DARBECİYİ AFFETMEK!!..

Dün olduğu gibi, bugün de!.. Ki bu can bu bedende olduğu sürece, 28 Şubat Postmodern Darbenin aktörlerine ve de yaşanan ve yaşatılan sürecine karşı, hep dik duruşumu, sürdüreceğim… O dönemin mağdurlarından da biriyim!.. Kaldı ki olmazsam bile, şahit oldum her şeye!..

***

Askeri vesayetin nice muhafazakar, dindar kesim kadar, Kürtler’e ve Güneydoğu, Doğu insanına, bizlere, bölgenin coğrafyasına karşı!.. Ki toplumun diğer farklı kesimleri de dahil olmak üzere, siyasetçisinden, iş adamına, öğrencisinden, öğretim görevlisine, öğretmeninden hatta askerine, işçisine ve memuruna kadar!..

***

Belli bir zümrenin dışında, 7’den 70’ine herkes bu jakoben vesayetin, dişlileri arasında, ezildi, mağdur oldu kimi canıyla, cananlarıyla kimi de malıyla, mülküyle bedel ödedi!!.. Genelkurmay’ın sönmeyen ışıkları, onların nam-ı hesabına kalem oynatanların, milli ve sivil iradeyi nasıl alaşağı ettiğini bilmeyen yok?..

***

Partileri kapattığı, binlerce insanı aşından, işinden, memuriyetinden ettiği, tarih notlarında var.. İşlenen binlerce faili meçhul cinayet!.. Cezaevine atılan onbinlerce, kişi!? Sürgünlere tabi tutulanlar!.. Ülkesini terk eden, dağa kaçan.. Ve yakılan yıkılan, virane edilen coğrafyanın yaşadığı travma!!..

***

Ötekileştirilen, dışlanan, ırkçı, şoven, faşizan organizasyonlarla bir toplum, “kültürel erozyona” tabi tutuldu!!.. Daha nice, insanlık dışı işkence ve zulümler, yaşandı ve yaşatıldı ülke insanına!  Bankalar batırıldı, ülke soyup soğana çevrildi!… Bir kuruşa muhtaç hale gelindi…

***

İşte tüm bunlar ve dahası, 28 Şubat’ın tarihin karanlık ve kirli sayfalarında, not edilmiştir!..  İlk günden bugüne, günü ve zamanı gelince, aydınlatmak üzere 28 Şubat karanlıkta kalmamalı!?.. Bu minvalde atılan adımlar oldu.. Yeterli mi, değil?.. Çünkü, aydınlatılması, üzerine gidilmesi, sorgulanması gereken, çok yönleri var?!..

***

Vesayetin ne yargı ayağına, ne sivil ayağına, ne de iş dünyası ayağına dokunulmadı!.. Kaldı ki, mağdur edilenlerin, mağduriyetlerinin telafisi dahi, hala sağlanmış değil!?.. Ki mevcut iktidar da bunlardan az çekmedi, ama bildik hal.. Ne diyelim, müsebbipler utansın!..

***

Gelirsek, o gün, 28 Şubat bin yıl sürecek diyen vesayetçilerden bazılarının bin günden fazladır, cezaevinde olma halleriyle alakalı, son gelişmeler!!.. İşte bu cezaevinde olan darbeci, vesayetci jakoben, postmodernciler, apoletleri sökülmüş, itibarları elinden alınmış kart kişiler yaş ve sağlık durumları gerekçesiyle affedildiler…

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altına imza attığı affedilme hükmüyle, cezaevinden çıkan, 28 Şubatçılardan Çetin Doğan’ın o mağrur açıklaması var ya; çok şey söyletiyor.. Ne diyor kendilerine yönelik Erdoğan’ın affetme kararına ilişkin?…

***

 

"Af söz konusu değil, doğrudan doğruya anayasal görevin Cumhurbaşkanı tarafından net olarak yerine getirilmesidir.. Cumhurbaşkanı görevini yaptı..” 28 Şubat’ın kudretlisi 90’larda askıya aldıkları anayasanın hükümlerine sığınmaları ve bunun bi hak olduğuna sarılmaları, denir ya bu ne tutarsızlık?…

***

İşi bir hakmış noktasına getirmek de elbette ki nankörlüktür!?. Ama ruh nankör olunca!.. Söylenmesi gereken, “Cumhurbaşkanının affı bir hak değildir…” Ne var ki; layık görüldüler.. Onlar gibi niceleri halen cezaevinde, o da ayrı bir vicdan muhasebesi!.. Hani bir söz vardır, yiğidi öldür ama hakkını ver.. “O da bu kişiler, tabansızlar gibi yurt dışına kaçabilirlerdi, kaçmadılar?” Bunu da not düşelim!.

