BİR KERE KENDİLERİYLE; BARIŞIK DEĞİLLER?…
CHP’nin geninde mi var, yoksa iç ve dış müdahalelerin, etkisinde midir?.. Hal-i hazırda; fena bir kimya bozukluğu içerisinde, iç çekişme gerilimi yaşıyor!.. Yıllarca kronik kurultay, tartışmalarıyla, zaman tüketti!..
***
Genel başkan kim olur, parti yönetimine kim girer, senin adamın, benim adamım deyip duruldu.. Ki getirisi götürüsünden beter!.. Son bir kaç yıldır, kurultaylar girdabından çıkıldı, Cumhurbaşkanı adayı kim olacak çekişmesine girildi!..
***
Kılıçdaroğlu’nun 38. Olağan kongresinde devrilmesinden sonra, Özgür Özel’in Genel Başkanlığında, bir şeyler değişebilir, denildi.. Ki, yerel seçimlerde alınan başarı yüzdeliğiyle, CHP’nin yarım yüz yıldır elde edemediği, iktidar olma çıtası, büyüdü!..
***
Bir kenetlenme, sokağa sahip çıkma, vatandaşı dinleme!…Beri yanda partiye güvenin artması!.. Tarihte bir ilk olarak, CHP sağ partilerin önüne geçti.. Anketlerde birinci parti olarak, gösterilmeye başlandı!.. Ama ne olduysa, parti bizatihi kendisi bu başarıyı sindiremedi!..
***
Son hal-i duruma bakalım!.. Biri eski iki genel başkan.. İki de, Ankara ve İstanbul gibi Büyükşehir Belediyelerin başkanları.. Kılıçdaroğlu, Özel, İmamoğlu ve Yavaş!.. Dört isim de kendi eksenlerinde oluşturdukları stratejilerle, koltuk kapmanın hesabıyla, yol yürüyorlar!…
***
Bir tarafın aklında, Genel Başkanlık koltuğuna oturma var.. Bir tarafın da, Cumhurbaşkanı adayı olabilmeye yönelik, akıl eforu var.. Yani yarış içerisindeler. Çıkılan yolda, kim avantajlı, kim geride, gözden düşen, baş tacı edilen, prim kazanan, ya da kaybeden açısından gel gitler yaşanıyor!?..
***
Sıkıntı, tarafların kendilerine has oluşturdukları trol ordusunun, gerilim yaratıcı operasyonel faaliyette bulunmaları.. Sosyal medya üzerinden, fena bir dalaşma var!.. Özellikle de, Cumhurbaşkanlığı adaylığına çok istekli olan İmamoğlu ile Yavaş’ın tayfaları.. İtibarsızlaştırma adına enva-i saldırı tertipliyorlar..
***
Garip olan da, açık ve aleni bir şekilde kendi trolleri tarafından gerçekleştirilen “tibarsızlığın getirilip, İktidar kurgusu olarak, pazarlanması!.. Mesela konser müflisliği olayı, iktidara bağlanıyor.? İyi de, ipliği pazara çıkaran, gündemleştiren, ifşa eden kim?.. İktidarın müdahalesi hukuki!..
***
Ayyuka çıkan iç çekişme, adam hesaplaşması noktasındaki gerilimi parti kurmayları, inkar etse de, yok böyle bir şey”deyip, mevzuların üzerine şal çekmeye çalışsalar da, özünde, her şey net!.. Yoksa Özel, Cumhurbaşkanı adaylığıyla alakalı, şu ifadeyi kullanır mıydı?.. Tarihi belli olmayan seçimin adayı da olmaz..”
***
Kaldı ki bu ifade, parti içerisinde yükselen kimi sesler, tarafların da trollerinin kurguları; “iç çekişmeyi” çok yönlü bir şekilde doğrulayıp, ifşa etmeye de devam ediyor.. Özel’in hal-i hazırda en büyük sıkıntısı da, İmamoğlu ile Yavaş’ı bulundukları koltukların hakkını ve görevini ifa etmede zayıf kalması!..
