GAZZE MASKELERİ DÜŞÜRDÜ!

Hem de yer küresinde bilaistisna tüm güçlerin maskesini düşürdü. Özellikle de demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden söz edenler! Medeniyetleriyle dem vuranlar! Hepsinin, insani, vicdani ve rahmani bazlı, iki yüzlülüğünü deşifre etti.

***

Farkında mısınız; Gazze’ye insani duygu besleyen milletlerin ve ülkelerin iç duygularıyla oynuyorlar. Gaye ne iki yüzlükleri bilinmesin. Kan emici birer vampir olduklarının, farkına varılmasın.  Ülkelerin ve milletlerin Kral çıplak çığlıkları atılmasın diye uğraş veriyorlar.

***

Gazze’yi görmeyin! Sırtınızı dönün. Size ne oradaki insanların yaşadıklarından?… Ne soykırımı, ne insan katliamı, ne vahşeti!? Yok öyle bir şey. Dönün sırtınızı, kendi işinize, bakın! Görmedim, duymadım, bilmiyorum deyin!

***

Ha! Bir de orada, burada ahkam kesici olmayın. Siz kim, biz kim? Tabi içimizdeki kimi devşirmeler, elin gavuru adına nam kesici olanlar da hakikatlere göz yumalım diye, enva-i iç operasyona meyil ediyorlar.

***

Kendi kendimizle meşgul olalım. Oradaki insanlık dışı vahşeti görmeyelim. Yer küresindeki sömürgelerini, vahşetlerini, zulümlerini, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri, kendilerinin hanelerine çekmelerine vakıf olunmasın?.. Çığlıklarımız İsrail’in vahşetine ve soykırımına yüzleştirme gayretimiz akamete uğrasın!  Ki bunun için de kaos üretici iç mevzuları alevlendiriyorlar…

***

Dikkat edilirse! Ortadoğu’daki ülkelerin hal-i pür melalinin, şiddet sarmalı içerisinde olmasındaki en büyük etken, İsrail’in yayılmacı politikasıdır. Onun için de, iç kaosa dair, ortaya konulan sosyal mühendislik planlarıdır, ülkelerde ortaya konulan…

***

Türkiye’deki ırkçı, faşizan” saldırı ve vakıaların vuku bulmasındaki ana akıl da, buradan üretilmektedir. Bugün değil, son bir asırdır hep böyle… Dönemsel olarak binbir türlü sosyal mühendislik üreticilikle, toplum içerisinde, hizipleşme yaratarak, birbirimizi, boğazlamamızı istiyorlar ve ne yazık ki çoğu kez de sağladılar…

***

Öyle ki, aklın, mantığın, sükunetin, barışın, birliğin, dirliğin ve millet olma şiarının devre dışı kalmasını sağlamak! Kimi zaman da sağladılar. Vesayetlerin ikmali geldiği dönemler bu durumun eseri…  Millet, kendi kendisiyle kavga etsin, hizipleşsin. Çatışan, kan ve gözyaşı sarmalı içerisinde, cinnet halini millet içerisinde yaratıcı bir varlığa dönüştürmek!

***

Ne yazık ki, kangrenleşen hadiselerimiz, çözüm getirilmeyen milli meselelerimizin açık sinir uçlarıyla, çok çabuk bunların organize ettiği tezlere, yemlik haline geliyoruz. Galeyana gelerek, bu “sosyal mühendislik” senaryolarına meze oluyoruz!  Birbirimize kinlenerek yapıyoruz.

***

Tabi bir de kurt dumanlı havayı sever gerçeğiyle, ülkenin yarınlarına göz dikenler var! Böylesi bir iç buhrandan siyaset devşirmekten, iktidar çıkarmaya kadar bir dizi puslu havadan nemalanmak için bekleyenlerin de varlığı gözardı edilemez! Benzer hadiselerin getireceği acı sonuçlar, tarih sayfasında kayıtlıdır!

***

Onun için; ülkeyi yangın yerine çevirme gayretinde olanların “kıvılcımlarına” aman ha dikkat edelim! Bir kıvılcımdan, küçük bir vakıadan bir şey çıkmaz, demeyin! En büyük yangınlar bir kıvılcımdan, en büyük şerler bir anlık öfkeden kaynaklandığını, unutmamalıyız! İnancımızı sakın ola yitirmeyelim.

***

İkmale getirilmek istenilen sosyal mühendislik planının bataklığına düşmeyelim, peşlerinden gitmeyelim. Çünkü, gidişat milli güvenliğimizi de, milli bekamızı da, istikrar, istikbal ve istiklalimizi de, zedeler..

***

En küçük hadiselerde toplumsal duyarlılıkla, sükuneti elden bırakmayalım. Sokağımızda, mahallemizde, çarşıda, pazarda, iş yerinde vuku bulan mevzulara hırsla, kinle, nefretle yaklaşmayalım, gaza gelenleri de uyaralım! Malum, son pişmanlık fayda vermez.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Yalanın değil, hakikatlerin peşinde yürüdüğümüzde, “bekayı” tesis edebiliriz

Email: omerbuyuktimur@diyarbakirsoz.com