DEĞİŞİMİN ROTASI?..

Siyasi kulvarda ki başarının en büyük kriteri özeleştiriye odaklı, kendini, sorgulamaktır, sorgulayabilmektir? “Benim hiç mi bir kabahatim ve suçum yok mu, bu yol seyrinde?” İşte bu gerçekçilikle, yola çıkarsanız gerileme evrenizi, ilerici rotaya sokarsınız! Yok, salt rakibin yanlışları, hataları ve keyfiyetine yönelirseniz, kaybeden siz olursunuz! Demezler mi, “siz önce kendinize bi bakın.”

***

Şöyle ki; Ekonomik sıkıntıların had safhaya ulaştığı bir evrede. Siz siyasal iktidar olarak, kemer sıkma mücadelesine girmişken. Enva-i tepkiye rağmen, bu işe nasıl çözüm bulabilirim arayışı içerisinde bulunurken! Ve sizin rakibiniz aksi minvalde siyaset ikmal ediyorsa…Her ağzını açtığında, “sizi israf, israf, israf” diyerek, suçluyorsa! Ama en büyük israfı, keyfiyeti, “har vurup harman savunma” kabilinde, “vur dibine, dibine” diyorsa!

***

Çarşıda, pazarda, manavda, kasapta, ekmek fırının önüne geçip, “bu hayat pahalılığına” veryansın edip, seni yerden yere vuruyorsa! Ahaliyi de yanına çekiyorsa. Sonra bıyık altı gülüşüyle, çilingir sofraları kurum, “umurunda mı dünya” şarkısını tüttürüyorsa!  Ağzından, “saray, saltanat, tek adam” kelimeleri eksik olmuyorsa!

***

Yoksulluk, fakirlik, çarşı, pazar edebiyatı yaparken, en kral saltanatı kendisi yapıyorsa! Oturduğu makamı, yetkilendiği görevi icra etmenin yerine sürekli başka koltuklarda, makamlarda gözü olup, buna dair “lüks hayatın” en kralını yaşıyorsa! Uçaklar kiralayıp, cümbür cemaat gezmelere gidiyorsa! En büyük zevkim tatil deyip, “o biçim yaşıyorsa.

***

Ve tüm bu saltanatı aramızda kalsın sloganıyla gecesini gündüzüne katıyorsa!,, Londra’da konut alıyorsa, ABD’de gezmelerde bulunuyorsa!!.. Türkiye’ye diş bileyen Avrupa’nın elçilerini, liderlerini, siyasi aktörlerini boğazda balık, rakı tavıyla, Türkiye’nin idaresini her şekliyle tu kaka olarak, anlatıyorsa!

***

Siyasi istikbali için, davasını hiçe sayıyorsa! Kendi partisinin liderini alaşağı etme adına, enva-i kumpaslar tertipliyorsa! Baba oğul’dan bacı kardeşe, olmadı, iki kardeşe evrilme! Bunlar da olmadı, gel de yeni ufuklara yelken açalım diyen bukalemun misali, siyasetiyle, prim yapıyorsa!  Seçmenine bile, siz nankörsünüz diyebilecek kadar şımarıklığı, ikmal ediyorsa!

***

Hele ki, celladına aşık misali, Kürtleri bile inkar ve asimilasyona uğratan siyasi partinin tepe ismi olarak, attığı bir gülücükle, kendi yanına çekiyorsa!Velhasıl, yalanla, dolanla, hile ve desiseyle, asparagaslıklarla, algı operasyonuyla, sosyal medya kalemşörlüğüyle milleti yanına çekiyorsa.

***

Buradaki arıza-i durum, garipliğin sorgulanması değil mi? “Benim hatam nerde?” Ben ki, “Kürtlerle alakalı, devrimler” yapmış iken. Ben ki, Türkiye’nin yarınlarına dair tarihsel ufuklar ikmal edip, yeni ufuklara yelken açmışken! Milli Savunma alanında, tarihsel başarılara imza atmışken! İHA’lar, SİHA’lar, TOGO’lar yapmışken!

***

Askeri vesayeti kırdı, darbeler dönemini sona erdirdi! Destansı devrimleri ikmale getirdi. En önemlisi Ayasofya’yı cami olarak, ibadete açtı.  Sağlıkta, eğitimde, altyapı ve üst yapıda devrimler yapmış! Türkiye’yi kendi coğrafyasında, küresel güç haline getirmiş!

***

Az laf, çok iş sloganıyla ülkeni “çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırma” mücadelesi ve gayretiyle yol yürüyorsa! Siz ki dev yatırımlarla, Cumhuriyet tarihinin 80 yılının da yapılmayanı, 20 yıla sığdırarak, iki mislisini yapmışsanız!

