FIRSATÇIYA ŞAMAR HAK..!
Yok arkadaş yok!.. Bir halk deyimi vardır; “dinsizin hakkından imansız gelir” diye.. Aynen de öyle.. Bu nasıl bir ekonomik fırsatçılıktır ki; “vatandaşı söğüşleyen söğüşleyene..” Vicdan, izan, merhamet kalmadı..
***
Ve; kimsenin de bir yaptırımı yok!.. Çarşı, pazar, manav, kasap fırıncı!.. Umuma açık mekanlar.. Bakkal dahi.. Artık keyfiyet arzıyla, “serbest piyasa ekonomisi, liberal bilmem ne” libasıyla “bindir de bindir” zamları.. Etiketler, haftalık, günlükten öte artık saatlik değişiyor!..
***
İşte Diyarbakır!.. Ev kiraları akla ziyan bir keyfiyet içerisinde, ev sahipleri ile emlakçılar ağız birliği etmişcesine, zamlarla kiraları uçurtma uçurma misali yükseltiyorlar.. En basit, en sıradan, harabe denilebilecek ev kirası; artık Diyarbakır’da 4 bin liradan başlıyor!..
***
Mübarekler(!) zam oranını, otomatiğe bağlamışlar!.. Yılda bir iken onlar da; 6 aya bağlar hale geldi.. Artış, öyle hükümetin yüzde 25, ya da enflasyon oranıyla, tefe-tüfe’ye göre belirlemiyorlar.. Hükmü kendileri veriyor; yüzde yüz, yüzde yüzelli artış.. Yersen misali..
***
Kira, aidat, elektrik, su, doğalgaz ve diğer harcamalar da aynı trende artıyor.. Bir ev değişikliği; taşınma nakliyesi, ev döşemesi, depozito, peşin kira; gel de yaşa bu ülkede ve bu diyarda!.. Bir de getirilen memuriyet kefil şartı var ya; o da ayrı bir güvenilmezlik içeriyor!..
***
Peki, vatandaş kime ve nereye şikayet etsin..! Var mı çözüm üretici makam?.. İlla ki, kavga mı etsin; birbirlerini mi dövsün, kaş, göz mü çıkarılsın?!.. Zaten günlük olarak, hergün yaşanıyor.. Gazetelerin üçüncü sayfaları ev sahibi kiracı kavgasıyla dolu.. Elbette ki şiddet olmasın; ama tahammül de denir ya bir sınırı var.. Vallahi kiracıların sinir sistemi; çelikten!…
***
Ve ben de bir kiracı olarak, artık bayrak açmış durumdayım!.. Yetti arkadaş.. Ne maaşlara zam yapılsın, ne de bu kiralar ve keyfiyet fiyat artışları yapılsın.. Bu ev sahiplerinin kiraları vergi kaçakçılığı kapsamında tavizsiz denetlenmeli.. Şikayete binaen değil..
***
Yaz mevsimindeyiz!.. Kavun, karpuz, meyve çok.. Ama gel gör ki, etiketlere yaklaşmak, alım ise ne mümkün?!.. Tarla, hal, market!.. Tarlada fiyatı en babası, 5 ila 10 lira arasında.. Ama, tezgahta, rafta fiyat etiketine bakıyorsun, 40-50 lira.? El insaf ya.. Buradaki fark; hangi ahlak yoksununun cebine indregandi oluyor!…
***
Netice denetim!.. İyi de, sadece zabıtayla bu iş önlenemediği gibi; çözümün de köklü olmadığını görüyoruz?.. Trafikte kullanılan, sözüne güvenilen fahri denetimcileri kullanalım. Ben hazırım… Ya da, her mahalleye, her sokağa, ya da alış-veriş merkezine devriye sistemiyle, denetim yapılsın!..
***
Diyeceksiniz ki; denetim de denetim, ama “caydırıcı denetim..” El hak, öyle olmalı.. Kontrol, ihbar ve ağır cezalar getirelim ki; eli etikete gittiğinde sonucun kendisini yakacağını bilmeli.. Ben piyasanın kontrolünde “polisiye tedbirlerin” artık şart olduğunu söyleyenlerdenim!…
***
Biliyorum!.. Bir çok kesim karşı çıkacak, bu nedir “polis devleti mi oluyoruz?” diye.. Peki, neyle olacak?!.. Haksızlığın, hukuksuzluğun, keyfiyetin, ahlaksızlığın, çıkarın, menfaatin terbiyesizlerin vücut bulduğu ve vatandaşı sömürenlerin futursuzluğuna karşı, polis ve asker olmayacaksa kim olacak?!..
