FİKRİ TAKİPTEKİ SAĞLIK…
Malum, mesleğimizin temel ilkesidir; fikri takipte bulunmak.. Eğer bir konuyu mevzu etmişseniz, “başlangıcı” kadar sonu ve tabi seyri de, önem arz eder!.. Ve paylaşımı, hasb-i halde bulunduğun okurunla yapman gereklidir.. Bilgi eksik kalmasın.. İşte bu minvalde, bu gün önceki yazılarımızda, dile getirdiğimiz, “Sağlıkla” alakalı mevzulara dair sorularımız olacak.?. Tabi, soruları zikrettikse, muhataplarından da yanıt beklediğimizi, ifade etmek isteriz!..
***
ŞEHİR HASTANESİ…
Evet, Diyarbakır Şehir Hastanesi “ihalesinin” akıbeti ne oldu?.. Kasım ayını da, tükettik.. Aralık ayı, ki sene bitiyor artık.. Öyle ya, her gelen; “bu ay yapılacak, bu ay tamamdır” deyip durdu.. Kimi siyasilerimiz kendisine prim, siyasetine de malzeme yapmak adına siparişli haberlerle manşetlere çıktı.. Ama hala “tık” yok.. İşte bu noktadan dolayı dolayı soruyorum ne oldu Diyarbakır’mızın Bin yataklı Şehir Hastanesi’nin yapım ihalesi?…
***
Ne diyelim, ildekilerden umudu kestik.. Artık, muhatap olarak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya sesleniyoruz.. Hastanenin ihalesi bu yıl yapılacak mı, yapılmayacak mı?.. Hastanenin yapımından vaz mı geçildi?!.. Üç yılda, zar-zor projesi yapıldı. Bir yılda ihalesi ancak ikmale getirildi. Yapıldı ama, müteahhit hemşehrimiz “fırsatçılıkla” nanik yaparak, bir yılda tek bir çivi çakmadan, işi tasfiye etti.. Ki katlamalı ihale, yapılsın!.. Muhtemelen onun da hevesi kursağında kaldı, ihalenin bir türlü yapılmayışı?!…
***
Bakan Koca ne yanıt verir bilmem.. Bel ki de, duymazlıktan gelir.. Öyle ya, iş Diyarbakır olunca, “aman bırak, ne yaparlarsa yapsınlar” mantığı, yüksek dozajlı işlev görüyor, Sağlık Bakanlığında.. Bir hemşehrimiz var dı, Dr. Aziz Alper Biten.. Ona da ne hikmetse her seçim evresinde, “birileri çentik atıp”, ıraklaştırıyor.. Eee, Biten’i görevden alırlarken, “hır çıkarsaydık”, bugün Hastane için çıkardığımız hırla, yer yerinden oynardı.. Ama yok!…
***
Fazla söze gerek yok.. Şehir Hastanesi’nin “ihalesinin” sonucu, an itibariyle “gizemli ve meçhuliyetini” koruyor.. Yani, muamma.. Kulis bilgilerine göre, 2023 yatırım programına alınacak, ihalesi de seneye yapılacak..Neyse, bizimkisi sitemli, tepkili bir fikri takip ilkesiyle, meseleyi gündemleştirerek, muhatapları biraz “vicdani hassasiyetin” yoluna getirebilmek!.. Çünkü, sağlık yönünde Şehir Hastanesi “hayati öneme” sahip, Diyarbakır kadar Güneydoğu için..
***
BAŞHEKİM NE OLDU?!..
Hazır söz sağlıktaki arıza-i hadiselerin başında Şehir Hastanesi’yle mevzuya girmişken.. Şu bir türlü “sağlıklı bir işleyişe” kavuşmayan, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin “yönetim kadrosundaki” değişiklikteki, muammalık ne oldu!?.. Başhekimin “sözleşmesi yenilenmediği” için ki görevden alındı.. Bir ay edecek nerdeyse, henüz yerine bir atama yapılmadı?!…
***
Tabi Başhekim olmadığı gibi bir de, başhekim yardımcılarıyla alakalı da, sorun var.. Kiminin sözleşmesi bittiği gibi yenilenmemiş, kimi de görevden alınmış yerine atama yapılmamış.? Yani bir taşıma suyla, değirmen döndürür misali Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi yönetiliyor?!..Bıraktık imzaları, bürokratik işlemleri, sağlık mekanizmasındaki hekimler, hemşireler, hastane personeli, “akıbetimiz ne olacak” diye soruyor!… Poliklinik kadar, cihazlardaki arıza-i haller, gün verememe, raporlar dahil!.. Sahi ya, “Sağlık raporlarına dair” soruşturmalar ne oldu?.. Hem idari hem de adli, bir takibat vardı!.. Neyse, adli yönde irdeleme sürüyor?!..
***
Bir önceki yazımda, iki soru sormuştum “bu belirsizliğin” nedenlerine ilişkin.. Çünkü, daha önce bu hastaneye başhekim olabilmek için “kimler sıraya” girmedi, kimler kimleri kendisine kartvizit olarak, kullanmadı!.. Eee, yıllık cirosu onlarca milyar olan böylesi bir kurumu iştah açar.. Ama gel gör ki; şimdi kimse ben “başhekim” olayım demiyor.. Bu işteki arıza, İl Sağlık Müdürlüğü ile Kurum arasındaki “doku uyuşmazlığı mı?”.. Yoksa; “benim adamımın yokluğu mu?”.. Her ne ise; tez elden bir Başhekim bulun?!!..
