BELEDİYE ŞİRKETLERİ!…

Yıllar yılıdır, hep kendi eksenimde gördüğüm ve yaşadıklarım karşısında, sorgulamışımdır!.. Belediyeler neden özerk kimliğe sahip şirketler kurar.. Ve bu kurulan şirketler üzerinde, ticari ile iktisadi işlemlere neden odaklanırlar?… Ki daha bir çok deli soruyla, irdeleyip sormuşumdur.. Lakin yanıt bulma noktasında, hep kısır cevaplar almışımdır.. Fikri beyanda ana vurgu; işlerimiz hızlı ve kolay olsun kalkanı belediye yönetimleri tarafından deklare edilip duruldu..

***

Bunu, 1980’lerden bilirim.. Ama velakin işin iç yüzünün bu olmadığını da, hep görmüş, sorgulamış, irdelemiş ve burada kimi zaman da, Diyarbakır’ın özelinde, kimi zaman bölge illeri, Ankara ve İstanbul’da vuku bulan hadiselerin ekseninde yazı konusu etmişimdir..  Çünkü belediyelerin bünyesinde kurulu olan ve özerk bir işleyişle çark döndüren şirketlerin hizmet aşkı tamamen dönemin yönetimlerine biat edicilikle maddi menfaat çiftliği olmuştur?…

***

Yönetimlere kişisel, ailesel ve çevresel, partisel menfaat oluşturmaktan öte faaliyetlerde bulunulmuş değiller!.. Nitekim Belediyelerle alakalı son vuku bulan yolsuzluk, usulsüzlük, ihale peşkeşi, vurgunu hadiselerinin muhtevasına baktığımızda, bu çirkin çarkın nasıl işlediğini görüyoruz.. Karşımıza, belediyelerin bünyesinde kurulu olan şirketlerin, yönetimi ve ticari aktivitesinde egemenlik alanında oluşturulan suç düzenekleri örgütlenmesi çıkıyor!..

***

Buralarda işçi çalıştırma taşeronluğu, iş ve istihdam sahası olarak sözde gösterilen kafeler, restoranlar, büfeler, araç kiralama, gayrimenkuller dahil!!.. Daha da ötesi, milyonluk ihaleler.. Alım, satım, piyasa ticareti.. Al gülüm, ver gülüm!.. Genel bütçe çarkında öyle ki belediyenin bütçesinin nerdeyse bir kaç katı kadar, kapital hareketlilik var söz konusu Belediyelerin şirketlerinde?…

***

Şirketlerin yönetimine bakın!.. Dönemin Belediye Başkanı seçilen zat-ı muhteremin(!) en yakın sadık adamları.. Ya kardeş, abla, enişte, kayınço veya okul arkadaşı, iş ortağı.. Yönetim kurulu aile şirketi misali, yönetilir.. Maaş o biçim yüksek dozajlı!… Bol akçeli.. Makam aracı, makam odası en lüksü…

***

Diyeceksiniz ki, tek şirket mi var?. Yok, bol bol şirketler var.. Tek şirket, işi kurtarmaz, rant çarkına kafi gelmez.. Çok şirket, çok para, çok eş, dost aile fertlerine alan açmak!.? Desem ki, umumi tuvaletlerin bile işleyişi, bu şirketlere aittir, şaşmayın.. Belediyelerin çok gayri ticari menkulleri, buraların egemenliği altında; çıkar teminine hizmet ediyor..

***

Kep düştü, kel göründüğünde ise, Belediye Başkanları için kıvırma kolay.. Ben bilmem ki, oranın kendi yönetim kurulu var, ne isterlerse yaparlar.. Satış da, ihale de, alım da, kiralama da, onların yetkisinde deyip çıkılıyor.. Ki seçilmiş başkanlar hep böyle yapa durmuşlardır.. İşin en kolayı, çıkış noktası ben bilmez diyerek sıyırmak!..

***

Denir ya vay da vay!.. Eşine, dostuna, akrabana, aile fertlerine; tabi ki parti il ve ilçe teşkilatına, vekil yakınlarına o biçim akçeli işler tevdi edilecek.. Milyonluk ihaleler bu şirketlerin bünyesinde yapılacak.? Koca ilin, ilçenin ahalisi duyacak.. Sağır, sultan bile haberdar olacak.. Ama gel gör ki, o ilin, o ilçenin şehr-i emiri olan makamdaki zat-ı muhterem benim haberim yok, diyecek?…

***

Kim ne der bilmem?!.. İlk gün ifade ettiğim gibi buralar artık soygun düzenini ifa eder haldeler!.. İştirakler, şirketler, yöneticiler, ihaleler, bildik çarkın mekanizmasıyla rant ve haksız kazançların çiftliği!.. Yemeyen keriz misali?.. Deriz ya ali babanın çiftliği, bunlar ona da rahmet okuturcasına, iş ve işlemde bulunuyorlar… Etmezler mi, seçim var, geçim olmaz mı?.. Parti teşkilatlarına para lazım!..