***
İyi de!.. Çarşıda, pazarda o zaman polisin, askerin ne işi var?! Niye kaçakçıyı enseliyor? Niye sahte para basanı yakalıyor?.. Niye yasaları ihlal edenlere müdahale ediyor?!.. Ya da, yol trafiğinde bulunuyor.. Daha bilmem ne yapıyor.. Boşver; polisiye tedbirlerle olmaz!…
***
Neyle olacak!…Yasaları takmıyor, kanunlara riayet etmiyor.? Yönetmeliklere ve mevzuatlara da, aldırış etmiyor.. Racon kesiyor; “ben benim, istediğimi yaparım, kimse de karışamaz.” Ki öyle de oluyor.. Zabıta gidiyor; ceza.. Ne kadar; bu kadar para cezası..
***
Ekip daha kapıdan çıkmadan, cezanın on mislisini etikete vuruyor.. Kesilen ceza da, yaptırım da; vatandaşa zulüm olarak geri dönüyor.. Eğitim diyenler de var? Ha bir de; okkalı laf sokucu cümle kuranlar da var.. Ne diyor; “işine gelmiyorsa almazsın..”
***
Yahu arkadaş, el insaf ya!.. “İşine gelmiyorsa almazsın” ne remem ve bunu demekle bu iş çözülüyor mu?.. Vatandaş hangisini alsın, hangisini almasın, hangisinde imtina etsin, hangisinde etmesin ki?.. Her şey öyle.. A’dan Z’ye.. Su mu ucuz.. Bir bardak suyun fiyatı kaç para ve işine gelmiyorsa içme mi diyeceksin?”
***
Ne diyoruz!.. Türkiye bir tarım ülkesi.. Diğeri sanayi ülkesi diyor.. Peki nerde, sebze ve meyve ucuzluğu.. Ya da hububat.. İşte bir çuval un?.? Bir kilo bulgur.. Peynir.. Şeftalinin kilosu; 40-50 lira.. Bir tükenmez kalemin fiyatı dün 5 lira bugün 50 lira.. Bir yılda; yüzde 500 artış…
***
İşte Diyarbakır Söz’ün manşet haberi.. Diyarbakır Havalimanı Otopark’ında onlarca sıfır, jiladinli otomobil park edilmiş vaziyette.. Bu otomobiller kimin?! Herkes ketum.. Konuş yok.. Belli ki, otomobil bayilerinin tezgahı ve stokçuluğu.. Fiyatlar uçtu, paran olsa da, ekstrası istiyor.. Soyan soyana yani…
***
Ne zamandı; paradan altı 6 sıfır atmıştık.. O gün ne kadar sevinmiş, keyif içerisinde, moral ve motivasyon, pik yapmıştı!.. Kuruşun değerini biliyorduk.. Bugün; ne kuruş ne lira, ne de on lira, 20 lira; bir çay bardağı bilmem kaç lira.. Kimse artık paradan sıfır atalım gibi bir laf etmesin.. Ayıbın da ayıbı yaşanır; bir hükümetin döneminde 2 kez paradan sıfır atma tarihi olur!…
***
Velhasılı kelam!.. Devletin de hükümetin de, “son bir yıldır” ekonomik alanda zaafiyeti yüksek.. Bir el başarılı ve çözüm getirici olunmasını istemiyor!?.. Bankaların, holdinglerin, çarşı-pazarın tekelini elinde tutan zincir marketlerin patronları; kar marjinallerini önceki yılların katbe katı kazandıkları kayıtlarda yer alıyorsa odaklanılması gereken bu tezat durumdur!…
***
Her kimle konuşuyorsam!.. Her kim mevcut durumdan muzdarip olup, ağzını açtığında.. İfade ettiği ve kurduğu cümle şu!.. Ben, devletimi de, hükümetimi de, kolluk kuvvetlerimi de, denetim mekanizmasını tüm müştemilatıyla radikal bir saha hakimiyetiyle, fırsatçıların üzerine gitmesini istiyorum!…
***
Yeri ve zamanı gelince; o fırsatçı ahlaksıza gerekli şamarı indirmesini bilmeli!.. Aksi takdirde; istediğiniz “ekonomik modeli” oluşturun, saha hakimiyeti elinizde değilse; o atıldır.. Çünkü takan yok, uyan yok!..
***
İşte iki gün önce, asgari ücrete zam geldi.. Bir yılda yüzde 107 zam.. 5 Bin 500 liradan, 11 bin 402 liraya.. Memur, işçi, emekli de yeni zamlar bekliyor.. Devlet tüm imkanlarını zorlayarak, bu artışları yapıyor, ama velakin dün de ifade ettim; “bu zamların, piyasada kontrol sağlanmadığı sürece bir kıymeti harbiyesi olmaz.. Onun için, fırsatçıya şamar hak!..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Keşke bu kadar borca girmeden önce ayağını yorganına göre uzatmayı öğrenseydin.