***
Etki ve yetki tartışmaları.. Parti merkezinde ağırlığın yok sayılır olma hali.. Parti yönetiminde; “irade temsiliyetinde” gel gitlerin yaşanması!.. Özetle, Özel’e İmamoğlu eksenli bir dayatma var; Ben yoksam parti olmaz, dağılır, ben ve ortaya koyduğum siyasi iradedir, partiye güç kazandıran.. Kendine buyruk!..
***
Vaziyet, yekün bir şekilde, girdap oluşturuyor.. Çünkü, CHP’de “otoriter, sonuç getirici, çözüm yaratıcı, birliği dayatan kurmay aklı yok?”.. Koltuk var, makam var, ama kimse “rollerinin” tarif ettiği yolda, yürümüyor?!.. Makas farklılığı var.. Kazanılanın hızla kaybına neden olduğu da nettir!…
***
Son anketler gösteriyor ki, parti içerisindeki iç hizipleşme seçmende yarattığı güvensizlikle, kopmaya neden oluyor?!.. Oysa ki, herkes oturduğu koltuğun işiyle meşgul olsa, sorun çözülür!?. Onları seçen seçmen de bunu ifade ediyor; başkanlardan yerel hizmet bekliyoruz.?
***
Dereyi görmeden paçayı sıvama misali!.. Cumhurbaşkanlığı seçimine daha üç yıl var.. Bugünden adaylık çekişmesi, çok yönlü bir yıpranmaya neden olduğu da, Türkiye siyasi tarihi, ifşa ediyor.. Parti içi güç kavgası, kan kaybettirir!..Ve bilinmelidir ki; yerel hizmetlerdeki yetersizlik, yaşanan sıkıntıların faturası sandıktan ağır çıkar!…Ki emareler görülmeye de başladı…
***
UNUTTUKLARIMIZ!…
Unuttuk!.. Evet, Gülistan Doku’yu unuttuk.. Ne akıbetine vakıf olabildik, ne de cesedini bulabildik.? İki laf ettik, sonra meçhullere bıraktık.. Ya Narin Güran. Cesedi var, ama katili kim meçhul?..
***
Rojin Kabaiş.. O da Tunceli’de üniversite okuyan Doku gibi, Rojin Kabaiş de Van’da okumaya gitmişti.. Üniversiteye başlayalı 3 gün olmamıştı ki, yurttan çıktı, bir daha dönmedi!..
***
Rojin’in günler sonra, cansız bedeni bulundu. Neden, niçin, kim, cinayet mi, intihar mı, bir dizi soruyla Diyarbakır’da toprağa verildi?!.. Sorular halen cevap bulmuş değil.. Ki otopsi raporu dün çıktı; suda boğulma.. Doku gibi Rojin’in ölümü de, sıradan değil diyenlerdenim?
***
Diyarbakır’da, peş peşe özel hastanelerde patlak veren “ihmallere dair” ölümler.. 21 yaşındaki Damla Sakallı!.. Geniz eti ameliyatı öncesi vurulan serum sonrası, alerjiye bağlı ölüm!?.
***
Makina Mühendisi Ayşe Odabaşı!.. O da, mide ameliyatıyla hastaneye yattı. Neşter vuruldu.. İyileştiniz deyip, taburcu edildi. Bir hafta sonra, yaşamını yitirdi.. Onu da unuttuk?.. Ve daha nice, ihmaller zinciriyle toprağa verdiklerimiz!…
***
Ne de hamaset yapıyorduk!.. Demek ki; değerler kaybolunca, insani, vicdani ve rahmani duygular da, bertaraf oluyor.. Sizce..
***
GÜNÜN SÖZÜ?..
Kendiyle barışık olmayanın, uğraşı nafileden öteye gitmez!…