BU MUHALEFETLE İKTİDAR DEĞİŞİR Mİ?..

Onu, 15 Mayıs sabahı göreceğiz.. Milli irade neyi takdir ederse o olur!?.. Paşa da, ağa da, hatta ğulam da o.. Her şey, onun “zarftaki reyinin rengine ve amblemine bağlı..” Eee, demokrasinin hükmü de bu değil mi?.. Dün de öyle idi, bugün de, yarın da öyle olur, olacaktır da?.. Yeter ki, araya “vesayetçi ve hizipçiler” girmesin, tefrika oluşmasın.. “Milli iradenin dışındakilerden medet uman, anlayışlar söz sahibi olmasın..” Halk deyimiyle “biz bize yeteriz!…

***

Benim, bir türlü anlam veremediğim “muhalefetin muhalefetsizliği..”  Mevcut iktidar, 20 yılı aşkındır söz sahibi.. Ki iktidar, “ateşten gömlektir?”.. İlla ki yıpranır?.. Seçmende, belli bir zaman sürecinde, değişim duygusu gelişmeye başlar.. Ama gel gör ki; mevcut durum hiç de böyle bir seyri içermiyor..

***

Bakınız, sürekli, bir şeylerden, hadiselerden, afetlerden, felaketlerden, medet uman bir muhalefet anlayışı söz konusu.. Ekonomik kriz çıkıyor.. Ya da dövizdeki bir dalgalanma.. Çarşı, pazar hareketliliği.. Muhalefet başlıyor, söylenmeye.. “İşleri bitti, gidiyorlar.. Artık iktidar biziz, geliyoruz” gibisinden söylenip, duruyor..  Hava da hava.. Ancak alternatif olabilmeyi akıllarına getirmiyorlar.. “Biz gelirsek böyle çözeriz” gayretinde değiller..

***

Sel oluyor.? Çığ düşüyor… Salgın hastalık baş gösteriyor.. Yine bildik, klasik “muhalefet hayri” misali, aynı söylemleri tekrar ediyorlar.. “Cemşit pilavı gibi ısıtta ısıt klasik bildik beyanlar… “Yok yok artık, gidiyorlar.. Biz geliyoruz.. İktidarın ömrü bitti” gibisinden laflar üretiliyor.. Ve yine ahaliyi tatmin edici “çözüm üretici” kitleyi arkasına alabilecek bir efor sarf edicilikleri yok.. Cakalarından da vazgeçmezler.. Üstünler sınıfı.. “Armut piş ağzıma düş..”

***

İşte yaşadığımız asrın felaketi deprem!.. 11 İl harap.. 4 İlimiz ise topyekün enkaz altında.. 50 bini aşan deprem şehidimiz var.. Yerinden yurdundan olan, milyonlarca insan.. Peki bizim muhalefetsiz muhalefetin zat-ı muhteremleri ne yapıyor?.. Kısır bir çekişme.. Söylemlerine bakın.. “Hükümet enkaz altında kaldı.. Bitti işleri.. Artık mevtalar.. Kurtuluşları yok.. Deprem götürmeyecek de ne götürecek..” Öylesine bir havaya giriliyor ki “artık iktidarlar..”

***

Ama her seferinde, kapı küt diye yüzlerine çarpıyor.. Hiç akıl etmiyorlar ve düşünmüyorlar; bu işlerin bir de “çözümü ve geleceği” olmalı.. Elbette ki, ekonomik kriz, seçmeni etkiler.. Elbette ki, afet, felaketler, sıkıntılar ahaliyi etkilediği gibi, sorununa çözüm getireni de yanında, başucunda ister.. Ama aynı zamanda; yarınlarını da düşünür, umutlanır, beklentilerine kimin yanıt verilebileceğini de kendine özgü sorgular.. Yani; “kara gün dostu kim” diye bakar?..

***

Ve şunu da hiç bir zaman, unutmaz!.. Ben aç, perişan, sefil, acılar içerisinde kıvranırken.. Mezar taşına ağıtlar yakarken.. Gözyaşları sel gibi akarken.. Şiddetin, öfkenin, terörün, kanın, gözyaşının cenderesinde, boğuşup, bedel öderken.. Yani yasım var iken.. Kimlerin, zevk-ü sefanın içerisinde olduğunu… Kimin caka sattığını, kimin halaylar çektiğini, keyfinden, zevkinden geri kalmadığını.. Halayları, davulları, şarkıları söyleyenleri.. Zil takıp oynayanları da, unutmaz… Not eder, günü geldiğinde, huzura gelenin yüzüne pat diye vurmak için!..

