EĞER Kİ, SAMİMİYSEN..!

“Ne bayramdır, ne seyrandır” diye başlayıp, uzayan halka mal olmuş vecize bir söz var!.. İşte böylesi bir haleti ruhiye içerisinde, “Başörtü mevzusu” gündemleştirildi.. Hem de, “başörtünün” en büyük hasmı olan anlayışın mimarisi ve savunucusu olan CHP tarafından.. “Başörtü” kelimesini dahi kullanmadığı, ama kamuoyuna “başörtüsüne güvence” adıyla Meclise yasa teklifinde bulunuldu..? Garip bir hal.. Denir ya nerden nereye, hayrola beyim, neyedir bu hiddet?!…

***

Ha bu arada, hal-i hazırda ülkede bir “başörtü problemi” var mıydı?!.. Ya da, kalmış mıydı?.. Dahası şu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu değil miydiki, bir kaç ay öncesine kadar böbürlene, böbürlene, meydanlarda “meseleyi ben bitirdim” deyip, naralar atan?.. AK Parti değil, CHP’dir “Başörtü özgürlüğünün teminatı, tek güvencesi” diyen?.. Eee, şimdi ne oldu, ne değişti, “yasaya ihtiyaç” duyulur noktasına gelindi de; “dindar kesildi”?…

***

İyi de; “insanlar yasayla, açılıp, kapanıyor?”.. Yasa varsa, başörtüsü takarsın, yasa yoksa, takmaz mısın?!.. Ya da taktırmaz mısın?.. Ne despotik bir anlayış.. Eee, şu 1 asırlık dönem içerisinde, “kılık kıyafet” ki sizin “şapka kanununuz” dahil, işlem gördü mü?.. Gören neydi, “laiklik” kisvesi altında, topluma dinsizliği, dayatan anlayışın hakim kılınmasıydı?… “Başörtüsüne” el uzatan, sizin Genel Başkanı olduğunuz parti ve anlayışı değil miydi?!… Ki siz de, az uğraş vermediniz, “bir bez parçası” diyen de, sizdiniz!.. Kaosa kalkan 411 el manşetini kim ne için attı, kimin nam-ı hesabınaydı?!..

***

Yıllarca “başörtü yasağının” bekçiliğini yapan, sizin başında bulunduğunuz partinin, anlayışı ve ilkeleri değil miydi?…  Üniversite kapılarında “ikna odaları” açtıran.. Binlerce genç kızın, “hayallerini” yıkan, karartan.. Kamuda, binlerce insanın “işinden, aşından” edilmesine, laiklik adı altında “zulümler” yağdıran.. “Serbestiyet ve özgürlük” noktasında atılan her adıma, pranga vuran da sizler değil miydiniz?.. Anayasa Mahkemesi’ne kadar gidip, “özgürce giyinmeye” çelme atıp, iptal davası” açan da, sizin partiniz değil miydi?… Kaldı ki, 10 yılı aşkındır “ülkede bir başörtü sorunu” yok!…

***

Kadınların siyasi tercihi, temsiliyeti “başörtülü olup olmadığıyla” kamil değil.. Kamil olan, özgürlüklerin ve demokrasinin şeffaf ve samimi, ihlaslı, toplumsal uzlaşıyı, barışı ve mutabakatı sağlayan, zihniyetin hakim kılınmasıdır?.. Milletin diniyle, diliyle, yaşamı ve kültürüyle, medeniyetiyle “uğraşan” değil, özgürleştiren olunmalıdır… Dün de ifade ediyorduk bugün de, “insanların yaşam anlayışı ve inanışı” yasayla dizayn edilemez.. Doğal hakkıdır, her hakkı annesinin sütü gibi helaldir.. Dizayn edilecek olan; “bu özgürlüğe” pranga olacak olan, siyasi ve ideolojik düşüncelerdir…

