FİKRİ TAKİPTEKİ ÜNİVERSİTE..

DÜN, Sağlık’taki mevzuları, “fikri takip” noktasında, irdeledik, yeniden gündemleştirdik.. Şehir Hastanesi’ne dair belirsizlik.. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki “başhekim” muamması.. Ve de, “çok yüksek dozajlı” kokunun geldiği Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’ndeki; “yemekle” alakalı, SES’in eylemi.. Eli silahlı kişilerin, tehditleri..

Bunları, kısm-i olarak ele alıp, “akıbetleri” sorgulamıştık.. İlgili ve yetkili zevattan da, aydınlatıcı bilgi istemiştik.. Bu minvalde, henüz bir kıpırdama, gelmedi..

Belli ki, yine “görmedim, duymadım, bilmiyorum” moduna girilecek.. Olsun.. Ama biz, inatla ve ısrarla meselelerin çözümüne odaklı, hadiselerin de kamuoyunda şeffafça bilinmesi için “dile getirmeye” devam edeceğiz!!..

***

Gel gelelim; Dicle Üniversitesi’ne dair mevzu ettiklerimizin, fikri takibine..  Dile getirdiğimiz çok konu var.. Ki, geçtiğimiz hafta Rektör Prof. Dr. Mehmet Karakoç’la, bir aya geldik ve sorduk..

Hukuk Fakültesi’nin taşınması ve 157 hektar alanın “imara açılması” beri yanda, yıllar yılıdır “tekelleşen işgallerin” vesayeti altındaki ekilebilinir arazilerle alakalı; tartışmalı hal nedir diye?!

Gelen yanıtlara genel kanaatimi de, bir önceki yazımda dile getirmiştim.. Pek tatminkar ve aydınlatıcı, haklılık yüzdesi yüksek bir beyan görmedim verilen beyanlara ilişkin..

Çünkü muğlaklıklar çok.. Özellikle, imara açılan araziler ve işgal altındaki ekkilebilinir alanlarla alakalı!!..

***

Ne diyor, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Samet Ucaman..   Diyor ki; Üniversitenin “imar değişikliği”, Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri üzerinde, telafisi imkansız tahribatlara neden olacak? Burada yürütülen işlem de; “ planlı bir şekilde, bölgede yeni bir şehir kurmak. Kent ve doğa için risk teşkil ediyor”..

Yani özetle, rant odaklı bir imar organizasyonu..

Nitekim Şehir Planlayıcıları Başkan Berivan Güneş’te aynı mevzuya dikkat çekiyor. Ne diyor; “ Hazırlanan plan için doyurucu hiçbir bilimsel analiz ve teknik bilgi çalışması yapılmamıştır. Sadece paraya odaklanıldığı planın açıklama raporunda görülmektedir.”

***

İmar mevzusu, görünen o ki çok konuşulacak.. Çünkü, tüm taraflar samimi ve şeffaf bir beyan içerisinde değiller.. Eğer olunmuş olunsaydı, Üniversitenin sağı, solu, önü arkası birileri tarafından gasp edilerek, “lüks villaların alanına” dönmezdi, betonlaşma olmazdı?.. Yeni konutların inşaatları yükselmezdi!..

Bir dönüm arazi, 5-10 milyona pazarlanmazdı.. Tabi konuşulan bir mevzu da, çeyrek asırdan beridir üniversitenin “ekkilebilinir” arazilerinin, vesayetçi bir anlayışın, işgali altında bulunması!..

Hatırlıyorum, idareye verilen arazilerin bedellerinin tahsiline gidildiğinde, “kuşlar yüzlerce ton buğdayı yediği” için zaiyat var denilip, para alınmazdı…

***

Neyse; şimdilerde hatırı sayılır para alınıyor.. Geçmişteki gibi; “kökten bir vurgun” yok.. Ancak işgaller; aynı minvalde hükmünü sürdürüyor..

Son görüşmede Rektör Karakoç, “6 ihale yaptık, ama 4’ü iptal edildi..”  İhalelerin iptallerine ilişkin gerekçeler farklı olsa da, özünde “yılların vesayetinin hükmünün yer aldığını” söyleyebiliriz..

İptal edilen ihalelerin, yenilenmemesi gibi.. Ya da ihaleye “kimseyi sokturmayız” tehditlerinin varlığı..

***

Nitekim ihalesi iptal edilen tarım arazilerine bakıldığında, bazılarında ekimler yapılmaya başlanmış bile.. Koca koca traktörler tohumların ekimini yapıyor.. Bu da, üniversite arazileri üzerinde işgalin nasılda hükümran olduğunu göstermeye yetiyor da artıyor..

Yoksa; mevcut ekkilebilinir araziler içerisinde en büyük pastayı oluşturan, bin 180 dönümlük arazinin iptal edilen ihalesinin neden yenilenmediği, kurumun ihaleye yapmada imtina ettiği, kentin gündeminde olmazdı ve konuşulmazdı?..

Denilene göre; üç aydır bu arazinin ihalesi yapılmıyor..  Diğerlerinin de akıbeti ayni.. Arazilerin ekim mevsiminin yarılandığı bir dönemi göz önüne aldığınızda kurumsal bir “teslimiyet” ifşa oluyor..

***

Özetlersek, fikri takip noktasında arazi yönünde Türkiye’nin en zengin üniversitesi konumunda olan Dicle Üniversitesi o muhteşem 27 bin dönümlük arazisi, kırpa kırpıla, bir avuç haline geldi.. Bakalım önümüzdeki günlerde yeni kırpmalar kaç bin dönümlükler olarak karşımıza çıkacak?…

Evet, Rektör Karakoç vaziyete nasıl bir açıklık ve aydınlatıcı bilgi aktarır onu yapacağı ya da göndereceği bilgilendirmede göreceğiz!…

Eğer ki, meseleye hassasiyet gösterirse.. Ama, hal-i hazırda üniversitenin çok yönlü, “rant tekellerinin” işgali altında olduğu gerçeği tartışılmazdır…

***

ERDOĞAN SİSİ TOKALAŞMASI!..

Çok konuşuluyor, çok tartışılıyor!.. Vay ki vay diyen mi, yok daha neler diyen mi?!.. Bu kadarı da olur mu diyen da var?.. Peki, Erdoğan ve Sisi’nin “el sıkışması, tokalaşmasına” ne diyorum derseniz.. Dediğim şu..

***

Uluslararası “ilişkiler de” iktidarların ve liderlerin “bireysel hesapları” olmaz!.. Var olan; ülke ve millet adına olan hesaplar kazanç sağlayıcılığıdır?.. Milli menfaat..  Kaldı ki, savaşmayı bildiğin kadar, barışmayı da, barış ortamını sağlamayı da bilmen gerekir.. Devletlerde “süreklilik arz eden bir düşmanlık ve dostlukta” olmaz..  Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan; “liderler buluşması değil, amaç milletlerin buluşmasıdır?”…

***

HINCAL ULUÇ..

Önceki gün vefat etti!.. Uluç mesleki yönde, gazetecilik ve yazarlıkta, “türü pek bulunmayan” biri idi.. Renkli bir sima olduğu kadar, saldırgan ve sorgulayıcıydı.. Eee; mesleğin ve yayın organlarının denir ya “tümünde mürekkep” yalamışlıktır aslında, “duayenlik..” Yani baba-ı ali usta bir kalemini kaybetti.. Mekanı cennet olsun…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Hırs ve hasımlık kaybetmenin son sığınağıdır…