***

Demem o ki, muhalefet “iktidara alternatif” olabilme adına, krizlerden, sıkıntılardan, çaresizliklerden dolayı, iktidara “tavır takınan” ve oyunun rengini değiştirmek isteyen seçmeni, ikna edici olmalı.. O ikna da, şudur.. Evet, “muhalefet iktidara gelirse ekonomideki sıkıntıları çözer, depremin, selin, çığın, afetlerin yarattığı sorunları çözer, üstesinden gelir, aşar” Ülke de, millet de huzura kavuşur.. İşte bunu, seçmene söyletmesi gerekir muhalefetin.. Ve de güven tesis etmeleri lazım..

***

Peki vaki mi?.. Ya da güven tesis edici mi?.. Sorunların çözümüne odaklı; “alternatif olabilme adına, icraat var mı?..” Dahası acıyı paylaşan var mı?.. Yok.. Uluslararası ilişkiler açısından da.. Dünya ülkesi olabilme kriterinde bir örnek girişim var mı?.. Var mıdan çok, hiçbir şey yok diyebiliriz hal-i hazırdaki muhalefettin sergilediği muhalafetsiz anlayışında.. İşte, altılı masa.. Vücut bulan çevresindeki siyasi patırtı ve çatırtılar, “seçmene oy değişimi noktasında, ne kadar güven tesis edici olabiliyor?..”

***

Seçmenin zihninde, yarınlara dair beklenti ve umutlarında “bu iktidar giderse, muhalefet gelirse, sorunları çözer, daha iyisini yapar, huzuru, istikrarı, güveni sağlar” dedirtebiliyor mu?.. Bir de, seçmen eski seçmen değil, Türkiye de eski Türkiye değil.. Görüyor, dinliyor, kulak veriyor ve kendine özgü de sorguluyor.. Dünyadaki olup-bitenlerle de, karşılaştırıyor.. Hele ki, son yıllarda yaşadığı “sırtından hançerlenme” hadiselerinden dolayı artık kılı kırk yarıyor.. Kim dost, kim düşman diye?..

***

Eğer ki, muhalefet bulunduğu masanın “demokrasi açısından” kazanım sağlayacağı umudunu yeşertmezse.. Bunlar iktidardan daha önemli işler yapacak, beklentisini oluşturmazsa… Hiç heves etmesinler, gidecekleri tüm kapılar “yüzlerine küt diye” kapanır.. Bir de muhalefetin mevcut ortaya koydukları “Erdoğan hasımlığı” üzerindeki siyasetin de pek prim yaptığı söylenemez.. Bilakis itici.. Çünkü; “kutuplaştırıcı”..

 

***

Hasılı kelam, “muhalefetin muhalefetsizliği, kendi içindeki patırtı hali, sürekli çekişme, kavga, gerilim, krizle” boğuşur durum.. Seçmende oluşturduğu genel kanı ve duygu şu.. “Aman ha aman.. Bunlar daha kendi aralarında uzlaşamıyorlar.. Dizgini ellerine verirsek, beterin beteri oluruz.. Biz en iyisi, mevcut halimize razı olalım.. Bildiğimiz adamlarla yol yürüyelim..” İşte bu hal karşısında, eğer ki 15 Mayıs sabahı iktidar değişmezse, bilinmelidir ki “zaferdeki en büyük pay, kazandıran muhalefetin muhalefetsizliği” olacaktır… Sizce

 

***

HDP DEKLARE ETTİ..

Fazla uzun sürmedi.. Ki sürpriz de yok.. HDP “Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla” ilgili, beklenen kararı deklare etti.. Seçimde; “aday çıkarılmayacak.?” Yani, Kılıçdaroğlu desteklenecek.. Peki bu destek; “kuru kuruya mı olacak?”.. Onu İyi Parti’nin tavırlarında, göreceğiz!.. Alerjik bir durum vaki olursa demek ki “bireylerin üzerine pazarlık yapılmış?..” Eğer ki değilse; “sarmaş-dolaşlık” var ise… Bir kez daha tescillenmiş olacak, HDP’nin “üst aklının, Türk soluna biat edici” olduğu!…

***

Gelirsek Kürt seçmenlere Ahmet Türk’ün parmak sallayıp, tehdit etme sözlerine!.. Yakıştı da desem anlamsız, yakışmadı da desem anlamsız.. Ama biliyorum ki; “Kürtler ister rey için, ister farklı amaçlar için, tehdit her kimden gelirse gelsin, boyun eğmez, eğmemiştir..” Kaldı ki, Nevruz’un kutlandığı günün, anlam ve önemi, hikayesi tarihselliği vaki iken!… Hele ki, oy tercihinde “tarihin en politize olmuş seçmeni..” Slogana gelmez, siyasi mekanizmasının doğru istikametteki işleyişine bakar!.. Kaldı ki, tarihin yalnızlaştıran yüzyılını da unutmaz!..

 

***

GÜNÜN SÖZÜ

Haklı olmak bizi tatmin etmez, mutlaka geriye kalanların haksız olduklarını da kanıtlamamız gerekir..

***

Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun…