ve park alanı yetersizliği!.. Trafik ve park izole edilebilir ama haşere ve sivrisinek, hele ki aşırı sıcakların etkisi altında kabulü zor!?.
***
Kent protokolünün bayramlaşması vardı.. İl Valiliğinin arka bahçesi mekan olarak seçilmişti.. Sakin ve sade.. Kalabalık değildi… Nedeni”9 günlük tatil fırsatı bulan, kaçtı” misali.. Bürokratlar noktasında, kimse yoktu.. Ama İl Valisi ve Genel Sekreter ile, AK Parti Milletvekilleri M. Galip Ensarioğlu, M. Sait Yaz ve Suna Kepolu Ataman tam kadro hazırdı.. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İl Teşkilatı ve İyi Parti İl Teşkilatı Başkanı Vejdin Ensarioğlu’nun da, katılımı renkli bir ortam oluşturdu..
***
Kulis derseniz!.. AK Parti bazlı gören “Ne oldu teşkilatlar değişiyor mu, kim gidiyor kim kalıyor” sorusuna muhatap oldum.. Tabi mülahaza hayli geniş olduğu için ifadelerin ortak kanısı “değişim bayram sonrası, kapsamlı olacak?”.. Bir ayrıntı dikkat çekiciydi, Partinin iki MYK üyesi, bayramlaşmada yoktu. Eski vekiller vardı ama!.. Kayyım ve Belediye başkanları da yoktu..
***
Tabi siyasi kulisin yanısıra; bürokratların da değişim yönünde kulis yoğunluğu vardı… İl ve Bölge Müdürleri ile Hastane Başhekimleri kabilinde.. Kim kalacak, kim gidecek; siyasiler mevcutlardan kimine “vize, kimine kırmızı kart” gösterecek.. Doğrusu iki kurum çok ama çok dillendiriliyor..? Bilemiyorum bendeki hassasiyetin dışa yansıması mı, yoksa herkes aynı fikirde mi?!..
***
Biri, İl Milli Eğitim Müdürlüğü.. İkincisi de, İl Sağlık Müdürlüğü.. Çok konuşuldu, çok da eleştiriler öne çıkarıldı.. Şu Kadın ve Doğum hastanesinin ilgili ve yetkilileri yine konuşulanların başında gelmeleri, bu yönde neşterin derinden derine vurulması gerekir.. Salt tepe isimler değil.. Her ne kadar isim zikredenler de oldu ise de bir dostun beyanıyla “eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı?..” Neyse; önümüzdeki günlerde bayram sohbetlerinin fiiliyatına ilişkin sahadaki yansımalarını derinden derine görmemiz gerekir…
***
Mahalle muhtarlarıyla sohbetim oldu!.. Yakındıkları bir çok mevzu var.. Ancak en çok muzdarip oldukları, deprem sonrasındaki “ağır ve orta hasarlı” binalarla alakalı; yaptırım ve uygulamalardaki zafiyet ile gecikmelerin yarattığı yüksek dozajlı mağduriyetlerden söz ettiler.. Bir çok bina ve yapı metruk; yıkılmadıkları için de; uyuşturucu ve fuhuş mekanı haline gelmiş.. “Suçluların barınma alanı.?”
Şeyh Şamil’in 25 yıllık mahalle muhtarının tepkisi!.. İlgililere duyurulur..
***
Beni bayramda en çok sevindiren haber ise, şu karışan valizler ve kayıp olan, 500 bin lira değerindeki altın hadisesiyle alakalı; mutlu son!…Ki mevzu, Diyarbakır Söz’ün manşetine konu olmuştu.. Diyarbakır’dan Bayram ziyareti için otobüsle Mardin’e giden ailenin, içinde kızları Maroteaux–Lamy (MPS Tip 6) hastası olan Medine Sayan’ın (15) tedavisi için çoğu borç alınan yaklaşık 500 bin TL’lik altının olduğu valizi yanlışlıkla karışmış bir başka yolcu kendi çantası imiş gibi alıp gitmişti.. İşte o valizler karıştığı ve altınların kayıplara karışmasıyla; Medine ve ailesi “peru-perişan” halde, çaresizlik içerisinde haykırmıştı; “ne olur o çantayı bulun” diye!?..