***

Kendinizce “bu yasa teklifini sunmakla”, olası iktidar değişikliğinden dolayı, endişeli ve çekinceli görünen “muhafazakar camiaya” bize oy verin, “bakınız size karışmayız” demekle, siyasi başarı elde etme adına hendek atlanılmaz, sonuç da alamazsınız?!.. Hele ki, seçim sürecinde bunu, gündemleştirmek, şirinlik diye sunulan yasa teklifi, iticilik arz ediyor... Tarihi hatırlatır… Selanikten “şeriat isterük” sloganlarıyla yürüyenlerin, daha sonra, koca bir hilafeti yok etme halinin tekerrürüne dair mi?!..  “Dindar kesime” yaptıkları zulümler, akla gelmez mi?… Ne mümkün, tek parti şeflik ve dipçik döneminin unutulması?..

***

Bilinmesi gereken, bu millet “celladına aşık” olacak bir millet değil, olmamıştır da!.. Dün olduğu gibi bugün de… Olsa olsa, dünün devşirmeleri olur; celladına aşık olan!… Tarihte kayıtlıdır, bu aşkın nasıl “aşk-ı memnunla” vücut bulduğu.. Ha bir de, AK Parti’yi “samimiyet karinesi” içerisinde, teste tabi tutuyoruz gibisinden bir düşüncenin algı operasyonu pompalıyorsunuz hal-i hazırda.. Yani; “başörtüsüne özgürlükte” AK Parti samimi mi değil mi, testi?!. İyi de, “yasağı kaldıran” bu parti.. Ki, “Partinin kapatılmasına” gerekçe gösterilmesine rağmen, “dik duran yine bu parti?” Ve bedel ödeyendir…

***

Bu işin bir de “istihbarat” yönü var.? Ne deniliyor; AK Parti’nin “yeni anayasadan” söz etmesinin muhtevasında “başörtüsü” dahil bir çok alanda, “hak ve özgürlüklere” dair, adımlar yer alacağı bilgisi üzerine, CHP lideri Kılıçdaroğlu, böyle bir adım atarak, “iktidarın kalesine gol atma” gayreti içerisine girdi?… Öyle ya, twitler üzerinde gecenin bir vakti yaptığı canlı yayında, bunu söyleyip, sabahında Meclis’e taşımasının izahı; “rol değişikliği” değil de nedir?!..

***

Nitekim dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, “hodri meydan” dedi… “El mi yaman bey mi yaman” kabilinde, “Eğer dürüstsen eğer samimiysen temel bir insan hakkı olan başörtü meselesini ülke gündeminden çıkarmakta samimiyse gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım. Böylece CHP'ye üzerindeki utanç lekelerinden birinden kurtulma fırsatını sunmuş olacağız.”

***

Erdoğan’ın CHP’ye “siyasi yönde attığı altın vuruşa” karşılık, Kemal Kılıçdaroğlu nasıl bir hamlede bulunacak?.. Çünkü asıl samimiyet sorgulaması, şimdi başlıyor..  Şöyle ki, CHP lideri, başörtüsü özgürlüğüne inandığı için mi bu yasa teklifinde bulundu, yoksa seçim yatırımı için mi?.. Tabi, başörtüsü serbestisine inandığı için bunu yaptı demek, abesle iştigal olur.. Özellikle geçmişindeki sicil dosyası, hayli kabarık.. Seçim yatırımı için yapıyor. Muhafazakar camiayla helalleşmeden ülkücülerle buluşmaya, PKK’lıları savunmaktan başörtüsüne özgürlüğe kadar, her tarafa mavi boncuk dağıtan siyasi bir karakterde, “samimiyet beklemek” ne kadar gerçekçi ve ihlaslı olabilir ki?!

