GİDİŞATI ZEHİRLEMEYİN?!…

Düşünüyorum ve sorguluyorum!.. Herkesin ortak dileği ve temennisi, şiddetin, terörün, kanın ve gözyaşının yaşanmadığı.. Hakkın, hukukun, adaletin, çiğnenmediği!.. Her bireyin, kendisini özgürce ifade ettiği!.. Dilini, rengini, ırkını, fikrini serbestçe söyleyip, yaşayabildiği, bir Türkiye istiyorsa!.. Ki istiyoruz!…

***

Öyle ise, yarım asırdır yaşanan, yaşatılan, kangrenleşen artık tedavi ve çözümü kaçınılmaz hale gelen, ki adını ne koyarsanız koyun milli meseleye, odaklanmak neden birilerini rahatsız eder?.. Kaldı ki, yarım asırda 40 değil, 70-80 bin insanımızı şu veya bu şekilde kaybettik.. Kanımızdan, canımızdan olduk.. Dirliğimiz bozuldu.. Trilyon dolarlar heba edildi..

***

Irkçılığın, kutuplaşmanın, ayrışmanın, ateşi sürekli körüklendi.. Kardeş kardeşe kırdırıldı!.. İçten ve dıştan, yıkımlara uğratıldık.. Nesillerimizi kaybettik.. Dönemsel olarak siyasilerin hegemonyasına, malzeme edilip, durulduk.. Kimi cezaevinde ömür tüketti, kimi yaşamın ilk baharında, toprağa gitti.. Kimi vatan nöbetinde şehit edildi..Masum insanlar katledildi.. Faili meçhul cinayetler yaşandı.. Evinden,, mülkünden, yurdundan macir edilen milyonlarca insan oldu.. Sürgünlerde yaşayanlar..!

***

Tarihi yaşayanlar olarak, bugün sanmıyorum ki 85 milyon nüfuslu Türkiye’mizde nefes alan her fert, aile, bu mevzuda, bir acı, bir mağduriyet, bir hak, hukuk, adaletsizlikle yüz yüze gelmesin ya da yaşamasın!!.. Muhakkak ki, dört bir tarafımızı yakan kor ateşi bir yerde temas etmiştir!.. Canını yakmıştır.. Ustadın ifadesiyle bilen bilir yanan ateşin acısının ne olduğunu?! Herkes bedel ödemiştir, ödemeye de devam ediyor..

***

Yılın son iki ayı ve umutla baktığımız 2025 yılının ilk günleriyle, umutlar bir kez daha yeşerdi; bu milli meselenin artık çözsüme kavuşması gerektiği gerçeği!!.. Büyük Türkiye mefkuresini yeniden birlikte diriltmek adına, yürekler heyecan dolu!.. Yarım asırdır uğraş verilen mevzusunun barışla, kardeşlikle, huzurla, güvenle ve istikrarla çözüm sağlayıp, kurtulmak adına, yeni bir paradigma oluştu…

 

***

Ki bakıyor ve görüyorum ki!.. Her ne kadar uzun yıllar heba edildiyse de, nice canlar toprak altına düştüyse de. Gecikmeli olsa da, genel kanı, ana beklenti, umutları büyüten ana duygu, nihayet, işin sonuna geldik diyebilecek durumdayız. Bu iş bitiyor artık.. Zaman da, zemin de, siyasi atmosfer de, meclis de!.. Yani konjonktürel olarak, her şey o biçim müsait barışın tesisi için!..

***

MHP.. Yol seyrinin fitilini ateşleyendi!.. Bel çıkan AK Parti.. Cumhur İttifakıyla kapı aralığı büyütüldü.. Bir hükümet aklı denildi sonra devlet aklına evrilerek, çözüm şart noktasına gelindi.. Ülkenin ve milletin bekası için!. CHP ilk etapta, çekindiyse de, adres Meclis olunca ciddiyet aldı haddini bildi.. DEM ne yazık ki ikilem içerisinde.. Bir istemezük hissiyatı gözüküyorsa da, tek karşı çıkan İyi Parti cenahı!.

***

DEM’in İmralı ziyareti!.. Öcalan’dan gelen demokrasi ve demokratik vurgulu 7 maddelik mesajında “Ben hazırım” sözü!.. Buna dair Bahçeli’nin sürecin seyrine elverişli hava katmıştır yanıtı!.. Giderek olgunlaşan bir seyir hakimyetiyle Türkiye bin yıllık kardeşliğin bayrağını, dalgalandırmak istiyor!

***

Geçmişten ders alınmış!.. Ki öyle de olmalı.. Ne üçüncü bir göz, ne karnından bir konuşma, ne de tarafların kendilerine özgü içten pazarlık hesabı… Pek hal-i hazırda görünmüyor. Her ne kadar, kerameti kendinden menkuller vaki ise de, seyir güven ve umut verici!..

***

En önemlisi de, tek bir tarafın mutlak kazananı olsun!.. Ya da kaybedeni tek bir taraf olsun..  Böyle bir durum da gözükmüyor!.. İstenilen tek şey var.. O da, Türkiye Cumhuriyet Toprakları sınırları içerisinde, Büyük Türkiye’nin birliğinin temin edilmesi!..  İstikrarın, istiklalin ve istikbalin; güvence altına alınması?!

***

Ki, bu süreçte bakıyorum ne iktidar, ne muhalefet kendisine özgü bir hesap içerisinde değil.. Adres Meclis.. Gelinen aşamaya dair itiraz edici dil, üslup, ifade ve karşı siyasi refleksler geliştirenlere, toplumsal olarak tepki refleksi geliştirmemiz gerekir; o da geçmişten ders alarak!?..

***

Diyorum ki!.. Böylesi bir çözümü daha yolun başında zehirlemek, akamete uğratmak isteyenlere aman dikkat edelim!.. Öcalan üzerinden vasıf ve isimlendirmeler sıralamak, bebek katili, terörist başı şu veya bu şekilde klasik bildik söylemler onları bağlar, ama salt buradan çözümsüzlüğü dayatmak isteyenlere karşı het olunmalı!..

***

Soruna çözüm, üretmeyen!.. Toplumsal yönde, katkı sunmayan.. Hiçbir argüman ve siyasi aksiyonel duruş almayanların zafiyetine, takılmamak gerek.. Çünkü bunların alayı, dün olduğu gibi bugün de!.. Sorumluluktan kaçmak, çözümsüzlüğe saplanıp popülizm yapmak, terör ve şiddetten nemalanmaktır!?..

***

Evet, çözüm var iken, çözümsüzlüğe mıknatıs olmak niye!…

***

NE YAPMAK İSTİYORSUN?

İsim vermiyorum!.. İmralı’da Öcalan’la görüşen heyette yer alan isim!.. İktidara karşı haşin kesilen bir kanalda, konuşuyor!.. 7 maddelik Öcalan mesajını, yorumu yaparken, şöyle bir cümle kullanıyor.. Ve diyor ki, altını çizerek!…

***

“Öcalan bizim aracılığımızla gönderdiği mesajında; PKK’ya silah bırakma çağrısı göndermedi?”…

***

Sormak gerekmez mi?!.. Gerek var mıydı ki, böyle bir ifadenin beyanına!.. Ki Öcalan görüşmede “Sürece pozitif katkı sunmak üzere hazırım”.. Kaldı ki, Bahçeli ne demişti?! “Öcalan çıksın Meclis’e gelsin, PKK’yı dağıtıyorum desin, umut hakkından faydalansın?”.. Görüşmede sizin de Öcalan’a aktardıklarınız da bundan ibaret değil mi?!

 

 ***

Neyse!.. Önümüzdeki günlerde çıkılan yolun daha bir olgunlaşma evresine gireceğine ümit varım.. Her ne kadar, zehirleyici kimi kesimler, ortaya çıksa da!..

***

İNSANIN EKMEĞİYLE OYNAMAYIN!..

Yapmayın, etmeyin, günah!.. Günlerdir, DEM Partili Belediye Yönetimlerine seslenip durduk.. Göreve gelir gelmez, işçiyle, memurla, sözleşmeliyle, yani emekçilerle uğraşmayın.. Onlar binbir güçlükle işe girmiş, alın teriyle çalışan insanlar.. Aç, perişan, işsiz bırakmayın.. Emeğe saygı gösterin.. Siz ki, emekçiden yanasınız!.. 

***

Hakkı, hukuku gözetin!.. Ki ilk gün ifade ettim, makul gerekçeler yok ise!.? Sadece siyasi ve ideolojik saikle, yapılıyorsa, bu haksızlıktır.. İntikam duygusunu körükler!.. İşe gelmeyen, bankamatik memur, işçi olarak çalışan var ise!. Ve bunlar delilli, tespitli ise.. İdari ve hukuki mekanizma işletilerek, sosyal haklar dahil, sen sağ, ben selamet demek, bir hak gibi.. Olması gereken yönetimsel anlayış da, böyle olmadı, dedik!…

***

Ne yazık ki, dinletemedik.. Onlar da, sapla-samanı karıştırarak, yüzlerce, bine yakın salt Diyarbakır’da işçi çıkardı.. İşte Belediye önünde, çadır kurulup, yapılan eylem!.. Bakıyorum son günlerde, Mardin’den ve Batman’dan yoğun şikayet mesajları alıyorum işten çıkarılmalara dair.. Malum buralara kayyım atandı.. Kayyımlar da gelir gelmez onlarda dumana uyarak başlamışlar işten çıkarma infazlarını ateşlemeye!?

***

Şu ana kadar 200’e yakın işçi çıkarmadan söz ediliyor!.. Haksızlık bu!.. Yineleyerek diyorum ki, yapmayın, etmeyin, günahtır!.. Vebali ağırdır.. İnsanların ekmeğiyle oynamayın!! Çoluğunu-çocuğunu perişan etmeyin!!.. Her gelen yönetim, ki seçilen de olabilir, atanan da olabilir; intikam duygusuyla, hareket etmemeli..  Çalışanın, alın teri dökenin ekmeğine, göz dikilmesin.. Dikenlere de izin verilmesin!!.. Yoksa, iş intikam” arenasına döner ki,  olmaz birbirinizden farkınız?  Vaziyet, denir ya gelen gideni aratıyor!?. Nokta..

***

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yutkunalım ve el verelim, gönül verelim, önden yürüyen öncülerimizle yürüyelim!!! (Mevlana)