***
Kurban Bayramı ve Medine’nin tedavi olma hayali bir anda; kabusa dönmüştü.. İşte o kabus, “iyilik ve doğruluk” ölçeğiyle bertaraf oldu.. Çünkü, çantayı yanlışlıkla alan aile haberlerde durumu fark edince, valiz Nusaybin İlçe Emniyet müdürlüğüne götürülerek, teslim edildi.. Sayan ailesinin valizi, polis ekipleri tarafından tutanak karşılığında ailenin yakınlarına verildi. Yeniden altınlarına ve paraya kavuşan Medine Sayan için; “çifte bayram” oldu?. Ne diyor kendisi, “Üzerimize kabus çökmüştü, şimdi ben ve ailem çifte bayramı yaşıyoruz çok mutlu oldum. Bayramım daha da güzelleşti. Herkese teşekkür ederim.. Allah razı olsun?..”
***
Kayapınar bölgesindeki açık alanlar.. 75 ve 50 metrelik yol.. Beri yanda, Yeni stadyumun çevresi.. Sağlı, sollu, yolun ortası dahil; akşam saatlerinde adeta “açık hava meyhanesi” gibi!.. Kimi aracında, kimi masa kürsü atmış, sofra kurmuş.. Ve bu keyfiyetin bir de; “zengin bebelerin” altlarındaki lüks otomobillerle buralarda “yarış yapmaları?”.. Ki bayramın ikinci günü yaşandı; iki aracın yarışının son bulduğu kaza.. 1 ölü, 7 yaralı..
***
Bu bölgelerin ivedilikle, ıslah edilmesi lazım.. Kolluk kuvvetleri, trafik ekipleri; görmezden gelmemeli!.. Çünkü artık buralardan kent geneline yayılan büyük bir tehdit ve tehlike var..
***
Gelirsek, ülke ve uluslarası gelişmelerin notlarına!.. Siyaset yine çatal dilli hasım karakter, düşünce ve tavrını bize gösterdi!.. Şu iki mevzu, “böylesi muhalefet düşman başına” dedirtiyor.. Birincisi, İsveç’teki “aşağılık, çirkin, ahlaksızca” icra edilen tutum.. 2 Milyar müslümanda infial yaratan “Kur’an-ı Kerim'i” yakma hadisesine; yer küresi tepki koyuyor.. Ama gel gör ki; kendini muhafazakar gösteren muhalefet dahil yekün “sus pus kesilmiş” vaziyette, tek bir kınama, eleştiri yok!?..
***
Gelinen nokta açısından; kesin bir tavır şart oldu!.. Evet, İsveç’in yüzsüzlüğü, ahlaksızlığı, çirkinliği, rezilliği artık gizli saklı değil.. Ayyuka çıktı.. Zaten ABD’nin ahlaki yoksunluğu vaki.. Ki, diğer NATO ülkelerinin de, durumu aynı.. Batı deseniz yekün.. Hal bu iken. Madem iş İslami kimliğin kapısına dayanmış!.. Öyle ise, restimizin büyük ve yaptırım odaklı olması lazım..
***
Türkiye!.. Yekvücut şekilde, NATO’dan çıkmayı bile göze almalı.. Ve O aşağılıkgüruh fikriyatın ve inancın sahibi olan İsveç’e müstehak olduğu yanıtı vermesi gerektiği gibi, silleyi de yüzüne indirmeli!.. Sen “bizim bulunduğumuz ortama ve işbirliğine layık değilsin” diyerek, yanıt vermeli.. Ki bu dünyaya dersi ibret olması gerektiği gibi; ibret-i alem olmalı!…
***
Ki, aynı mevzu Reuters’in Türkiye düşmanlığı!.. Tepki yine sadece ve sadece iktidardan.. Peki ülkede sadece “iktidar partisi mi var?”.. Yok... Muhalefet nerde?!.. “Hasım ve kindarlık” köreltmiş bir vicdan, izan ve karakter duygusu içerisinde; Fransız!.. Ki bütün hatlarıyla, bütün samimiyetleriyle kınamaları gereken bir mevzuda, adam değiller!??..