***

Sonuç itibariyle yasa teklifine gelen altın vuruşa karşı CHP ki şimdiden kulislere yansıyan bilgilerin deşifresiyle görünen o ki, yine “çamura” yatılacak… Nitekim, Kılıçdaroğlu cephesinden açıklama geldi.. Ne diyor; “Önerdiğimiz bu kanuni zırhı sen destekle” derken ekliyor “ Senin yasakçı zihniyetine rağmen, özgürlükler getirmeye çalışıyoruz" gel de çık işin içinden… Denir ya kanun değil, sen Anayasa değişikliği minderine gel.. Kalıcılık orada..

***

Ancak  şunu ifade edeyim ki, teklif edilen yasanın rahatsız edeceği kesim, hiçbir şekilde AK Parti değil, bizatihi rahatsız olan CHP’nin Genel merkezi ve alt katlarıdır.. “Laikliği” bu ülkeye dikte edenler ve atılan tohumların yeşerenleri, başörtüsünden nefret eden zihni bunak, sözde “sosyal demokratların” ruh dengesini bozmuştur bu yasa teklifi.. Keyiflerini kaçırmıştır.. Hele ki, laikçilerin canını fena halde sıkmıştır..

***

Velhasıl, bunun etkisi, Kılıçdaroğlu’na nasıl yansıyacak, işte asıl mesele burası!… Erdoğan’dan gelen vuruşla, fena halde köşeye sıkışmış oldu… Tabi şunu da takdir etmek gerekir, eğer CHP bugün “hak ve özgürlükler” noktasında yasakları değil, özgürlükleri savunur ve öneren konuma gelmişse bunda, Erdoğan’ın payı çok ama çok yüksektir..

***

ŞARKININ İSMİ NE?..

Sahnedeki şarkıcının, “istediği şarkıyı” söylemediği için, “canice” öldürülme olayı, ne yazık ki, yürek sızlatıcı bir hadise… Günlerdir yazılıp-çiziliyor.. Ki bu ve benzer vakıalar ilk değil, görünen o ki son da olmaz.. Cinayetin tüm detayları aktarıldı, konuşuldu. Yazıp-çiziliyor.. Peki, burdan çıkarılabilecek bir ders-i ibret yok mu!?.. Toplum olarak, “neden cinnet” hali yaşıyor ve yaşatıyoruz kendimize!..

***

Demek ki, ruh halimizde, arıza-i durum var.. Yoksa, böylesi bir mevzuya başlık olarak, “istenilen şarkının” peşine düşüp, “şarkının ismi ne?” demenin derdine düşer miydik.. Sahi ya; hangi şarkıydı bu istenilen.. “Başım belada” her halde şarkısı değil, olsa olsa “helva yapsanadır..”

***

EKMEK FİYATI GÜNCELLENDİ…

Diyarbakır’a özgü.. Ama fiyat indirimi değil, artırımıyla güncellendi.. Yahu hani hayat pahalılığı, fiyat indirimleri, ekonomik krizde “ibre inişe” geçmişti.. Galiba bir terslik var..

***

Güncellenen fiyata göre, 200 gramlık somun, 3.5 lira, 400 gramlık pide ekmek, 7 lira, kepekli ve tam buğday da 7 lira, 100 gramlık çörek, simit, boğaça 4 lira, tost ekmeği 1.75 lira, lahmacun pişirme 3 lira, ev ekmeği pişirmenin ücreti de, müjdeler olsun o da 2.5 lira oldu…

***

Hep ifade etmişimdir, etmeye de devam ediyorum.. Siyasal iktidara kan kaybettiren, puan düşüren, destek ibresini inişe döndüren, hiçbir şekilde “siyasi yönde muhalefetin ortaya koyduğu politika” değil.. Ne içteki ve ne de dıştaki, “siyasi aksiyonel” operasyonlar değil..

***

Tek neden; frensiz hayat pahalılığı, fiyatlardaki kontrolsüz artış.. Okurum not düşmüş, diyor ki “Allah billah aşkına, etin kilosu inişe geçip, 120 lira civarında, ama bir porsiyon kebap 85 ila 110 lira arasında; ne bu hal?”… Eee; fırsatçılar arenasına artık hayat teslim..!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın