GEÇİNİZ BUNLARI GEÇİNİZ..?!
Neymiş!.. Siyonist İsrail köşeye sıkışmış, zor durumda.. Dünya nezdinde itibar kaybediyor, güç kaybediyor, destek kaybediyor.. İsrail yahudileri sokaklara, meydanlara inmişler, katliamlara son ver diyerek iktidarı sıkıştırıyormuşlar?.. Sosyal ve siyasal iç çatlaklıklar Netanyahu’ya kan ve güven kaybettiriyormuş?..
***
Dünya ülkeleri de, ilk günkü gibi destek vermiyor, desteğini çekmişler!.. ABD ve AB’de de insanlar, meydanlara çıkıp, tepki mitingleri tertipliyor, halk sokaklara dökülüp, yürüyüşler yapıyor.. İsrail’i suçluyor, kendi yönetimlerine neden barış sağlanmıyor diye suçlamalarda bulunuyor. Küresel finans kaynakları muslukları kapatmış?..
***
Peki, hakikaten öyle mi?!.. Değil.. Çünkü üretilen bu algı operasyonuyla bizi bizden etmeye çalışıyorlar.. Her zamanki gibi, duygularımızla oynuyorlar, aklımızı köreltmeye çalışıyorlar.. Hipnoz edip, zihnimizi ve aklımızı esir alıyorlar?. Aldatmacalarla sevecenlik üretme gayretindedirler!?..
***
Avrupa’da, ABD’de yok öyle tepkiler!.. Bir miting mi, bir protesto mu, bir gösteri mi, ya da İsrail’e dair tepki mesajları mı, paylaşımda bulunma hali yok?.. Hani sarı yelekliler, hani toplu yürüyüşler?.. Tek bir karesine, tek adımına izin yok.. Kaldı ki, tepkisini paylaşan ya işinden, aşından ediliyor, ya da gözaltına alınıp, adli işlem yapıyor.. Filistin Bayrağını sallayanları tutukluyorlar?..
***
Ama diğer yandan, 22. güne giriyoruz soykırıma varan katliamlar devam ediyor!.. Köşeye sıkışan, destek kesilen denilen İsrail- Gazze’ye kesintisiz bomba yağdırıyor.. Hiroşima’ya atılan atom bombasından katbe kat üstünde, yağdırdığı bombalarla, soykırımı da geride bırakan katliamlarda bulunuyor.. Bebekler ölüyor, çocuklar can veriyor? Ölü sayısı 7 bini aştı.. Halk karanlıkta.. Ne elektrik, ne gaz ve ne de su var? Gıda deseniz hiçbir şey yok.. Açlık ve sefalet var..
***
Bombaların yakıp yıktığı, binalar öyle!.. Ne enkaz kaldırılıyor, ne de altında kalan insanların, çıkarılıp defni bile yapılamıyor.. Toplu mezarlar açılarak, ölen bebek, çocuk, kadın siviller gömülüyor… Ne yazık ki, yer küresi ve insanlık mevta olmuş şekilde, sessizce izliyor..
***
Küfür İmparatoru ABD ve diğer Yahudi lobisi, İsrail’e her yönüyle, destek vermeye devam ediyor.. Akdeniz’e ve İsrail kıyılarına, askeri yığınak yapıyor.. Generaller, ek kuvvet komutanları gönderip, savaş planlarını organize ediyor.. Dahası, Yunanistan’dan bile, uygun üstler talep etti!…
***
ABD Körfez’den ve Akdeniz’den çoklu bir kuşatma ağını oluşturuyor.. Suriye’deki üstleri de güçlendiriyor.. Tüm bunlar sadece, İsrail’in güvenliği için mi?.. Yoksa, Ortadoğu’yu topyekün Hiroşima ya da Nagazaki.. Veyahutta Tokyo ve Dresden’in İkinci dünya savaşı sırasında yerle bir edilmesi gibi mi, düşünülüyor?!
***
Netice itibariyle!.. Hakikatlere üç maymunu oynamayı bırakalım.. Durum ciddi.. Tarihi bir milat yaşıyoruz.. Dün de ifade ettim.. Mesele, Hamas’ın İsrail’e bomba yağdırması, siyonistlerin de öç almak için karşı saldırıya geçmesi değil?.. Ki dava dün de böyle değildi, bugün de böyle değil, yarın da böyle olmayacak?..
***
Batı!.. Küfür İmparatorunun öncülüğünde, bir olmuş!.. Zalim siyonist İsrail’i desteklemiyorlar.. Bilakis; İsrail olmuşlar.. Filistin’de, Gazze’deki insanlar da, Arap değil.. İnsanlar.. Ve inanç noktasında ise, Müslümanlar.. Yani bir tarafta, haçlı var, diğer tarafta hilal var?..
***
Özü itibariyle dava da, mesele de, hakikatte bu!.. Ne diyor, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan… "Ya büyük bir savaşın ya da büyük bir barışın eşiğindeyiz!..” Tüm mesele bu… Ve bilinmelidir ki, zulüm ve onun ortakları ile mazlum ve sahipsiz halk arasındaki çizginin boyutu, bölgemizin kaderini teşkil edecek!…
***
Ya pozitif, ya da negatif bir kader yazılacak!.. İşte bu gerçekçilik noktasında, Türkiye’nin üstlendiği ve üstlenmesi gereken rol tarihi öneme sahiptir.. Yaşanan acılara kayıtsız kalmaması gerektiği kadar, maddi ve manevi yönde olabilecek etkilere karşı da, tarihsel tecrübeyle önlemler almak lazım.. Bu da erkenden insiyatifin gerekliliğini zorunlu kılıyor?…
***
Sözün kısası!.. Yer küresinin içerisinde bulunduğu maddi ve manevi yöndeki şiddet sarmalından kurtuluşunun tek reçetesi var.. O da, adil bir düzenin gelmesidir, getirilmesidir, oluşturulmasıdır.. Aksi kelamlara geçin bunları diyorum!?.
***
MADEL ÖYLE, GEL BÖYLE..
.. Ve de diyorum ki şu İsveç'in NATO üyeliği hayalini gelin, TBMM'de ikinci bir one munite çevirelim... Bir kabus gibi; çöksün üzerlerine.. Resti çekelim, Amerikan'ın iştahını, iştahsızlığa dönüştürelim ki; "madem böyle, gelin böyle.."
***
Böylesi bir hamle, bilinmelidir ki, küfür imparatoru ABD'ye çok yönlü bir itibar ve güven sarsıtıcı olacağı gibi.. Politikalarında, hedeflerinde, beklenti ve taleplerinde de, gerileme yaşatmış oluruz.. Denir ya, "alem görsün, çok büyük olmadığını?"
***
Şöyle bir hatırlatma yaparsak!.. Bu Amerikaya Türkiye 2003 yılında, hayır demişti!.. Ne içindi?.. "ABD Askerlerinin Türkiye üzerinden Irak'a geçişine olanak sağlayan tezkere" idi.. Meclise gelmiş ve hayır yanıtıyla, reddedilmişti...
***
Bugün de, denilebilinir.. Ki bu hayırdan çıkacak şer, Türkiye'nin Cumhuriyetin 100'üncü yılını kutladığı zaman dilimi noktasında, "Bağımsızlığını, hürriyetini ve da dünya devleti olduğu" gerçeğini, bir kez daha dünya aleme tescil ettirmiş olur?..
***
O zaman, iktidar da, muhalafette birlik içerisinde; tek yürek olmalı!.. Belki biraz iddialı olacak, ki görünen tablo kılavuz istemiyor.. Bu çıkış, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesini ve İsrail üzerinden kurgulanan tüm planları, boşa çıkarır.. Akamete uğratır.. Ne dersiniz?...
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Silaha sarılıp, konuşturanın çok çabuk kanı akar!…
***
HAYIRLI CUMALAR…