***
YEMEK İŞİ VE SİLAH!…
Kısa adı SES olan, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçiler Sendikası ile Çocuk ve Kadın Hastalıkları Hastanesi Yönetimi arasındaki “silahların çekilmesine kadar varan, “yemek polemiği” sulha erdi mi?.. Yoksa, karşılıklı sınama devam mı ediyor?… Doğrusu bu konuda pek bilgi yok.. Ama, cevap aranan soru hastanenin yemeğinin, Öğretmen Eviyle yapılan protokol gereği buradan karşılanırken, bu işteki “arıcı firma” neye delalettir.. Yoksa işin, asıl sırrı burda mı?!… Biri yanıt vermeli açık ve net bir şekilde; “yemeği yapan” belli, yemeği yiyen belli ama “getirip-götüren, dağıtan” meçhul!?.. Bunun aydınlatılması lazım!?..
***
AK PARTİ’DEKİ ESEN RÜZGAR…
Bir süreydi, “durulmuş” gibiydi.. Ama bir kaç gündür, fırtına koptu kopacak konumuna geldiği konuşuluyor.. İl ve İlçe Teşkilatları düzeyinde; fırtına var!.. Ankara ve Diyarbakır arasında; mekik dokumanın ötesinde “ciddi bir hesaplaşma” ve karşılıklı dirençi yüksek hamleler söz konusu!… Daha önce, “kim gider, kim kalırdan” daha çok, teşkilatların 2023’e odaklı değişim ve dönüşüme, yeniliğe ihtiyaç olduğuna dikkat çekmiş, Parti Merkezinin de bunu görmesi gerektiğini belirtmiştim…
***
Ki bu ihtiyaç, özellikle toplum nezdinde karşılığı ve itibarı olmayan, son dönemlerdeki icraatlarıyla, partiye ve kendisine, çevresine “vahim derecede” zarar verenler için, kaçınılmaz olması gerektiğine vurgu yapmıştım!.. Şaibelerden kendini kurtaramayanlarla; “yol yürümenin” mevcut halle, mümkün olmadığının bilinmesi gerektiği uyarısında bulunmuştum.. O gün denilmişti ki seçim sath-i mailine girilirken “dere geçilirken at değiştirilmez” diye… Ben de demiştim ki; “yükü at taşıyamıyor, bile bile boğulmaktan da değiştirmek, şanstır.?”
***
Özetle, bu hafta Diyarbakır’da AK Parti il ve ilçe teşkilatları düzeyinde çok yönlü bir “değişim ve dönüşümün” rüzgarı, fırtınalı bir etkiyle esecek.. Bunu net, ifade etmek isterim öncelikle!!.. Çünkü kesilen faturalar var, adreslere doğru postalama evresine girildiği yönünde kulisler hayli aktif.. Denir ya eli kulağında.. Neyse bekleyip görelim; “faturaların kesip atıldığı torbadan kime ne çıkacak” diye!.. Gecikmezlerse bari….
***
AH GÜLÜM SÖYLERMİSİN?!…
Bu başlık, yazılan şiirin başlığını içeriyor.. Şiir Diyarbakır Merkez 2 Nolu T Tipi Kapalı-Açık cezaevinden.? Yazan ise, Cengiz Ağar.. Üç sayfalık bir mektup yazmış.. Mektup cezaevi idaresi tarafından, onaylı, okunmuş.. Sakıncalı bir durum yok sanırım…
***
Mektupta, haksızlığa uğradığını söylüyor.. Siyasi değil, adi bir suçtan yatıyor.. Bir telefon konuşması nedeniyle 16 yıl ceza almış.. Dosyanın muhtevasını ne olur incele sorgula diyor.. Tabi, dosya kapsamı, suçun nevisi ve cezanın hükmü, yargıda.. O başka bir fasıl..
***
Yazdığı şiiri paylaşmak istiyorum.. Çünkü mektubunda, hayli ısrarcı.. Şiirde dile getirdikleri ise, “kutsal topraklara gitmeye hazırlanırken” cezaevine düşmenin, duygularını içeriyor.. Şiir’de giden arkadaşlarına da sesleniyor.. Şiir şöyle..
***
Demek gidiyorsun, o güzelim Kutsal Topraklara ayıkların, sevdalıların buluştuğu noktalara..
Ah gülüm söyler misin?…
Bensiz mi, lebbeyk Allahümme lebbeyk diyeceksin, Kabe’nin etrafını dönerken..
Bensiz mi, içeceksin ikram edilen zemzemi tavafı bitirirken..
Bensiz mi, Hacer annemizi yad edeceksin, sefa ve Merve tepelerine giderken…
***
Ah gülüm söyler misin?..
Bensiz mi gezeceksin aşıkları diyarı olan Medine’de..
Bensiz mi selam vereceksin nebiler nebisi O güzel sevgiliye..
Bensiz mi gideceksin gecenin karanlığında okçular tepesine..
***
Ah gülüm bensiz mi?
Demek ki nasipte Yokmuş, seninle Kabeyi tavaf etmeye..
Kana kana zemzemi içmeye Nur dağına çıkıp şükür etmeye.
Arafata gidip tövbe etmeye..
***
Ah gülüm nasipte yokmuş?
Medine sokaklarında beraber gezmeye
Güzeller güzeline selam vermeye
Uhuda gidip Hamza’yı görmeye,
Mescidi Nebevi de gözyaşı dökmeye..
***
Ah gülüm ah..
Bedenim olmasa da ruhum seninle..
Selam ve dua ile, seni çok seven adam..
Mahşuki zaman sana kurban…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Ey insan “affetmek” belki geçmişi değiştirmez, ama bil ki geleceğin önünü açar…