DEPREM VE SİYASET!…
Ramazan-ı Şerif’ten gün alıyoruz!.. Bir iki, üç bugün beşinci gün.. Ee, zaman su gibi akıp gitmiyor mu?!.. Nasıl geçti?.. Kimi zaman bilemeyiz zamanın nasıl geçtiğini.. Mevsim hala kış.. Mart’ın son haftasına girsek de, yağış var.. Bahar yüzünü bi gösteriyor, bi kaçıyor.. Ramazanın manevi atmosferi her alanda kendini hissettirse de, burukluk her yaşayanın gönlünde ve ruhunda hakim.. Ülke ve millet olarak, “asrın felaketiyle” yüz yüze geldik.. Binlerce can kaybettik.. Onlarca katı yaralımız.. Binlerce katı da, evinden, barkından, yurdundan olan insanlarımız var…
***
Acı, hüzün ve gözyaşı sinmezse de; hayat devam ediyor!.. Yaralar sarılıyor, yıkılanlar yeniden inşa edilmeye başlandı.. Depremin izleri, silinmeye çalışılıyor.. Bir daha böylesi felaketleri yaşamamak için de, dersi ibret bazlı teknik ve bilimsel yapılar inşa ediliyor.. Deprem değil, binalar öldürüyor, sözüyle bir daha yüz yüze gelmemek için!… Tüm bunların yanısıra, bir de siyaset var!.. O da, yürütme ve yasama gücünü elde etme yarışı.. Zaten, ülke insanının iki önemli gündem maddesi, bu!.. Bir deprem, iki seçim.. Diyarbakır’ın çarşı, pazarından, günlük hayat akışından yansıyan bu minvaldeki hava!.. Araya bazı “nahoş, rant, çıkar menfaat çekişmeleri” sokulsa da, özünden inmiyor..
***
Kent yöneticileri, hal-i hazırda tüm eforları “deprem alanı ile depremzedelere ve barındıkları alanlara” ilişkin, yoğunla harcıyorlar.. Tek mesaileri bu.. Bir tarafta enkaz kaldırma, diğer tarafta yıkım kararı alınan binaların, tahliyesi ve yıkımı.. Diğer tarafta ise barınma, iaşe ihtiyaçlarının karşılanması.. Ve hepsinin de sağlıklı ortamda, yapılır olunması!.. Sağlıklı ortam derken!.. Çadır kentle ilgili itirazımı daha önce yapmıştım… Burası olmaz, riskli ve tehlikesi yüksek, sağanak yağışla, batar diye!.. Öyle de oldu.. İlk yağmurda tahliye edildi.. Yurtlara misafirhanelere boş bulunan binalara yerleştirildi, konteyner kent ve kalıcı konutların yapılmasına kadar, barınacaklar..
***
Beni en çok etkileyen, üzen, on milyonlarca liranın “o çadır kente” harcanması ve bir hafta bile, depremzedelerin barınamaz hale gelmeleri.. Bile bile lades, iflas ve boşa harcama!.. Neyse, giden gitti, peşine düşecek değiliz, ama muhakkak ki birileri bir şeyler soracaktır!.. Konteyner bölgesindeki çalışmalar da, ben mi öyle hissediyorum yoksa farklı bir durum mu hasıl bilemiyorum!.. Ama, görüntü işin biraz ağır aksak seyrettiği.. Ve Altyapı konusunda, Çadırkent’te yaşananların benzer durumunun olabileceği, ifade ediliyor.. Umarım yaşanmaz..
***
Salt kentteki depremzedeler değil, Diyarbakır’ın sorunu!.. Diğer bölgelerden gelenler de var.. Rakam yüksek.. Onun için de, kent ahalisi olarak da, bizlerin de “elimizi insani yönde” taşın altına koymamız gerektiği gibi, bunun devamlılık arz etmesi gerekir.. Bir gün değil, uzun süreli!.. Mübarek bir aydayız.. Manevi bir gönül birlikteliğimiz kadar maddi bir dayanışma içerisinde de olmamız gerekir!.. Zekat mı, fitre mi, hayır hasenat açısından; ilgili ve sorumlu kurumlarla diyalog içerisinde, her daim olmak lazım.. Yalnız bırakmamak ve onları unutmamamız gerekiyor..
***
Çünkü, açılan yara uzun soluklu bir zaman dilimi içerisinde ancak sarılabilir, tedavi edilebilir.. İlk günkü dayanışmayı, son güne kadar devam ettirelim.. Ben, vakıf, dernek, iş, aş sahibi iş insanlarının kurdukları iftar çadırları, ya da yardım kolilerinden daha çok, depremzedelere yönelmelerini isterim.. Ama gösterişten ırak, bir şekilde.. Bir hadistir.. Bir elin verdiğini diğer el görmeyecek.. Gün dayanışma, yardımlaşma, bir ve diri olma günüdür; bugün sana yarın bana!..
***
KENTTE SOLUNAN SİYASİ HAVA..
Hiç de sağlıklı, güven verici bir o kadar da umutlar yeşerten değil.. Yerel bazlı siyasette “deprem etkisi” diyeceğim, bu “coşku ve heyecan” yoksunu, seçim havasına.. Lakin hiç de alakası yok.. Çünkü, mevcut hal “iddialı, gümbür gümbür, geliyoruz, bir daha” diyen olmadığı gibi, eski seçim havasını estiren de yok!… Aday adayı fazlalığı, var!.. Ama, bu rağbet, yoğunluk, aşırı ve fazla aday adaylığı başvuruları, muhalefette!.. İktidarda, düşüş var.. Ki bir önceki yazımda dile getirdim, 2018’de 250’leri aşan aday adayı sayısı, şimdi değil yarısı, çeyrekte!.. Pek de sürpriz isimler yok.. Var olan da, bildik simalar.. Daha önce, havayı soluyanlar…
***
Ancak yeniler ise bu ifademe gocunabilirler.. Ama hakikat bu.. Hatırı sayılır kadarı, seçim sonrasındaki “nimetten, makam ve mevkiden faydalanıp, nemalanabilmek adınadır kendilerini sahada göstermeleri!?.” Ki ağızlarını açtıklarında da, 20 binden aşağı oyum yok derler.. 2018’deki sözümü hatırlatayım, Ak Parti için.. O gün demiştim ki, 250 kişi başvurdu. Her birinin, bin oyu olsa 250 bin oy eder.. Onların beyanıyla 10’ar bin oyları var desek, 2.5 milyon eder.. Peki, alınan oy kaçtı, 183 bin civarı.. Yani aday adaylarının ne bin oyu sandığa yansıdı, ne de aday olanların 10 bin oyu..
***
Milletvekili kesin aday listeleri, 11 Nisan’da belli olacak.. O güne kadar, denir ya “mevzunun altından çok sular geçer?”… AK Parti, ya da Cumhur ittifakı için, şuan en çok konuşulan liste başı kim olacak?. Ağırlıklı beklenti, Diyarbakır dışından, kabinede yer alan bir üyenin, olabileceği!?.. Deprem sonrası, gerek yargı işleyişi ve gerekse de Diyarbakır’daki koordinasyonu sağlamak üzere görevlendirilen, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ismi, zikrediliyor.. Özellikle, kent ahalisiyle oluşturduğu diyalog güçlü bir dayanışma yarattı diyebilirim.. Kürt olması, ilahiyatçı ve avukatlığı, bölge insanında karşılık bulabilir mi onu bilmem?.
***
Bozdağ’ın yanısıra, konuşulan başka isimler de yok değil.. Numan Kurtuluş mu, Abdulhamit Gül mü, hatta Binali Yıldırım ile Efkan Ala’nın ismi de zikrediliyor.. Ha bu arada, Hüda Par’ın AK Parti listesinden, seçime gireceği yönündeki ittifak, listede farklı bir rüzgar estirebilir… Liste başı değişmeyen kuralla abi olursa, ikinci veya üçüncü sırada, kim yer alır?.. Hüda Par’ın adayı Parti Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu mu, Vedat Turgut mu, yoksa Şehmus Tanrıkulu mu olacak ve listede, hangi sırayı alacak belli değil!.. Neyse; Cumartesi günü Ak Pati için temayül yoklaması yapıldı, sonuç mahremiyet açısından gizli..
***
HDP’de durum nasıl!.. Yani Sol Yeşil Parti.. Çoklu bir ittifak bloku olması münasebetiyle liste yine “seçmenden daha çok üst aklın kontrolünde şekillenecek.” Onun için de, aday adayı başvuraları “sessizlik” içerisinde yürüyor.. Bir önceki seçimde, seçmenlerin listelerdeki il dışı ve tanınmayan simalara gösterdikleri tepkiyi, dikkate alırlar mı.!.. Neyse önümüzdeki günlerde netleşir..
***
Gelirsek, Altılı masanın partilerine.. Tüm partilerde aday adayı çokluğu var.. Ama hepsindeki genel beklenti seçime parti listesinden mi yoksa tek liste halinde mi seçime girilecek?!.. En çok krizin çıkabileceği konuşulan ise; “tek listede” aday paylaşımının nasıl olacağına ilişkin.. Kentte daha önceki seçimlerde alınan oy yüzdeliği mi baz alınacak, yoksa mevcut esen rüzgarın sinerjisi mi, baz alınacak!…
***
Bir de, Türkan Elçi’nin nereden aday gösterileceği merak ediliyor.. Diyarbakır mı, yoksa İstanbul mu?!.. Diyarbakır ise liste başı olması, özellikle İyi Parti, DEVA ve Gelecek başta olmak üzere Saadet Partisi'nde nasıl bir sineye çekilmişlik olacak?.. Gel-gitleri yüksek, bir nokta!
***
Evet, adaylar çok ama çok merak ediliyor!.. 11 Nisan’da netleştikten sonra, bu kez tabanın onlara karşı, “alerjik durumu” gündem olacak.. Yani seçmende karşılığı nedir?!.. Sonuç itibariyle, hal-i hazırda ısınma turları, önümüzdeki haftadan itibaren mevsim gibi seçim havası da hayli ısınacak!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
En büyük felaket, acının üzerinden rant devşirmeye kalkışanların kurtarıcı kesilmesi!…