***
Neyse!.. Sosyal medyada tıklama rekoru kıran bir afişin, görseli var.. Ekrem İmamoğlu’na ait bir afiş.. Üzerinde yazılan metin aynen şöyle.. “Kazandık, İstanbul’a kazandırdık..” Biliyorum şimdi bu görsele diyeceksiniz ki; “vay da vay?”.. De hele arkadaş.. “sen neyi kazandın, ve de İstanbul’a neyi kazandırdın”..
***
Yanıt gelir mi bilmem?!.. Ama bu afişin alameti farikası, zaman ölçeği içinde, her ne kadar bayram zamanı diliminde isek de; “bayram değil, seyran değil, nedir bu enişte öpme hali?..” Eee Canan Kaftancıoğlu cephesinden gelen söylem boşuna değil.. “Kılıçdaroğlu olmasaydı, İmamoğlu profilinde biri İBB Başkanı adayı olmazdı?”.. Denir ya taşı gediğine koyan laf bu olsa gerek!..
***
MİLLET İTTİFAKI DAĞILIR MI?
Seçim sonrası hal-i hazırdaki tartışılan ve yanıt aranan sorulardan biri de; “Millit İttifakı” dağılır mı, yoksa, Mahalli seçimlere odaklı; yola devam mı edecek!?.. Bu minvalde yapılan son anketler.. Özellikle CHP ve İyi Parti ekseninde gerek dışa vurmalar.? Yani karşılıklı söylem ve eylemler.. Ve gerekse parti içerisindeki hesaplaşmalar.. İttifak odaklı; eksi yönüyle ilgili çok sert tartışma ve ayrıştıran dilin hakim olduğunu görüyoruz..
***
Nitekim bu hakimiyet anketlerde de kendini gösteriyor.. Yüzde 56.5 oranında seçmen, ittifak Mahalli seçimlere varmadan, yerle yeksan yani darmadağın olacak.. Yerel seçimlere kadar devam edeceğini söyleyenler ise, yüzde 26.7.. Yerel seçim sonrasında devam edeceği görüşünü benimseyenlerin oranı ise yüzde 16.8.. Tabi bu anket, İyi Parti kongresi ve Akşener’in o “bin pişmanım” beyanı öncesi, yapıydı..
***
İnanıyorum ki, bugün yapılsa!.. Ve seçmene aynı sorular sorulsa; “siz neyin ittifakından bahsediyorsunuz” diyenlerin oranı, yüzde 80’lere vurur.. Çünkü; ittifak diye bir şey kalmış değil ki?!… Sizce var mı?
***
BAYRAMI YAŞAYABİLİYOR MUYUZ?!…
Samimi ve ihlaslı bir fikri beyanla; nerde?… Ne bir coşku, ne bir hoşnut ortam, ne bir tören, ne bir bütünlük içerisinde atmosfer oluşturma?!.. Ne tören, ne hediye, ne de gelenek ve göreneklerin çizgisinde, sokağa yansıma!.. Ne de sevginin, muhabbetin, birliğin, dirliğin ve ümmet şiarının hükmüyle; estirilen bir rüzgar!..
***
Yani, “nerde o eski bayramlar” haset ve fikrinin dışında!.. Günümüz ölçeğinde; zerre-i miskal bir yaşanmışlık yok!.. Bayram sözde var, ama iş öze ve somuta geldiğinde; yok arkadaş yok… Çünkü hiçbirini yaşamıyor, yaşama zahmetine de girmiyoruz.. Vaki olan da, herkes aynı fikri ve düşünceyi paylaşıyor ama, “temennide kalıyor?”… Öyle mi?
***
GÜNÜN SÖZÜ…
İşin özüne ve mağarasına inmeyen sözün, kıymeti harbiyesi olmaz!..