***

Velhasılı kelam! Kesintisiz, 22 yıllık iktidarı tevdi eden halkın, giderek gönlünden uzaklaşıyorsan! Ve tüm yukarıda saydığım, vasat hale rağmen, ahali tarafından bugün birinci parti olarak görülüp, bu siyasete prim veriyorsa! Burada bir gariplik, bir tezat, bir bilinmez denklemlik yok mu?

***

Kadı ki, onlar yalandan beslenirken, siz hakikatlerle yol yürüyen biri olarak! Gelinen ve 23 yaşına basmış, olgun, dinamik bir siyasi parti olarak, “ben nerede hata yaptım, yapıyorum, niye bu kopmalar, küskünler, tabandaki kaymalar” gibisinden, sorgulama yapmanız gerekmez mi? Ya da gerek yok mu? Deyin hele!

***

AK Parti özüyle, ruhuyla var olurken, MHP ile olan cumhurbaşkanlığı ittifakı rotasından sonraki, erimeyi de, hesaba katmaz iseniz! Buna dair, kafa yormaz iseniz. Zafiyetler zincirine, yeni halkalar ekleme devam ederseniz, sizin o genç, dinamik siyasetiniz mevta olmaya mahkûm olmuş demektir!

***

Hele ki, son dönemlerdeki vekiller, parti temsilcileri, teşkilatlar… “Parti yükünü omuzlamaları gerekirken, maalesef partiye yükler”. Çünkü siyasi bir üretim yok! Parmak kaldırma siyasi temsiliyet var. İşte Güneydoğu’daki tablo bu. Dünün tabela partileri bugün, iktidar partisi minvalinde, yürür hale geldiler? Ama AK Parti, gerilemede…

***

Lakin siyasi temsilciler keyfiyet ve zafiyet içerisinde! Milletvekilleri mi dersiniz, parti teşkilat başkanları mı dersiniz, il ve ilçeler mi? Hatta Belediye Başkanları bile. Sadece ve sadece Parti Yöneticilerinin programlarını sosyal medyada paylaşım, tıklama arayışı içerisindeler. Her şey, “külliyeye yüklenmiş?”

***

Televizyon ekranlarında, gazete sütunlarında, köşelerde! Siyasi toplantılarda. Söyleşi ve röportajlarda! Sempozyumlarda. Konferanslarda. Sadece bir kaç ismin ötesinde, kimse görüntü vermiyorsa! Herkes bir kaçak güreş içerisinde, sadece ve sadece iktidar rantına odaklanmışsa! Çöküş kaçınılmazdır. Çünkü, taban kaymıştır…YRP’nin güç kazanımı bunun, eseridir!

***

Değişim şart. Ama kendini çek etmesiyle mümkün olabilir! AK parti dün, 23. yılını kutladı. Gazze’deki vahşetten dolayı, sade bir organizasyon yapıydı…“Umudun, Geleceğin ve İcraatın Adı: AK Parti” teması seçilmiş. Erdoğan’ın konuşmasını bilahare konuşup, tartışabiliriz! Çünkü yazıyı gazeteye gönderirken, yeni konuşmaya başlamıştı. Özü itibariyle, sıkıntılı, kritik, güçlülüklerin vücut bulduğu bir dönem, hal-i hazırda yaşanıyor!

***

Siyasi ve ekonomik! AK Parti’yi ayağa kaldıran, 23 yıllık iktidar sürecini ikmal eden, Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar sütunlarına, odaklanmalı! Çünkü kendisini eriyen potada bugün bu Üç Y tersi istikamette vücut bulmaya başladı. Onun içindir ki, muhalefetin tüm bu muhalefetsizliğine, keyfiyetine, zafiyetin rağmen, güç kazanıp, istenilen, rağbet gören oluyor!

***

AK Parti! Ekonomi’de kalkınmayı, refahı, yaşam standardını yükselme adına, mevcut icra edilen politikaların da üstünde performans ve stratejiyle, kendini ve halkı diriltmesi lazım! Yoksul çok yoksul, zengin çok zengin olan toplumda, uzlaşıyı sağlayan köprü vazifesine sahip orta direk lazım. Aksi yıkımdır.

***

Ve 2002’deki o reformu, ruhu yeniden şahlandırıp, diriltmesi gerekir! Reformcu ve özgürlükçü olmalı. Özellikle, kendi iç istikrarı, istikbali ve istiklali olduğu kadar, bulunduğu coğrafyada misyon ve rol sahibi olabilmesi için, reformcu, özgürlükçü yeni destanlar yazmalı, ikmal etmelidir! İşte o zaman, AK Parti küllerinden yeşerebilir. Aksi düşünülmemeli!

***

GÜNÜN SÖZÜ

İhlâslı bir düşünceyle çıktığın yoldaki dikenler, acıtmaz, hırslandırır!

Not… Önceki günkü yazımda, bugün için “özel okulların” fiyat belirlemesiyle alakalı sorulara yanıtım olacak demiştim, yazı önceliği noktasında, yarına bıraktık. Bilginize…