 

***

Iskartaya çıkmışlara dair affın iç siyasete yönelik çok mesajlar taşıdığı gibi, zamanlamasının da manidarlığı, tartışılmazdır!.. Ne yazık ki, askeri vesayetlerle, darbecilerle, ülkenin ve milletin ali menfaatine değil, dış güçlerin nam-ı hesabına ihanetler zinciri oluşturanlarla hesaplaşmayı bir bütünlük içerisinde, yapmadık, ya da yapamadık, yaptırılmadı?!…

***

Ne hukuki mecrada, ne de adaletin tecellisinde!.. Maalesef siyasal iktidarların ve devlet mekanizmasının en başarısız kaldığı, böylesi yapılarla hukukun ve yasaların uygunluğu ilkesiyle ortaya koyduğu mücadele kulvarıdır!!.. Beceremedi, başaramadı, üstesinden gelemedi!.. Bu da ülkeyi ve toplumu çok yordu!…

***

Cumhuriyet tarihinden bu yana, darbelerin, muhtıraların, vesayetlerin hiçbirinde, toplumsal vicdanın mutabakata varacağı, bir hesaplaşma yapılmadı?.. Hep bir şeyler eksik bırakıldı.? Ya da yapılan ve edilenler mevcut hal-in, malumun ilanıyla son buldu!.. Birileri sahiplendi, birileri karşı çıktı?!…

***

Özü itibariyle, 28 Şubat darbesini kimse, hiçbir siyasal zümre yok sayamayacağı gibi, meşrulaştıramaz da?… Dün de ifade ettiğim gibi bugün de söylüyorum; O Dönemi bir kaç iskartaya çıkmış, apoletleri sökülmüş, 80’lik kişilerle sınırlandırmak!.. Darbeyi onlar üzerinde, yürütmek, tartışmak, resmi küçültür..! Pek tabi ki vakıanın o devamı büyüklüğünü de, anlamsız şekilde küçültür!..  

***

“Siyasetin yumuşa-ma, normalleş-me” döneminde 28 Şubatçıların affedilmesi, tersi istikamette Kobani davasında çıkan ceza kararları!.. Kafamdaki deli soru; iki hükmün “Anayasanın, Hukukun ve Yasaların uygunluğu” noktasındaki, zıtlar kanununda, adalet terazisine, alındığında vicdan hükmü ne der acaba?.. Sizce!!!!..

***

KAFAYA BAK KAFAYA!..

Ama ne kafa!? Bakar mısınız zat-ı na muhtereme!!. Uyuşturucu kaçakçısının avukatlığını üstlenen, sözde hukukçu Alperen Demirdiş!.. Duruşmada, Laiklik ahkamıyla, Mahkeme heyetine başörtü itirazında bulunmuş!…

***

Başörtülü başkan ve üyeye itirazda bulunarak, kendine özgü tezviratlarda bulunmuş!.. Demiş ki!.. “Türkiye Cumhuriyeti laik bir hukuk devletidir. Anayasada mahkemenin bağımsızlığı teminat altına alınmıştır. Dini simgelerle görev yapan mahkeme başkanı ve üyesini reddediyorum” 

***

Denir ya; vay da vay arkadaş başka bir emriniz var mı?.. E be zat-ı na muhterem Demirdiş!… Yoksa; “alaverelerine eyvallah diyen olmayacağı için mi, Başörtülü hakim ve üyeye karşı çıkıyorsun?..”  Şahsen garibime gitmiyor böylesi zihniyetin, akıttığı salyalar!..

***

Ankara Barosu bu adama ne der, nasıl bir koruma kurulu veya kalkanı oluşturur bilmem.. Ki bir şey yapacaklarını beklemek de abesle iştigaldir.. Dini gericilik olarak gören, bizatihi kendileri ve yönetim kurulu üyeleri!.. Yoksa; böylesini o çatının altında barındırırlar mıydı?..

***

Esas şahsi olarak garibime giden, beni hayli sorgulatan nokta bu laikçi tayfası kesilenlerin, böylesi ahkam kesiciliklerine, sus pus olunmasıdır!?..  Adalet Bakanlığı Tunç’un bildiğine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış; ne çıkar görürüz?..

***

Adliye muhabirliği dönemimizde, avukatlar hep şunu derdi!.. “Uyuşturucu davalarında çok para var?”.. İşte bu laikçi geçinen hukukçunun da uyuşturucu kaçakçısını savunmaya yönelik giydiği cübbenin kolay para kazanma alagirinin hukuk devleti normlarına göre, takibe alınması gerekmez mi?!…

***

Uyuşturucu ticareti yapanlar memnun biz de memnunuz mantığını güden zat’ın vekalet koyduğu, dosyalar bir ortaya çıksın.. Uyuşturucu davalarından ne kazanmış, ya da resmi kayıt olarak, ne göstermiştir.. Maliye Bakanlığı inceleme yapsa, MASAK takibat sürse!.. Ahali olarak, hukuk devletinden istenilen bu!…

***

  

DÜN 19 MAYIS’TI..

Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı!.. Gönül der ki, genç hep genç kalabilseydi.. Öylece de, “gençlik bayramı gençlikle kutlanılabilseydi.. Ama, yok.. Ama biz yine de genç kalalım ve öyle, kutlayalım?.

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kimse dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz!..