***

Onun için derim ki, kamuoyu, devlet-i aliye yekün şekilde, Belediyelerin bünyesinde neden şirketler kurulur ve bu şirketler özerk bir vasıfla işlev görür sorusuna odaklanıp, düşünmesi, sorgulaması gerekir.. İyi mi, kötü mü?.. Bu çark salt şu veya bu partiye özel değil; tüm partiler aynı menbadan su içiyorlar.. Al birini vur ötekine.. Nitekim tutuklanan, ceza alan, sorgulananlara bakın partileri temsil edenler farklı olsa da, mevzu aynı.. Belediye şirketlerinin kapital transferi!…

***

 

KİMSE KIVIRMASIN!…

Şu bir gerçektir, ki apaçık orta yerdedir!.. Yasalar da, yönetmelikler de, mevzuatın kara kaplı kitabı da..  Şunu haykırıyor 78 cana mal olan, Kartalkaya’daki facianın sorumlusu; Turizm Bakanlığıdır!.. Kimse kıvırmasın!.. Çünkü, Turizm bölgelerinin tek yetkilisidir!..

***

Eğer ki, yeterli denetimleri yapmış olsaydı!.. İki yılda bir, yangın dahil olmak üzere tüm, hayati fonksiyonel riskleri, kontrol etmiş olsaydı.. Vurdumduymazlık ve keyfiyet içerisinde olunmamış olunsaydı.. “Kayırma ve kollama, göz yumma” gafletine düşülmeseydi!…

***

Bugün, Türkiye kaybettiği 78 canın ki 38’i çocuk olan faciayla yarattığı travmayla kahrolmazdı.. Gözyaşı tutmaz, milli yas ilan edilmez, aileler yok olmaz, çocuklar ölmezdi!.. Ve Biz de birbirimizi boğazlayıp, kim suçlu, kim suçsuz, pervasızlığına düşmezdik!..

***

Netice itibariyle, Turizm Bakanlığı hiç ama hiç masum değil.. Suçlu.. İhmaller zincirinde, büyük kabahatlerin tek adresi.. O nedenle, ilk andan itibaren idari ve adli yöndeki kesilecek ceza kadar, bunun bir de siyasi faturası olmalı.. O da Bakan Ersoy’un istifası şart…

***

Gelelim Bolu Belediye Başkanı Özcan’a!.. Her ne kadar benim sorumluğum, dahlim, yetkim, yok dese de; cinayeti gören, katilin farkına varan bir kurum kimliğiyle, suça iştirakta faildir?.. Dün detaylı aktardım, bu otel senden itfaiye raporu istiyor.. Sen de kontrol yapıyorsun.. Enva-i eksiklik tespit ediyorsun.. Raporluyorsun.

***

Kanaat getiriyorsun ki; bu eksiklikler büyük bir faciaya neden olacak diye not düşüyorsun, raporuna!.. Sonra birileri Otel’in zevatının kulağına fısıldıyor eksik çok diye.. Onlar da, aman ha biz rapordan vazgeçtik, dilekçemizi geri çekiyoruz diyor.. Yani ne siz bizi gördünüz, ne de biz sizi gördük, uzlaşısıyla, iş kapanıyor..

***

Ve siz!.. Bolu belediyesi olarak bu vahim raporu sümen altı ediyorsunuz.. Ne Turizm bakanlığına, ne İl Müdürlüğüne, ne İl Özel İdareye veya Valiliğe, bir bilgilendirmede bulunmuyorsunuz.. Bakınız burada büyük bir tehlike, risk var, sömestr tatiline giriyoruz, otel dolup taşacak, kontrol edin ikazında bulunmuyorsun..

***

Turizm Bakanlığı kadar, Bolu Belediyesi de sorumlu!.. Çünkü burada açık ve net bir şekilde suçluyu gizleme, suça göz yumma, faciaya sebebiyetten, idari ve adli yöndeki hukuk işleyişinde, bir de siyasi yönetimsel vebal var..  Onun ceza-i hükmü de, Ersoy gibi Özcan’ın da ivedilikle; istifa edip, çekilmesi gerekli ve de şarttır oturulan siyasi koltuktan!…

***

O nedenle, Bakanlık belediyeyi, belediye de bakanlığı suçlamaktan vazgeçsin.. Bu hal-i rezalet ve de iğrençlik, acı gerçeği sulandırmaktan öteye gitmez.. Onun için de, kimse kıvırmasın, kamu vicdanının yetkisizliği olamaaaazzz!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kamu adına kamu hizmetinin rantsız ikmale gelişi vaki mi?…