ÇEK BİR KULAK MI?..
Vallahi altılı masada; “kim kimin kulağını” çekiyor bilmem, çeken var mı yok mu onu da bilimeyorum?.. Ama, siyasi arenada “şu kulak çekme” lafı pek dolaşır oldu!.. İkmale gelmesi kaç kez oldu, saymadık.. Ama söylenecek söz, daha kaç kez söylensin; Kemal Kılıçdaroğlu’na İyi Parti’de ciddi bir direnç ve alerjinin var olduğu gerçeği tartışılmaz bir hal aldı!…
***
İşte son çıkış, İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu’ndan geldi.. Açık, net, lafı eveleyip, gevelemeden “dümdük” bir ifadeyle, çaktı selamı CHP’nin mahallesine!.. Dedi ki; “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasın, kazanamaz!..” Tabi kazanıp, kazanmama “mevzusu” mevcudiyet haliyle, başka bir tartışma faslı diyerek, pek detaya girmiyorum?!..
***
Diyeceksiniz ki, hoş Meral Akşener’in de “Bay Kemal’in adaylığı” noktasında, pek haz aldığını söylemek mümkün değil!?.. Aynen de öyle!!.. Her fırsatta, sağdan, soldan, ordan, burdan “kurgulu cümlelerle” denir ya, “dolaylı şekilde, ima edip tepki sinyallerini” çakıyor yüzlerine!!..
***
Bir İmamoğlu diyor, olmazsa Yavaş diyor!.. Özetle, Kılıçdaroğlu’na, İyi Parti’den “reislik adaylığı” vizesi yok deniliyor.. Her ne kadar, “yanıp-tutuşan” Kemal Bey bu yolda her türlü, argümanı kullanıyorsa da, “örülen duvar” İyi Parti cephesinde inşa edilen yıkılmaz!!..
***
İşte, tam da burada, “yetti be kardeş” diyen Kemal Bey’in çevre aktörleri, söylenmeye başladı!. Ne diyor Engin Altay, “Ağıralioğlu’nun Kemal bey kazanmaz” söylem ve eylemine karşı!.. “Meral hanım, Ağıralioğlu’nun bi kulağını çekiverin, çok konuşuyor. Olmuyor böyle” demiş..
***
Yanıt var mı!?.. Olmaz mı, hem de okkalı ve sorgulayıcı bir yanıt.. Ağıralioğlu, “Bakar mısınız, kendileri gibi düşünmeyenlerin kulağının çekilmesini istemek, iktidar iddiası olan bir parti için pek hayırlı ve de saygın bir heves değildir..”.. Gel de; uyumdan söz et!..
***
Peki bu kulak çekme, “işlemi” icra edildi mi?!.. Malum, liderler turu devam ediyor.. Ama hala; ses yok!.. Kim kiminkini çekti bilemiyoruz?.. Ama bilinen şu ki; “bu cephede” kazan fena kaynıyor.. Eee, HDP’nin de “İyi Parti'den haz aldığı” söylenemez.. Hele ki, Yavaş’ın olası adaylığında, “hiç oy gelmez!.?”
***
Velhasıl; “reis adaylığında” görünen o ki, “ciddi bir ayrışma, ciddi bir kutuplaşma ve ciddi bir anlaşmazlık” söz konusu altılı masanın üstünde ve altında!.. Onun içindir ki, yarım yıldır, “çekişip, durulmasındaki temel neden” bu imiş.. Yani koptu kopacak… Her şey; entrikalı seyrediyor..
***
Peki, önceki gün açıklanan Anayasa taslağına ne demeli!.. Vallahi ben “içerikten çok”, dereyi görmeden paçaları sıvama halinin hiç de sağlıklı bir siyasi netice vereceğini sanmıyorum!.. Malum, mevcut sistemle seçimi kazanmaları gerekir ki, sonrasında “güçlendirilmiş parlamenter sistemine” geçilsin.. Ve daha sonra da, meclis çoğunluğuyla bu “Anaya Değişikliği” ikmale gelsin..
***
Özetle; “Pîrê nemre bihar tê kerêmin nemre qîbal tê” Yani, “nene ölme bahar mevsimi geliyor..” Kendilerine has deyimleriyle; “ölme bilmem neyim, sana da bahar gelecek…” İşte altılı masanın hal-i pür melali bu!.. Ne; “atanamayan aday” ne “ne de sevgili yarım” ve ne de, Okyanus ötesi “aklım” ki “hamburger zihin açmıyor”…
***
BAŞHEKİM ANLAŞMAZLIĞI!…
Sahi ya, söz “kulak çekmeden” açılmışken, mevzuyu “yerelleştirsek mi..?” Yok mu, Diyarbakır’ın üst katmanında bir abi ki, şehrin “Sağlıktaki sağlıksız” seyrine dair, “birilerinin kulağını” çeksin!.. “Ne bu hal deyip, çeki düzene” meyil etse!.. Malum, vaziyet her geçen gün daha bir harap hal yaşatıyor!…
***
Baksanıza, “vukuatta” rakip tanımaz, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin hal-i durumu; ne kadar da berbat!.. “Başhekim ve yardımcıları, idari kadro” mevzusu, hala çözülmüş değil!.. Nerdeyse bir ayı geçti.. İş “taşıma suyla, döndürülüyor?”.. Ama taşınan su ne kovada kalıyor, ne de şifa verici kuruyan dudaklara ulaşabiliyor..
***
Hadisenin seyrinde bir “takoz” var!.. Yola konulmuş, bariyer ve açılan çukurlar var.. Kimine göre, İl Sağlık Müdürü kendisine özgü “buyrukla” o başhekim “benim adamım olsun” diye, diretiyor.. Kimine göre, AK Parti İl Teşkilatı kendisine özgü buyrukla “benim adamım olsun” diye, enva-i organizasyonlara giriyor…
***
Sağlık Bakanlığı’nın tavrına gelince; “kavganın galibi kim olursa”, beklentisinde!.. Tabi bir başka çekince de; “ehil ve liyakat ölçüsü” yüksek olan ve Başhekimlik görevini layıkıyla yerine getiren isimlere götürülen tekliflerde; “ne işim var kardeşim, böylesi bir girdapta” deyip, kaçıyor?”.. Haksız da değil..
***
Nitekim, Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi başhekimi de, tam da böylesi nedenlerle; “sessiz sedasız”, yol almanın arayışı içerisine girmiş.. Denilene göre, “istifa dilekçesi” vermiş.. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kapağı atmanın gayretinde imiş!.. Ki daha niceleri var?.. Vaziyet, “vay halime şarkısını söyletiyor..”
***
Ha bu arada, biz artık sağlıktaki “yolsuzluk ve usulsüzlük, haksız kazanca” yönelik şeytani organizasyonları bir kenara bıraktık!.. Tek derdimiz; “çobansız” kalınan mevcut halin bir an evvel; kulaklar çekilerek çözüme kavuşması!!.. Yoksa, 60 kişiye çıkan zimmeti, idari boşluktan fırsat bu fırsat deyip, eşe-dosta “fazla mesai” kestirmeler, raporlardaki “yüksek tarifelere?”.. Hele ki bankamatik personellerin yaygınlığına eğilim gösterecektik!!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Ah ki ah, ne anlamazın tekisin be, yaşın değil, yaşadıklarındır sana hayatı öğreten!…